Diyarbakır'da Avrupa Parlamentosu'ndan gelen bir heyetle görüşen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, daha sonra gündemle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı. Demirtaş, AP heyeti ile Türkiye'de yaşanan gelişmeler, insan hakları, demokrasi, Kürt sorunu, yaşanan çatışmalar, çatışmalarda ortaya çıkan insan hakları ihlalleri, Ankara'da son gerçekleşen katliamı, Suriye'deki durum ve Avrupa'nın içinde bulunduğu mülteci krizi konusunu görüştüklerini söyledi. Demirtaş, "Çözüm önerilerimizi söyledik. AB'nin bu kritik ve zorlu dönemde üzerine düşen rolü ve misyonu kararlı bir şekilde oynaması gerektiğini belirttik. Türkiye'nin Kopenhag kriterlerine uymayan uygulamalarını AB'nin eleştirme ve düzeltme hakkı var. Aynı zamanda ülkemizde bir iç çatışma yaşanıyor AB'nin bu konuda çok daha kararlı, çok daha ısrarcı net bir tutumunun olması lazım. Çatışmaların bitmesi, tekrar tarafların ateşkes pozisyonuna geçilmesi, müzakere durumuna geçilmesi, AB'nin bu noktada resmi gözlemci olması, arabulucu olması, bütün bu konularda sadece söylemi aşan, niyeti aşan çağrıları aşan bir pozisyon alması gerektiğini belirttik" dedi.
"TÜRKİYE, PKK VE PYD'Yİ YANINA ALMALIDIR"
Demirtaş, gidişata hep birlikte müdahale edilmesi gerektiğini, memleketin gidişatının iyi yöne olmadığını ifade ederek şöyle devam etti: "Hergün her yerden cenaze, patlama, ölüm haberleri geliyor. Ve bu bizim için normal, kanıksanması gereken, alışmamız gereken bir durum değil. Türkiye bu durumdan çok rahat bir şekilde çıkabilir. Evet iç siyasette gerilimler var. Toplumda kamplaşma var. Ama bundan çıkmamız gerekir. Türkiye şu tarihi dönemde cesur bir karar vermelidir. Türkiye'deki Kürtleri, ya da Suriye'deki Kürtleri karşısına almak yerine, yanına almalıdır. Daha açık net bir ifade kullanayım. Ortadoğu şu kadar cadı kazanıyken, bütün bölgesel güçler, emperyal güçler, bizim coğrafyamızda kendi emellerini gerçekleştirmek için uğraşırken, bizim kara kaşımıza kara gözümüze hayran oldukları için değil, kendi çıkarları çerçevesinde herkes bölge bu kadar önemli bir müdahillik gerçekleştirirken, Türkiye PKK'yı ya da PYD'yi karşısına alma değil, yanına almak becerisini göstermelidir. Bu zor gelebilir, imkansız gibi gelebilir, birilerini rahatsız edebilir, ama doğru politika budur. Bir barış politikasıyla Türkiye, PYD ve PKK'yı yanına almalıdır. Kürtleri yanına almalıdır."
"DİYARBAKIR VALİLİĞİN DİYALOĞA AÇIK OLMASI ÖNEMLİDİR"
Demirtaş, Sur İlçesi'nde akşam saatlerinde yapılan görüşmelerde 5 kişinin tahliye edildiğini belirterek, "Bir kişinin yaşamını yitirdiğine dair bilgi geldi. Bu konuda AP'li parlamenterler ve milletvekillerimizin girişimleri oldu. Bunu sürdürüyoruz. Valiliğin bu konuda diyaloğa açık olması önemlidir. Nihayetinde can kayıplarının olmaması için hepimiz uğraşmak durumundayız. Diyarbakır Valiliği'nin bu konudaki duyarlılığı devam ederse bizde elimizden gelen bütün çabayı ortaya koyarız. Sur'da dururumun stabil hale gelmesi için parti olarak ne yapılması gerekiyorsa arkadaşlarımızla yapmaya hazırız. Orada daha fazla tahliye edilmesi gereken insan var. Onun için ne yapabiliriz önümüzdeki saatlerde görüşmeler devam edecek" dedi.
"3 PARTİ İLE UZLAŞMA KOMİSYONU OLMAZ"
Demirtaş, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun dağılmasına da değinek, " Komisyon meclis başkanı tarafından dağıtıldı. Ortaya çıkan ilk krizde meclis başkanının komisyonu dağıtması niyetlerinin anayasa yapmak olmadığının göstergesidir. AKP masaya herkesi suçlayabilmek için oturdu, anayasayı yapmak için değil. 'Masadan şu kalktı, bu kalktı görüyorsunuz anayasa yapamıyoruz, biz tek başımıza anayasa yapacağızın' meşruiyetini sağlamaya çalışıyor. Yoksa derdi yeni bir anayasa yapmak değil. Meclis başkanı bu konuda kesinlikle hatalı davranmıştır. Evet oradan sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa çıkmayacağını biz de biliyoruz. Çünkü AKP bunlara karşı net bir tutum takınıyor. Buna rağmen halkın kim ne istiyoruz görmesini istiyoruz. O yüzden masadaydık. Yoksa anayasa yapabilme koşullarının olmadığını biliyoruz. Uzlaşma komisyonu dağılmıştır. Masada 4 parti yoksa, onun adı uzlaşma komisyonu değildir. Dolayısıyla dağılmış bir komisyonu uzlaşma komisyonu adı altında sürdüreceğiz demek yanılgını bir yaklaşımdır. AKP kendi planı programı nedir ortaya koyar biz de önümüzdeki günlerde kendi parti organlarımızda değerlendirmelerimizi yapacağız. Ama uzlaşma komisyonu artık dağılmıştır. Komisyonun tekrar toplanma ve 3 parti ile yürüme şansı yoktur. Başka formüller buluyorsa AKP kendi bileceği iştir. Ama dağılmış bir komisyonda HDP hiç bir şey olmamış gibi davranamaz" ifadelerini kullandı.
Selahattin Demirtaş
Zaza asıllı Türk avukat ve siyasetçidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi 25. dönemİstanbul milletvekili olup, Figen Yüksekdağ ile birlikte Halkların Demokratik Partisi eşbaşkanlığını yürütmektedir.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Demirtaş siyaset öncesi serbest avukatlık ve İHD (İnsan Hakları Derneği)Diyarbakır şubesinde yöneticilik yapmıştır. Uluslararası Af Örgütü Diyarbakır Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın kurucuları arasındadır.[1]
Abisi Nurettin Demirtaş'ın 2007'de Genel Başkanlık yaptığı DTP'de Grup Başkanvekilliği yaptıktan sonra DTP'nin kapatılması sürecinde yeni kurulan BDP (Barış ve Demokrasi Partisi)'ye geçerek partinin 1 Şubat 2010 tarihinde yapılan olağanüstü kongresinde Genel Başkan seçilmiştir. BDP'nin Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) katılması sürecinde Figen Yüksekdağ ile birlikte HDP Eşbaşkanlığına seçilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 23. dönem Diyarbakır milletvekili, 24. dönem Hakkari milletvekili ve 25. dönem İstanbul milletvekilidir.
Zaza kökenli olan Demirtaş, gençliğinde babası Tahir Demirtaş'a ait tesisatçı dükkanında çalışmıştır. 1990 yılında liseden mezun olduktan sonra 1991 yılı üniversite sınavında İzmir 9 Eylül Üniversitesi Denizcilik İşletmeleri Yönetimi bölümünü kazanmış ancak 1993 yılında tekrar üniversite sınavına girmiş ve bu kez Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazanmıştır. Hukuk okumaktaki motivasyonunun Diyarbakır'da kaybolan HEP İl Başkanı Vedat Aydın'ın 3 gün sonra cesedinin bulunması ertesinde çıkan olaylar ve bu süreç sonrasında Muğla'da üniversitede okuyan abisinin PKK'nın gençlik örgüt sorumlusu olarak gözaltına alınıp 22 yıl hapse mahkum edilmesi ve ailesinin içinde bulunduğu yoksulluk sebebi ile avukat dahi tutamamaktan oluşan sahipsizlik duygusu olduğunu belirtmiştir
Kaynak: Diyarbakır Söz