CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin en temel sorununun medya olduğunu ve halkın haber alma özgürlüğünün olmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, partisinin Abdi İpekçi Spor Salonu'nda gerçekleştirilen İstanbul İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, CHP'yi eleştirenlerin, ''CHP hiç çalışmıyor'', ''Memlekette muhalefet yok'' dediğini dile getirerek, köşe yazarlarının tetiklediği bu eleştirilere, bazen belli kişilerin de katıldığını ifade etti.
CHP'nin bu yasama döneminde yaptığı çalışmalara ilişkin kısaca bilgi veren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Hükümetin Suriye politikasına, dış politikasına en sağlıklı muhalefeti CHP yaptı. Acaba Suriye'de ne oldu? Suriye'ye heyet gönderen tek parti CHP oldu. Suriye ile ilişkiler bozulduktan sonra acaba güneydeki kentlerimize bunun etkileri ne oldu? Halkın nabzı nedir, ekonomik olarak nasıl etkilendi? Heyet gönderen parti yine CHP oldu. Dünyada Arap Baharı yaşanıyor. Biz hep batının medyasından, ajanslarından Arap Baharı'nı öğrenmeye çalıştık. Dünyada hiçbir ülkenin yapmadığı bir şeyi CHP gerçekleşti. Arap Baharı'nın yaşandığı bütün ülkelerdeki siyasi partileri, kanaat önderlerini, gazetecileri, sivil toplum örgütlerinin yetkililerini çağırdık ve İstanbul'da bunu tartıştık. Bu çalışma, 16 ülkenin televizyonunda birinci haber olarak yer aldı. Çünkü biz hem Türkiye'yi, hem sosyal demokrasiyi Arap Baharı'nın yaşandığı bütün ülkelere tanıtmak istiyoruz.''
Deniz Feneri Davası
Aynı zamanda Deniz Feneri Davası'nda köstebeklik yapan kişinin de kimliğini ortaya çıkardıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''O köstebek olan zat, hala koltuğunda oturuyor. Onun koltuğunda oturması bir medya ayıbıdır. Kimse korkudan şunu söyleyemiyor; 'Sayın Bakan, sen kalkıp arama yapılan evlere haber verdin, önceden. Nasıl olur o koltukta oturursun? Siyasi ahlak denen bir şey var. Onu zaten bir tarafa bırakın da bu toplumda ahlak duygusu, erdem, ayıp denen bir şey var. Ar damarı çatlamış birisi olarak tanımladık onu. Hala diyorlar ki; 'Cumhuriyet Halk Partisi ne yaptı?'.
Başka bir şey daha var. Spordan sorumlu olan bakan var. Yolsuzluklarını da biz meclis gündemine getirdik, neler yaptığını anlattık. Hala diyorlar ki, 'CHP ne yapıyor acaba?' Malatya Kürecik'te gidip eylem yapın. İsrail kalkanı olarak tanımladığımız o kalkanın Türkiye için ne tür sorunlar açacağını dile getiren parti de biziz. Orada eylem yapan da. milletvekillerini gönderen de biziz. Ne diyor İran ve Rusya; 'Eğer iç savaş çıkarsa önce Kürecik'teki kalkanı imha edeceğiz'. Açıkça Türkiye'yi bir savaş ortamına sürüklüyorsunuz.''
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin çiftçinin, üreticinin haklarını savunanın, İstanbul'daki taksi şoförlerinin, kamyon şoförlerinin sorunlarını yine CHP'nin dinlediğini ifade etti.
Türkiye'deki hapishanelerinde neler olduğunu, insanların buralarda nasıl yaşadığını ülke gündemine getirdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, ''Pozantı Cezaevi'nde çocuklara nasıl tecavüz edildi? Bunu kamuoyu gündemine getiren kim? Cumhuriyet Halk Partisi. Biz sadece tutuklu milletvekilleriyle ilgili değil, haksızlığa uğrayan kim olursa olsun, hangi suçtan yatıyorsa yatsın, sağlık sorunu varsa, hapishanede insanca koşullarda yatmıyorsa ona sahip çıkıyoruz. Nerede halkın vicdanını rahatsız eden bir olay var, biliniz ki orada CHP var'' diye konuştu.
Brüksel'e ilk gittiğinde 35 gazetecinin hapiste olduğunu, bugünkü resmi rakamlara göre 92 gazetecinin hapiste yattığını anlatan Kılıçdaroğlu, tutuklu gazetecileri de CHP'nin dile getirdiğini, raporlara girmesini ve Avrupa Parlamentosu'nda eleştiri konusu olmasını sağladığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, ''Tutuklu gazetecilerin sayısının 92'ye çıkması, Türkiye'nin demokrasi tarihinde kara bir leke olacaktır'' dedi.
İstanbul'da sosyalist enternasyonal toplantısı yaptıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, CHP'nin bu toplantıda 90'ı aşkın ülkenin temsilcisiyle tutuklu milletvekilleriyle ilgili karar aldırdığını vurguladı.
Kılıçdaroğlu, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları'nda yaşanan dramları da kamuoyunun gündemine getirdiklerini ifade etti.
''3 maymunu oynama dönemine son vereceğiz''
''4 4 4 ucubesi geçti parlamentodan. Bu yasaya direnen parti kimdi?'' diye konuşan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''3 maymunları oynama dönemine son vereceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi, her yerdedir, her zaman çalışacaktır ve üretecektir. Bize soracaklar 'Ne yapıyorsunuz?' diye. Biz sadece 'Günaydın' diyeceğiz.''
Uludere olayına değinen Kılıçdaroğlu, ''35 yurttaşımız öldürüldü, defalarca ama defalarca. 'Sayın Erdoğan, siz bu istihbaratı nereden aldınız' diye sordum. Siz bu soruyu soran başka bir lider, başka bir parti gördünüz mü? Bunu soran da CHP. Meclis'te sesimizi kesmek, iç tüzüğü değiştirmek istediler. Zaten 10 dakika konuşuyoruz. Ona bile tahammül edemiyorlar. Milletvekilleri, milletin kürsüsüne sahip çıktı. Konuşturmadılar orada AK Partilileri. İç tüzüğü değiştirtmediler. Bize soruyorlar 'CHP ne yapıyor?'. İnsaf, insaf, vicdan biraz'' dedi.
Van'ın Erciş ilçesindeki depremden hemen sonra bölgeye giden ilk liderin kendisinin olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Deprem oldu, çıktılar konuştular; 'Efendim bir daha deprem olmayacak, herkes evine taşınsın' diye. Deprem oldu, insanlar hayatını kaybetti, çadırlarda insanlar öldü, yazlık çadır dağıttılar. Beceriksiz bir hükümet, bereketsiz bir hükümet. Bunu dile getiren yine Cumhuriyet Halk Partisi.
''Memura 5 aydır zam yapılmıyor''
Memura 5 aydır zam yapılmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Türk-İş'in Asgari Ücret Tespit Komisyonu'na katıldığını biliyoruz. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'na katıldılar, 'Bu asgari ücret bize yeter' dediler, bastılar imzayı. Orada görevli olan kamu personeli bile 'Bu ücret yetersizdir' derken, sen Türk-İş olarak nasıl buna yeterli dersin. Sendikayı, yöneticilerini suçladın. Bu 'Sarı sendikadır' dedin. Bu anlayışla olmaz, işçinin hakkını sen koruyacaksın. Şu açıklamayı yaptılar; ''Eğer biz evet demeseydik, daha düşük asgari ücret vereceklerdi bize'. Ne demek bu biliyor musunuz? Bu, şantaja boyun eğmektir. Sen direneceksin işçisin, alın teri döküyorsun sen. Şantaja boyun eğersen o koltukta oturmayacaksın'' diye konuştu.
''Yalaka gazetecilere soruyorum''
Türkiye'deki faili meçhul cinayetlerle ilgili 10 kez araştırma önergesi verdiğini belirten Kılıçdaroğlu, bu önergelerin AK Parti milletvekilleri tarafından reddedildiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, ''O bize demokrasi dersi veren yalaka gazetecilere soruyorum, 'CHP ne iş yapar' diyen yalakalara sesleniyorum; bana demokrasi dersi vermek senin haddin değildir. Sen daha demokrasinin d'sini bilmezken, CHP çok partili rejimi getirmiştir. Sen kim, bize demokrasi dersi vermek kim. Demokrasi dersi vereceksen, korkmuyorsan, yürekliysen Recep Tayyip Erdoğan'a 'Faili meçhulleri araştırmaktan niye korkuyorsun' diye sor bakalım'' şeklinde konuştu.
CHP'nin ne yaptığını, nasıl yaptığını, ne için çaba harcadığını bildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Ama bizi görmezden geliyor, görmek istemiyor. Türkiye'nin en temel sorunu şu anda medyadır. Halkın haber alma özgürlüğü yoktur. O medya patronlarına da medyada çalışan gazetecilere de söylüyorum. Ecelin ölüme faydası yoktur. Yiğit olacaksın, halkın sorunlarını dile getireceksin, korkmayacaksın, korkarsan seni ensenden tutup bir gün hapse atarlar. Biz fezlekeden, baskıdan korktuk mu? Korkmayız. Onun için CHP ahlak güvencesidir. Demokrasinin, özgürlüklerin, medyanın güvencesidir. Bizim yürekli olduğumuz kadar onların da yürekli olması lazım, korkmasınlar'' dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir saat 15 dakika süren konuşmasının ardından il başkanı adayları Oğuz Kaan Salıcı ve Ali Özcan ellerini tutarak, havaya kaldırdı. Kılıçdaroğlu daha sonra protokolde oturan başta eski Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin olmak üzere partililerle tokalaşarak, oy kullanmadan salondan ayrıldı.
AA
Kaynak: Diyarbakır Söz