Kışanak, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmaya, Cannes Film Festivali'nde kısa film dalında ödül alan Rezzan Yeşilbaş'ı kutlayarak başladı.
AK Parti döneminde Türkiye'de gaz bombaları sonucu yaşamını yitirenlerin sayısının 14'ü bulduğunu savunan Kışanak, ''Bunlar açıkça cinayettir, yargıda sonuç alınamamıştır, hiçbir polis yargı karşısına çıkarılmamıştır'' diye konuştu.
''AK Parti, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en ikiyüzlü, en kalleş iktidarı'' ifadesini kullanan Kışanak, ''Şimdiye kadar kutsal devlet anlayışıyla nasıl hareket edilmişse, AKP de o zihniyetle hareket ediyor. 'Ben halkın diliyle konuşuyorum' diyerek ikiyüzlülüğünü her gün gösteriyor. AKP; baskı, otorite, sopa, gaz bombası, cop, tank, cezaevi, kelepçe dışında hiç bir yüzünü görmediğimiz devletin ta kendisidir'' görüşünü öne sürdü.
Yasamanın ''AKP diktatörlüğünün altında esir alındığını'' iddia eden Kışanak, ''Meclis Başkanı 'çaresizim, ne yapabilirim, ölüm orucuna mı başlayayım' diyorsa, bunu adı diktatörlüktür'' dedi.
Kışanak, Hitler'in kazandıkça böbürlendiğini, her şeye muktedir olma hastalığına yakalandığını ifade ederek, ''Şu anda Hitler ruhu AKP iktidarında yaşıyor'' diye konuştu.
''Genel Merkez'in önüne asacağım''
Başbakan Erdoğan'ın ''Uludere ile ilgili önemli açıklamalar yapacağım'' dediğini, ancak bugün aynı şeyleri tekrar ettiğini savunan Kışanak, ''Katiller nerede katiller? Bombalama emrini kim verdi? Bunların cevabı var mı senin laf salatan içinde? Devlet 5 aydır bunun üzerini kapatmak için uğraşıyor. Bu mudur gereğini yapmak?'' diye sordu. Kışanak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Fazlaca edebiyat yapmasın. Bir gün rakamlarla, isimlerini, öykülerini AKP Genel Merkezinin önüne asacağım. Beni orada engellemeye kalkarlarsa da hesabını soracağım. 53 kişi, demokratik gösteri hakkını kullandı diye gazla, copla, silahla katledildi. Nerede bunların katilleri?
Üzerinden 5 ay geçmiş, ortada sorumlular yok. Bunu anlamak mümkün mü? Biz çocuk muyuz, akılsız mıyız? Başbakan Erdoğan'ın bugünkü grup konuşması bir kez daha göstermiştir ki Uludere olayının arkasında bizzat Başbakan vardır.
Türkiye siyasetinde bu kadar seviyesiz üslup kullanan çıkmamıştır herhalde. Söylediklerini kulakları duyuyor mu? 'Nekrofili' diye bir terim kullanıyor, ölü sevici. Aile terbiyemiz, üslubumuz buna uygun değil ama halkımızın gerçeği bilmesi için açıklamak istiyorum; bu kavram ölü bedenlere cinsel istismarda bulunanlar için kullanılır, sapkınlıktır. Böyle bir kelimeyi ağzına alacak kadar seviyesiz siyaset yapıyor. Bu, Uludere'de katledilen 34 insana da en büyük hakarettir. Böyle bir kelimeyi ağzına nasıl alabiliyorsun? Bu ne seviyesizlik, utanmazlık, aile terbiyesi de mi görmedin? Biz onun seviyesine düşmeyeceğiz ama bize yaptıkları hakaretlerin hepsini kendisine iade ediyorum.''
''Kürt sorununun'' çözümü konusunda ortaya konulmuş onlarca proje olduğunu belirten Kışanak, ''Ama sen derman aramıyorsun ki belanı arıyorsun. Kimse acılar üzerinden siyaset yapmasın, bundan çözümsüzlük, çatışma çıkar'' dedi.
Bir Bakan'ın Uludere'de ölenlere ''figüran' dediğini belirten Kışanak, ''Kaçakçılığı kimse meşru gösteremezmiş. Bu sözü söylemeye nasıl diliniz varabiliyor? Bu, sizin yönettiğiniz ülkenin gerçeği'' diye konuştu.
Başbakan'ın Uludere konusunu kapatmak için ''kürtaj ve sezaryen'' tartışmasını ortaya attığını iddia eden Kışanak, ''Başbakan her şeyi belirme hakkını kendisinde görüyor. Buna bütün kadınlar ayrımsız şekilde isyan etmeli. 'Çek bedenimizden elini, kim oluyorsun sen, hadi bil' demeli'' ifadelerini kullandı.
Kışanak, Sezai Karakoç'un ''onlar sanıyorlar ki...'' şiirini okudu.
AA
Kaynak: Diyarbakır Söz