Kılıçdaroğlu, Türk Metal Sendikası’nın 14. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin barışa ve huzura ihtiyacı olduğunu ifade ederek, “30-35 yıldır Türkiye’nin gündeminde olup çözülemeyen bir sorunumuz var. Şehit ailelerini ziyaret ettiğimde hepsi, ‘inşallah bizim çocuğumuz son olur’ diyorlar. Siyasetçiler ‘analar ağlamasın’ diyor. İyi de analar ağlıyor. Nasıl ağlamayacak” diye sordu.
“BİR ARAYA GELMEK İÇİN, ÜSLUBUMUZU YUMUŞATACAĞIZ, DAHA SAYGILI BİR DİL KULLANACAĞIZ”
Çözümün, 4 siyasi partinin TBMM çatısı altında bir araya gelmesiyle sağlanacağını belirten Kılıçdaroğlu, “TBMM çatısı meşru bir zemin değil midir? Evet. Meşru bir zemin altında bir araya gelmek konuşmak siyasi partilerin görevi değil midir? Anayasa konusunda bir araya geliyoruz. Uzlaşamazsak kimse ölmüyor. Peki ama terör konusunda niye bir araya gelmiyoruz? Her gün şehitlerimiz geliyor. Bir araya geleceğiz, bir araya gelmek için, üslubumuzu yumuşatacağız, daha saygılı bir dil kullanacağız. Birileri duysun diye bunu söylüyorum. Birilerine öğüt, nasihat vermek gibi bir hakkım ve yetkim yok. Onu isteyen Şeyh Edebali’nin sözlerine bakabilir, orada nasihatler vardır. Ben şunu söylüyorum, bir araya gelelim konuşalım. Türkiye’nin temel sorunudur. Şehitlerimiz her inançtan her görüşten her kimlikten insanımız var. Ölen bizim insanlarımız, ağlayan bizim annelerimiz. Çözelim bu sorunu” dedi.
Kılıçdaroğlu, “İşin tehlikesi şu, eğer bu sorunu TBMM’de bu ülkenin milletvekilleri, genel başkanları, siyasal partileri çözmezse bu sorunun çözümü için başka mahfiller devreye girer. Bu ülkenin dinamikleri, bu ülkenin insanı, bu ülkenin siyaset kurumu kendi sorununu çözmek zorundadır. Biz Ulusal Kurtuluş verirken, başka yerlere mi danıştık başka yerlerden mi görüş aldık? Kendi özgür irademizi kurduk, kendi bayrağımıza, kendi ulusumuza sahip çıktık. Aynı şeyi yapmalıyız” diye konuştu. CHP’nin çözüm paketinde yer alan akil adamlar önerisine itiraz edildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Akil adamlar, bizim Anadolu kültürünün bir parçasıdır, Osmanlıdan, Selçuklulardan gelir bu gelenek ta Orta Asya’ya dayanır bu gelenek. Bir şey olur gideriz bir kanat önderine, bir bilgeye danışırız. Ben hem siyaset kurumu, hem bu ülkenin sivil toplumları biraya gelsin diyorum” dedi.
CHP Lideri, kendisine görev düştüğü kadar Türkiye’deki her sendikacıya, her basın mensubuna, her sivil toplum kuruluşu başkanına da görev düştüğünü belirterek, salondaki sendika başkanları ile TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’e de dünkü konuşması nedeniyle teşekkür etti.
“SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE SABIRLI OLMAYIZ”
Kılıçdaroğlu, bu sorunun 30-35 yıllık bir sorun olduğunu belirterek, "‘Efendim ya bu yarım kalırsa’ diyorlar. Bu ben söyledim diye ertesi gün çözülecek bir sorun değildir. O nedenle sorunun çözümünde sabırlı olmayız. İkna yeteneğimiz kullanmalıyız” dedi. Kılıçdaroğlu, ulusal bütünlükten ya da bayraktan ödün verilmesinin söz konusu olmadığını vurgularken, “Misakı milli sınırları içinde bu coğrafyayı bir barış denizi haline dönüştürmek istiyoruz. Bunu yaparsak Türkiye gerçek bir sıçrama yapar” dedi. Sorunun çözümü konusunda milli iradenin öneminin altını çizen CHP Lideri, “’Efendim falan ülke destek verecek, çözeceğiz.’ Peki, sizin iradeniz, milli irade nerede? TBMM nerede? Ben niye çözemiyorum? Benim ne eksiğim var? Benim sorun çözme yeteneğim yok mu? Var. Önce bizim kendi irademizi TBMM çatısı altında bir araya getirmemiz lazım. Önyargısız bir araya geleceğiz, kimse kimseyi suçlamayacak. Hoşgörüyle, katılmadığımız düşünceleri de dinleyeceğiz. Demokrasinin gereğini bütün ayrıntılarıyla yerine getireceğiz. O zaman göreceksiniz ki bu ülkede, barışı ve huzuru sağlayacağız. Bu benim en büyük arzum. Bu sizlerin de en büyük arzusu, sokakta yürüyen vatandaşın da en büyük arzusu” ifadelerini kullandı.
-“SERT ÜSLUPTAN KAÇINALIM”
“Kim bu ülkede bir insanın burnu kanasın ister? Bu güzel ülkeyi cennet gibi yapmak varken, beraber, huzur içinde yaşamak varken neden cehenneme dönüştürüyoruz” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Sert üsluptan kaçınalım. Birbirimizi eleştirebilmek için eleştiride bir saygı ölçüsü olması lazım. O nedenle ben çağrımı yineliyorum; gelin hep beraber TBMM çatısı altında bir araya gelelim, bu sorunu nasıl çözeceğimizi oturup konuşalım, konuşma erdemi gösterelim. Siyasetin de barışabileceğini gösterelim. Eski duruşlarımızdan biraz vazgeçelim, keskin duruşlarımızdan vazgeçelim. İnsanı kucaklamak, sorunu çözmek… Vatandaştan aldığımız oyun hakkını verelim. İşin özü budur. Eğer bunu yapabilirsek bu ülkenin barışına da, huzuruna da, geleceğine de, çocuklarımızın geleceğine de en büyük katkıyı yapmış oluruz.”
Kaynak: Diyarbakır Söz