Osmaniye'de partisinin il kongresine katıldıktan sonra Hatay'ın Dörtyol ilçesine geçen Kılıçdaroğlu, yol güzergahında, bir süre önce yaşamını yitirdiği öğrenilen Neşe Çil için kurulmuş taziye çadırını ziyaret ederek, başsağlığı diledi.
Dörtyol'daki bir çay bahçesinde vatandaşlarla sohbet eden Kılıçdaroğlu, daha sonra İskenderun Belediyesi Sebze-Meyve Hali'nin açılışını gerçekleştirdi.
İskenderun Belediyesi tarafından yaptırılan yeni itfaiye binası ile çeşitli tesislerin açılış ve temel atma törenine katılan Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin en uzun sınır komşusunun Suriye olduğunu, iki ülke arasında düşmanlığın, çatışmanın olmaması gerektiğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, bütün komşu ülkelerle barış içinde yaşanması gerektiğini, Mustafa Kemal Atatürk'ün ''zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir'' dediğini anımsatarak, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde, Osmanlı'nın tarihinde, ondan önceki tarihlerde, hiçbir padişah, hiçbir sultan, hiçbir cumhurbaşkanı, hiçbir başbakan Ortadoğu'ya, Arap dünyasına, Batı'nın sözleriyle seslenmemiştir. Kendi özgür irademizle seslenmişizdir. O nedenle kentimizde barış istiyoruz mutlu insanlar olsun diye, ülkemizde barış istiyoruz mutlu insanlar olsun diye, dünyada barış istiyoruz dünyada huzur olsun diye'' dedi.
Atanmayan öğretmenlerin isteklerine de değinen Kılıçdaroğlu, ''Atanması yapılmayan öğretmenler bizim de yüreğimizi yakıyor. Kanayan bir yara gibi toplumsal yapımızı bozuyor. Huzursuzluk kaynağı. Eğer biz öğretmenle öğrenciyi buluşturamazsak o kutlu Türkiye'yi kuramayız. Atanmayan öğretmenler kavramını kabul etmiyoruz. Mezun olan bütün öğretmenlerimizin atanması gerekiyor'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, geçmişte CHP'ye yönelik ''sadece eleştirir, hiç öneri getirmez'' şeklinde yaklaşımlar olduğunu hatırlatarak, ''Yeni CHP''nin her alanda her soruna çözüm üreten bir parti haline geldiğini belirtti.
Bir toplumda herkesi mutlu etmenin mümkün olmayacağına işaret eden Kılıçdaroğlu, ''Siz bu ülkede işçiyi, çiftçiyi, emekliyi, memuru, öğrenciyi, öğretmeni mutlu kılan halkça bir paylaşımı sağlarsanız, önce üretimi destekler, sonra halkça paylaşımı desteklerseniz buradan toplumun geniş kesimi mutlu olur. Ama bir kesim memnun olmaz. Şimdi memnun olanlar CHP'nin getireceği düzende memnun olmazlar. Onlar rantiyecidir, faizle geçinenlerdir, emek harcamayan, havadan para kazananlardır. Mustafa Kemal'in devrimlerini aynen sürdüreceğiz, çağdaş uygarlığa kadar. Hiç şüpheniz olmasın. Önce üreteceğiz, alın teri dökeceğiz. Sonra halkça bölüşeceğiz'' dedi.
''Terör konusunda 4 siyasi parti niye bir araya gelmiyor''
30 yıldır ülkedeki terör sorununun çözülemediğini, çünkü hep bürokrat kafasıyla bu soruna bakıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Askeri yolladık olmadı, polisi gönderdik, özel güvenliği gönderdik olmadı'' dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Binlerce insanımız hayatını kaybetti. Bu derdi çözmeyen, bunun sorumluluğu kime aittir diye sorsanız bunun tek bir cevabı var? Bunun temel sorumluluğu siyaset kurumuna aittir. Siyaset kurumu işin kolayına kaçıyor. 'Analar ağlamasın' diyor. Kardeşim elbette analar ağlamasın. Önümüzde hafta milletvekillerimiz TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek'e 'terör olayı nasıl sonlanır' diye bir rapor, dilekçe verecekler. Nasıl 4 siyasi parti anayasada bir araya geliyorsa, uzlaşıyorsa, terör konusunda da 4 siyasi parti niye bir araya gelmiyor, niye oturmuyor, niye konuşmuyor? Bizim isteğimiz bu analar ağlamasın. Ben söz veriyorum. Sözümün arkasında duracağım. Anaların ağlamaması için bizim projemiz var. Bizim projemizi beğenmiyorsanız siz onu getirin biz ona destek verelim.
Biz Sivas'ın ötesine de geçiyoruz. Her tarafa gidiyoruz. Şimdi birileri Sivas'ın ötesine gidemiyor. Günah bende değil. Kendi ürettikleri politikalarda. Bizim amacımız şu; herkesin huzur ve barış içinde yaşadığı bir Türkiye. Dünyaya kafa tutan bir Türkiye. Türkiye'yi güçlü kılmanın yolu üretmekten, çalışmaktan geçer.''
Uludere olayı
Kılıçdaroğlu, Uludere ile ilgili bir yabancı gazetenin ''istihbaratın Amerikan kaynaklardan geldiği'' yönünde yazı yazdığını belirterek, şunları kaydetti:
''İkinci soruyu biz sorduk; Emri kim verdi? Sayın Başbakan diyor ki; 'bombaladıktan sonra benim haberim oldu'. Olmaz. Neden olmaz? Sınır ötesi operasyon, yani TSK'nın bir başka ülkenin topraklarına girmesi TBMM'nin yetkisindedir. O yetkiyi TBMM bir tezkereyle hükümete verdi. Çünkü dedi ki; 'Benim terörü önlemem lazım, bana yetki verin'. TBMM yetkiyi verdi. Eğer bir hükümette bir Başbakan sınır ötesi olur, 'benim haberim yoktu' derse kimse kusura bakmasın o koltuk tartışmaya açılır. Kimse kusura bakmasın. Biz kendi ülkemizi insanımızı seviyoruz. İnsanımıza saygı duyuyoruz. Bütün ülkelerle dost ve barış içinde yaşamak istiyoruz. Ama hukukun üstünlüğü çerçevesinde yaşamak isteriz. Hukukun olmadığı yerde demokrasi olmaz, insan hakları olmaz, kadın erkek eşitliği olmaz. Hukukun olmadığı yerde insanlar fikirlerini özgürce dile getiremezler.''
AA
Kaynak: Diyarbakır Söz