Kılıçdaroğlu; MGK'nın işini şimdi Hükümet yapıyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''geçmişte Genelkurmay Başkanlığı bildiri yayımladığında bazı arkadaşların seslerini çıkarmadığını ya da alkışladığını'' belirterek, ''Yeni CHP'de, kim olursa olsun, isterse Genelkurmay Başkanı olsun, bildiri yayımlarsan, yanıtını anında alırsın'' dedi.

Kılıçdaroğlu; MGK'nın işini şimdi Hükümet yapıyor

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, eskiden Milli Güvenlik Kurulu'nun ''tehlikeli olanları'' belirlediğini şimdi ise Hükümet'in bu işi yaptığını savunarak, Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın buna ''ileri demokrasi'' dediğini iddia etti.

Genelkurmay Başkanlığı'nın, ''bazı yazar, konuşmacı ve meslek kuruluşu temsilcilerinin, ifade özgürlüğünü istismar ederek, TSK'yı tahrik etmeye çalıştıkları'' yönündeki açıklamasına değinen Kılıçdaroğlu, ''Düne kadar 'Genelkurmay Başkanlığı bildiri yayınladı' diye kıyameti koparırlardı. Fazla zaman geçmedi. İki gazetecimiz yazı yazmış. Demokraside herkesin, her kurumun eleştiriye tahammül etmesi lazım. Eleştirisiz demokrasi olmaz. Genelkurmay Başkanlığı da buna dahil. 'İki kişi eleştirdi, bir bildiri...' Astsubaylar hak arıyorlar, bir bildiri daha. Sen zam aldın, astsubaylara verilmedi. İsyan etmesin mi?'' diye konuştu.

Bu konuda bir özeleştiri yapmak istediğini belirten Kılıçdaroğlu, geçmişte Genelkurmay Başkanlığı bildiri yayımladığında ''bazı arkadaşların'' seslerini çıkarmadığını ya da alkışladığını ifade etti. Bunun, demokrasi açısından en büyük handikap olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, ''Yeni CHP'de kim olursa olsun, isterse Genelkurmay Başkanı olsun, bildiri yayımlarsan, yanıtını anında alırsın'' dedi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Açıklama yapmış, 'Genelkurmay'ın mazereti varmış.' Mazeretsiz açıklama olur mu?  Sen kendine göre mazeret yaratırsan olmaz. Demokrasi farklı bir şeydir. Eleştiriye tahammül edeceksin, etmiyorsan o koltuğu bırakacaksın. Daha vahimi, Hükümet'in ona destek vermesi. Kahraman ordumuz olduğunu yeni fark etmiş beyefendi. 'Evet iyi ki bildiri yayımladı' diyor. Sen Başbakansın, orada neden oturuyorsun? Bunların demokrasisi gömlek demokrasisi. Demek ki bir gömlek daha değiştirdiler yeni farkına vardık.

Disiplin ayrı bir şeydir, baskıcı rejimlerde değil demokrasilerde olur. Yasama organının çıkardığı yasalar, yargı organı tarafından her zaman denetlenir. Toplumsal disiplin budur. Öyle başına buyruk, 'Birisi yazı yazdı ben de bildiri yayımlıyorum' olmaz. Her önüne gelenin bildiri yayımladığı ülke değildir burası. Burası Patagonya değil. Herkes yerini, gücünü bilecek oturacak yerinde.

Kendi mesai arkadaşı vardı, İlker Başbuğ. Terörist ilan ettiler. Düşünmesi lazım, 'Benim mesai arkadaşım terörist ilan edildi, Silivri'ye konuldu.' Gıkı çıktı mı, çıkmadı. Eğer bildiri yayımlayacaksan, Genelkurmay başkanlarının terörist olmadığını, demokrasiye bağlı olduğunu, yargılamaların özgürce ve bağımsız mahkemeler tarafından yapılması gerektiğini, demokrasiye bağlılığın, eleştiriyi hoşgörüyle karşılamak olduğunu söylersin, eğer söyleyeceksen. Ki bunu söylemesini de ben uygun görmem.

Askerin rahatsızlığı varsa gider Başbakan'a anlatır. Haksızlığa uğrayan birisi varsa siyasi otoriteye, yargıya gider. Demokrasi dışı bildiriler bizim kabul edeceğimiz şeyler değil. Kimse kusura bakmasın. Başbakan'ın diktatör zihniyeti bir enfeksiyon gibi toplumun her tarafına sirayet ediyor. Aynı anlayışı başka yerlerde de görüyoruz. Buna izin vermeyeceğiz.''

 

''Pastörize değil, yüksek ısıda işlenen süt''

 

Okullardaki sütten zehirlenme iddialarına değinen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Hayatımda bu kadar beceriksiz iktidar görmedim. Süt dağıtmayı beceremeyen iktidar, nasıl olur da 75 milyon yönetir. Yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. 1700'ün üzerinde öğrenci hastaneye gitti.

Sayın Başbakan'a bu konuyu soruyorlar. Verdiği açıklamada 'Bu pastörizasyonun sıkıntılarıdır' diyor. Bugün bütün marketlerde satılan sütler pastörize. Daha önce 'Sayın Başbakan, pedagojinin ne olduğunu bilmez' demiştim. Şimdi, 'Sayın Başbakan pastörize sütün ne olduğunu da bilmiyordur.' Pastörize sütle, yüksek ısıda işlenen sütün ne olduğunu Sayın Başbakan bilmiyor. Okullarda dağıtılan sütün, pastörize süt olmadığını da bilmiyor. O, 6 ay dayanıklı süt, pastörize süt değil.

Bizim İzmir Büyükşehir Belediyemiz 7 yıldır okullara pastörize süt dağıtıyor. 246 okulda, 207 bin 669 öğrenciye her gün pastörize süt içiriliyor. Onunla, dayanıklı süt arasındaki fark, pastörize sütün ömrü 3-4 gündür. Diğerinin ömrü en az 6 ay. Okullarda dağıtılan süt, yüksek ısıda işlenen süt. Pastörize süt daha yararlı. İzmir Belediyesi pastörize sütü 37 kuruşa alıyor, bunlar 53 kuruşa alıyor. Bu proje doğrudan üreticiden alınması yönünde. BM bu kooperatifi inceliyor ve dünyanın en iyi kırsal kalkınma projesi olarak onaylıyor. Ayrıca Dünya Gıda Örgütü, bu kooperatifin sütünü dünyanın en kaliteli sütü ilan ediyor. Bu Belediye Başkanı 400 yıl hapisle yargılanıyor.''

 

''Sözleşmeyi iptal et o zaman''

Türkiye'nin ekonomik politikasını eleştiren, ekonominin kötüye gittiğini savunan Kılıçdaroğlu, buna rağmen medyada her şeyin, 'güllük gülistanlık'' gösterildiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, 1979 yılından 2003 yılına kadar Türkiye'nin 135 milyar dolar faiz ödediğini, 2003-2011 yılları arasında ise bu rakamın 450 milyar dolara çıktığını söyledi. AK Parti iktidara geldiğini 2 milyon 464 bin işsiz bulunduğunu, 2011 yılında ise bu rakamın 2 milyon 615 bine ulaştığını belirten Kılıçdaroğlu, 2001 yılında 10 milyon 26 bin olan icra dosyasının da 2011 yılında 20 milyon 506 bine çıktığını kaydetti.

''Ekonomi iyi gidiyorsa memlekette huzur vardır, hapishanelerin boşalması lazım'' diyen Kılıçdaroğlu, hapishanedeki kişi sayısının 2002'de 59 bin 429, 2011'de ise 127 bin 15 olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Adalet Bakanı çıkmış 'Yeni hapishaneler yapacağız' diye övünüyor. Onun Başbakanı da Diyarbakır'da, 'Sevgili Diyarbakırlılar, size daha modern hapishane yapacağım' demişti. Diyarbakırlılar da 'Çok teşekkür ederiz. Madem modern hapishane yapacaksın, sana oylarımızı veriyoruz' demişlerdi ve verdiler oylarını. CHP Diyarbakır'da milletvekili çıkarmadığı sürece... Bunu her yerde söyleyeceğim. Dünyada hiçbir politikacı yoktur ki bir yere gidip, 'Ben size hapishane yapacağım' diye söz versin. Bir de ilave etseydi, 'Hapishane yapacağım, işkence de yapacağım merak etmeyiz siz' deseydi.''

AK Parti iktidarının, 9 yılda 1 trilyon 397 milyar dolar kaynak kullandığını belirten Kılıçdaroğlu, bu paranın nereye gittiğini sordu.

Standart and Poors'un Türkiye'nin kredi notu görünümü 'pozitif'ten 'durağan'a düşürmesinin ardından Başbakan Erdoğan'ın bu sonuca tepki gösterdiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ''(Bunlar bir şey anlamazlar, Türkiye'yi zaten sevmezler) dedi. Standart and Poors ile sözleşmeyi yapan Hükümet'tir. Bir de bu tür açıklamaları yapsın diye sen para veriyorsun onlara. Madem ideolojik ise iptal et sözleşmeyi. İptal edebilir mi, edemez'' dedi.

 

''Gensoru vereceğiz''

 

Dış politikayı eleştiren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin, sözüne itibar edilmeyen, dostluğuna güvenilmeyen bir ülke konumuna getirildiğini ileri sürdü.

Başbakan Erdoğan'ın, Suriye konusunda CHP'yi suçladığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Sanki Beşar Esad'a ben 'kardeşim' demişim. Sen gittin 'kardeşim' dedin. Sadece ona değil Kaddafi'ye de dedin. Diliyorum Obama'ya da kardeşim der. Kime 'kardeşim' dediyse o gitti. Ya öldürüldü, linç edildi ya ülkesi işgal konumuna geldi. 'NATO'nun ne işi var Libya'da?' dedi, Amerika'dan bir telefon, bizimkinin bütün yelkenleri indi.

Kaddafi'yi diktatör diye ilan ettin, oysa Kaddafi'den insan hakları ödülünü almıştın. Şimdi merak ediyorum, o insan hakları ödülü nerede? Madem diktatördü o ödül alınır mı? O ödülle birlikte 25 bin dolar da para aldı. Gazeteciler 'Parayı ne yapacaksınız?' diyor. O da 'şehit aileleri derneklerine' vereceğim' diyor. Bizim arkadaşlarımız soru önergesi verdiler, 'Hangi şehit aileleri derneğine verdiniz bu parayı?' diye. Tık yok. Paraya bu kadar özel ilgi gösteren Başbakan görmedim.''

Türkiye'nin dış politikasının ilk kez böyle karanlık sularda gidip geldiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, CHP Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu'nun hazırlık yaptığını, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru önergesi vereceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Bu rezil bir dış politikayı Türkiye Cumhuriyeti tarihi görmemiştir'' dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısı çıkışında, gazetecilerin, başkanlık sistemi konusundaki soruları üzerine, ''Onlar yapay gündemler'' dedi.

Öte yandan, CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinden istifa eden İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, gazetecilerin soruları üzerine,''Aile içi sorunlar burada konuşulmaz, aile içinde konuşulur. Elbette her ailede olduğu gibi sorunlar olabilir. Ama bu, sorun haline dönüşecek bir durum değil'' dedi.

Tekin, ''Kılıçdaroğlu ile görüşür müsünüz?'' sorusuna, ''Görüşeceğiz elbette. Sayın Genel Başkanımız ile bizim görüşmeme gibi bir sorunumuz yok'' yanıtını verdi.

AA

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler