Mardin Barosu'nu ziyaret eden Metin Feyzioğlu, bu ziyaretin bir protokol ziyareti olmadığını söyledi. Her iki olayda da kendi alanlarına giren bir hukuksuzlukla karşı karşıya olduklarını belirten Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dışarıdan bakıldığında ve sosyal medyadaki bu olaya ilişkin yaptığım paylaşımlara gelen yorumları okuduğumda vatandaşlarımızın sanki güvenlik güçlerinin operasyon yapıyormuş izleniminde olduğunu gördüm. Konu bu değildir, asıl konu hiç kimseye herhangi bir tehdit veya tehlike oluşturmayan işyerlerinin kapılarının balyozlarla kırılıp içeri girilmesidir. Bunu orada tüm zorluklara karşı fedakarlıkla görev yapan meslektaşımız söylemektedir hem Baro Başkanımız teyit etmektedir hem de Nusaybin Başsavcımız orada bir hukuksuzluk olduğunu ve suç teşkil eden eylemlerin söz konusu olduğunu bizzat ifade etmiştir."
"BÜROLARIMIZA DOKUNULMAZLIK VEREN HÜKÜM İHLAL EDİLMİŞTİR"
Mardin Barosu Başkanı'nın alıkonulması ve Nusaybin'de avukat bürolarının kapıları kırılarak aranmasının hukuki alanda yeri olmadığını anlatan Feyzioğlu, "Söze geldiğinde Türkiye’nin her tarafının vatan toprağı olduğunu söyleyen ama öze geldiğinde hukuksuzluk yapıldığı için bu konu önemlidir. Bu hiçbir ölçüyle bağdaşmaz" dedi. Feyzioğlu, bu yapılanların hukuki alanda yerinin olmadığını belirterek şöyle dedi:
"Anayasa ya vardır ya yoktur, avukatlık kanunu ya vardır ya yoktur. Şu anda birileri eline balyozları alıp, binaların kapılarını kırıp, içeriye girip vandallık yaptıysa bunu terörle mücadele bahanesiyle hafifletmek ve meşru göstermeye çalışmak asla söz konusu olamaz. Orada hiçbir mazeret ve hukuki dayanak olmaksızın büroların tahrip edilmesi söz konusudur. Büroların dokunulmazlığına müdahale edilmesi söz konusudur. Hem Türk Ceza Kanunu’nun pek çok hükmü hem de Avukatlık Kanunu’nun bürolarımıza dokunulmazlık veren hükmü ihlal edilmiştir. Dolayısıyla ortada bir suç vardır. Nusaybin Başsavcımızın da bu suçu ciddi bir şekilde takip edeceğini umut ediyorum. Kendisinin ifadesi de bu yönde olmuştur."
Yaşananların takipçi olacakların anlatan Feyzioğlu, "Şunu tüm meslektaşlarımız bilsinler ki; hem Türkiye Barolar Birliği, hem Mardin Barosu, hem de Türkiye’nin bütün baroları bu hukuksuzluğu takip edecektir. Takip edilmesini de yakından takip edecektir. Bir ülkede Baro Başkanı, bir keyfi uygulamayla karşı karşıya kalıyorsa, bu ülkede herkes en ağır keyfi uygulamalara maruz kalabilir" dedi.
BARO BAŞKANI NE DİYOR?
Mardin Barosu Başkanı Avukat Çelebi Araz da, Nusaybin İlçesi'nde 15 avukatın, operasyon sırasında bürolarına kapıların kırılarak girildiği söylediğini anlattı. Kendisinin de 25 Nisan günü Midyat'a giderken ilçe girişinde polis ve jandarma tarafından durdurulduğunu belirterek olayı şöyle anlattı:
"Mardin Baro Başkanı olduğumu ispatlayan avukatlık kimliğimi ibraz etmeme rağmen, 'Cumhuriyet Savcısı’nın talimatı var' denilerek ısrarla aracım aranmak istenmiştir. Mesainin dolmasına çok az bir zaman kalmasına rağmen, mesleki işlerimi yürütmem için arabamı ve kimliğimi bırakmak şartı ile dahi ayrılmama izin verilmemiştir. Daha sonra aracım polis refakati ile Midyat Emniyet Müdürlüğü'nün önüne çektirildi. Yaklaşık 40 dakika bekletildikten sonra Midyat Emniyet Müdürlüğü önünde bu defa Cumhuriyet Savcısı’nın gelmeyeceğini, aracımın aranmayacağı ifade edildi. GBT sorgusu ve aracının sorgusu yapıldıktan sonra, 'gidebilirsiniz' denildi. Onur kırıcı beyanlarına muhatap kaldıktan sonra, 'Cumhuriyet Savcısı gelmeyecek, aracınızı aramayacağız' demeleri, keyfiliktir ve en hafif tanımıyla zorbalıktır. Zorlu süreç hiçbir zaman, hiç birimizi hukuku yoldan saptırmamalıdır. Bizim hukuk devleti olup olmadığımız, tam da şimdi bu zor şartlarda ortaya çıkacaktır."
Kaynak: DHA