Diyarbakırlı taksiciler, HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın kendilerine yönelik verilen önergesine tepki gösterdi.
Diyarbakır’da T plaka ile çalışırken zorunlu olarak 2010 yılında plakalarının TT’ye dönüştürülen taksiciler, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde gazetecilere açıklama yaptı.
BİZİ MAĞDUR ETTİLER
Diyarbakır T Plaka Hak Sahipleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DITHAK-DER) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Aslan, TBMM'ne önerge veren HDP Milletvekili Garo Paylan'ın, dönemin HDP’li Belediye Başkanı Osman Baydemir’in toplamda 914 ticari taksi plakasını iptal ettiğinde nerede olduğunu sordu. Aslan, “Kazanılan mahkemeye rağmen daha 4 yıl öncesine kadar HDP’li belediyelerin kapısını mahkeme kararına rağmen açmayan belediyeler varken HDP’li Paylan veya partili bir milletvekili ekmeğe muhtaç olan, ışıklarda mendil satmak zorunda kalan taksici esnafına sahip çıkmadı, plakalarını aktifleştirmedi. Gelinen süreçte 190 üyemiz ile dernek kurmak suretiyle açtığımız mahkeme sürüyorken, İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum, il valisi Ali İhsan Su ve Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterimiz Abdullah Çiftçi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Recep Tayyip Erdoğan’ın iradeleri ile plakalarımızı verme kararı aldı" dedi.
VALİ SORUNU ÇÖZDÜ
HDP’li belediyelerin mahkemeye rağmen kararından vazgeçmediklerini dile getiren Aslan, “Bizler, yani 190 üyemiz yapılan insanlığa karşı büyükşehir belediyesi ile anlaşma yoluna giderek bağışta bulunmaya karar verdik. Ancak, genel sekreterimiz sadece 190 taksici esnafının değil, mağdur olan tüm taksici esnafının plakalarını almalarının da insani olduğunu belirtti. Derneğimizin büyük emek ve bedel vermek suretiyle yapmış olduğu ve belediyece de yapılan şehir master planına uygun sayıda belirlenen plakanın aktifleştirilmesi konusunda iyi niyetleri oldu.
O GÜN SİZLER NERDEYDİNİZ
Çaba, zahmet, maddi ve manevi bedeller ödeyen derneğimiz üyelerinin çalışmaları ve mahkeme müracaatları, anılan bakanlarımız, valimiz ve genel sekreterimizin inisiyatifleri ile aktifleştirmeye başlanan plakalarını almak üzere müracaatta bulundular. Şuan çalışmaya ve evlerine ekmek götürmeye başlamışlardır. Keza derneğin maddi manevi bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımlarını ayrıca hiçbir bedel ve istekte bulunmadan diğer mağdur arkadaşları ile paylaştılar. Ve tüm bunların yanında Paylan’a sesleniyorum; bizleri perişan eden belediyeleriniz mağdur ederken neredeydiniz” ifadelerinde bulundu.
ZORUNLU BAĞIŞ SÖZ KONUSU DEĞİL
Bir basın mensubunun bağışın zorunlu alındığı yönündeki iddialara Arslan, "Öyle bir şey söz konusu değil, tamamen gönül rızamızla olmuştur. Belediyede veya herhangi bir kurumda bir gelip başımızda durup silah zoruyla bunu yapın diyen yoktur. Biz 190 tane dernek üyesi gönüllü olarak Belediye Başkanlarımız ve il valimizle görüştükten sonra, 'Bu bağışı yapacağız.' dedikten sonra bize bu yollar açıldı. Ve biz de gönüllü olarak bu bağışı belediyemize, kurumumuza yapmakla bu işe başladık." savunmasında bulundu.
'BİZE YOL AÇTILAR'
Bağış sahiplerinin tümünün aynı rakam olan 300 bin TL bağışta bulunma kararının rastlantı mı ya da bir karar sonucu mu olduğu yönündeki soruya ise Arslan, "Bu elbette rastlantı değildir. Bunu biz kendimiz, dernek yönetimi ve üyeleri birkaç defa toplantı yapıp istişare halinde karar kıldık. Ve bunu belediyemize sunduk. Kendileri de bize yol açtılar ve bu şekilde gerçekleşti" cevabını verdi.
ELDEN PARA ALDIĞINI KABUL ETTİ
DİTHAK-DER'in hak sahiplerinden valilik onayı olmadan, makbuzsuz elden aldığı 20 bin TL zorunlu bağışı önce kabul eden, sonra valilik izni hatırlatılınca inkar eden Arslan, "Dava süreci var. Yaklaşık 2 yıldır derneğin kuruluşu ve devam edişi var. Burada aslında bağış dediğimiz şu: Hem avukatlarımız var. İstanbul’dan tuttuğumuz avukat büromuz var. Artı burası var. Ve 3 tane de master çalışması yapmışız. Burada hukuk noktasında mücadele veren avukatlarımız var. 2 tane hukuk büromuz var. 3 tane de şehir planı master çalışması için ödemeler var. Yani bunlar bağış değildir" diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz