''Süreci uzatmak hiçbir şey kazandırmıyor''

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda, Anayasa değişiklik teklifi görüşmeleri sırasında yaşanan kavgayla ilgili "Bunlar iyi niyet göstergesi değildir.

''Süreci uzatmak hiçbir şey kazandırmıyor''

Demokrasi mücadelesi verenlere tehdit savurmak; bu anlayışta olanları bir yere ulaştırmaz. Parlamentoda çalışmaları engellemek, çalışmaların sürecini uzatmak bunlar hiçbir şey kazandırmıyor. Ne yaparsanız yapın ne ederseniz edin 15 gün değil de 1 ay ama parlamentodan bu, ben inanıyorum ki çıkıp, milletin önüne gidecek" dedi.

Erdoğan, ayrıca dövizdeki hareketliliğe değinerek, "Türkiye'nin maruz kaldığı saldırıların bir de ekonomik boyutu olduğunu artık herkes görüyor, biliyor. Elinde silahı, bombası olan teröristle elinde Dolar'ı, Avro'su, faizi olan terörist arasında amaç bakımından hiçbir fark yoktur" açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 34'üncü Muhtarlar Toplantısı'na katıldı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki toplantıda, muhtarlara hitap eden Erdoğan, Meclis'te devam eden anayasa değişikliği görüşmeleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Anayasa değişiklik teklifinin maddeleri görüşülürken, yaşanan kavgaya ve bu sırada Meclis kürsüsünün yerinden çıkmasına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakıyorsunuz, Meclis'te bir anayasa değişikliği çalışması olacak; bu anayasa değişikliği çalışmalarında yaşanan tabloyu görüyorsunuz değil mi? Eğer egemenlik kayıtsız, şartsız milletinse Meclis'in çalışma şekli, üslubu bellidir. Gelirsin söyleyeceklerini o kürsüde söylersin ondan sonra da yerine oturursun. O kürsü, yıkmak için oraya konmadı. O kürsü, sadece söyleyecek sözü olanlar için oraya konuldu" diye konuştu.

"15 GÜN DEĞİL DE 1 AY AMA PARLAMENTODAN MİLLETİN ÖNÜNE GİDECEK"

Parlamentoda çalışmaları engellemenin ve çalışmaların sürecini uzatmanın hiçbir şey kazandırmayacağını belirten Erdoğan, "Öbür taraftan terör örgütleriyle parlamentonun önüne gelip, bir siyasi partinin mensuplarıyla orada eylem yapmaları, o da çok farklı bir şey. Bunlar iyi niyet göstergesi değildir. Ne yapacağımızı göreceksiniz, demek suretiyle demokrasi mücadelesi verenlere tehdit savurmak; bu anlayışta olanları bir yere ulaştırmaz. Parlamentoda çalışmaları engellemek, çalışmaların sürecini uzatmak bunlar hiçbir şey kazandırmıyor. Ne yaparsanız yapın ne ederseniz edin 15 gün değil de 1 ay ama parlamentodan bu, ben inanıyorum ki çıkıp, milletin önüne gidecektir. Eğer millete saygınız varsa eğer milletin iradesine inanıyorsanız eğer Gazi Mustafa Kemal'in 'Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir' ilkesine inanıyorsanız o zaman bir an önce bırakın, müzakereler bitsin ve milletin önüne gitsin. Millet ne karar veriyorsa bu karara hep birlikte biz de eyvallah, diyelim. Ama görüyorum ki bunlar milletten rahatsız" dedi.

"GERİLERE GİDERSENİZ ASIL TEK ADAMCILIĞI ORADA GÖRÜRSÜNÜZ"

'Tek adam rejimi' eleştirilerine yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "İkide bir 'Tek adamcılık, tek adamcılık'. Ne tek adamcılığı? Eğer olayı buraya götürmek istiyorsan bunun kaynağında siz varsınız. Sizin iradeniz var. Bu ülkede CHP'nin il başkanlarının valilik yaptığı dönemleri biliriz, belediye başkanlığı yaptığı dönemleri biliriz biz. Eğer tek adamcılıksa bu. Eğer daha da gerilere giderseniz asıl tek adamcılığı orada görürsünüz. Ben o kadar defterleri açmak istemiyorum; ama zamanı gelirse o defterleri de açarız. Bu ülke neler gördü. Bunlar tereciye tere satmaya çalışıyorlar. Kusura bakmasınlar. Artık bu ülkede öyle bu tür gelenleri, bu tür aldatmacaları yutacak bir millet yok. Herkes haddini bilecek ve sandığa saygı duyacak. Milletin iradesine saygı duyacak. Millet ne derse o olacak"

"KİM REJİM TARTIŞMASI AÇIYORSA DERDİ REJİM DEĞİL, BAŞKA BİR ŞEYDİR"

Rejim tartışması açanlara da tepki gösteren Erdoğan, şöyle devam etti: "Maalesef ülkesinin, milletinin, devletinin yanında saf tutması gereken birtakım siyasiler de bilerek veya bilmeyerek terör örgütlerinin değirmenlerine hala su taşıyor. Bu ülkede kim rejim tartışması açıyorsa biliniz ki bunların derdi rejim değil, başka bir şeydir. Türkiye'de böyle bir mesele olmadığını herkes gibi onlar da gayet iyi biliyor. Sadece toplumun bir kesiminde, bu konuda var olan hassasiyeti istismar ederek, asli görevlerindeki ihmallerinin yani siyasi muhalefet eksikliğinin üstünü örtmeye çalışıyorlar. Dünya, bölgemiz, Türkiye değişirken 'Biz hiçbir şeye dokundurtmayız, her şey olduğu gibi kalsın' demek bağnazlığın dik alasıdır. Ana muhalefetin başındakiler de öyle demiyor mu? Öyle diyorlar. Esasen normal şartlarda iktidarı elinde bulunduranlar, mevcudu muhafaza etmeye; muhalefet de değiştirmeye çalışır. Bizde çok uzun süredir işler tersine dönmüş durumdadır. İktidarda olanlar değişim için reform yapmak için mücadele ederken, muhalefet konumunda bulunanların bir kısmı statükoya gardiyanlık yapıyor"

"KARTLARIN AÇIK OYNANMASINI UMUYORUZ"

Terör örgütlerinin üzerine gidildikçe, bu örgütlerin hepsinin aynı ahtapotun birer kolu olduğunun ortaya çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Yıllarca bize bu örgütleri, birlikte çalıştıkları, iş birliği yaptıkları meşru yapılar olarak göstermeye çalışanların bile, ortaya dökülen hakikatler karşısında, artık söyleyecek sözleri kalmadı. Geldiğimiz noktada, artık hiç değilse kartların açık oynanmasını umuyoruz. Kimsenin PYD için ‘Bunların PKK’yla ilgisi yok’ diyecek hali kalmadı. Çünkü bizzat NATO destekli yayınlarda bu ilişki, bu bağ tüm delilleriyle ortaya kondu. Kimsenin bizim tek önceliğimiz ve amacımız DEAŞ’la mücadeledir, diyecek durumu da kalmadı. Çünkü Türkiye’nin El Bab operasyonu karşısında sergilenen tavır, böyle bir hassasiyetin olmadığını gösterdi. Aynı şekilde artık kimsenin FETÖ’yü savunacak, bu örgütün mensuplarını masum sivil toplum kuruluşu temsilcileri olarak gösterecek imkânı da kalmadı. Bu örgütün, Türkiye’de yaşanan darbe girişimindeki rolüne tereddütle yaklaşanlar, Rusya Federasyonu Büyükelçisine yapılan suikastın ardından herhâlde ikna olmuşlardır diye düşünüyorum. Düştüğünüz anda, çevremizde pek çok örneğini gördüğümüz şekilde, iç çatışmalarla, kardeş kavgasıyla, bize kendi kendimizi imha ettireceklerinden şüpheniz olmasın. Bu gerçeği gördüğümüz için biz, bir yandan terör örgütleriyle mücadele ederken, diğer yandan Suriye ve Irak’taki operasyonlarımızı sürdürüyor, aynı zamanda birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı güçlendirmeye çalışıyoruz"

"İHANET EDENLERİN BU ÜLKEDE YERİ YOK"

Türkiye'ye ihanet edenlerin bu ülkede yeri olmadığını savunan Erdoğan, "Eğer bu ülkenin bir evladıysan, bu ülkenin bir vatandaşıysan, vatandaşlık görevinin, vatandaşlık bilincinin içinde huzurumuzu bozmadan bu ülkede yersin, içersin, yatarsın, eyvallah. Her türlü hakkın da var. Bu ülkede cumhurbaşkanlığı makamına varıncaya kadar bu payeye ulaşmadılar mı? Ulaştılar. Ama illa terörist olmak gerekmiyor ki. Kürt olup da cumhurbaşkanı olan büyüklerimiz oldu bu ülkede. En üst devlet makamlarında yer alan değişik etnik unsurlardan vatandaşlarım var benim. Bunları bu ülkede hep yaşadık. Silahlı Kuvvetlerimizin içinde en üst makamlarda olanları gördük, bildik yaşadık. Kimseye bu yollar kapalı değil" dedi.

"ELİNDE SİLAHI OLAN TERÖRİSTLE DOLAR'I OLAN TERÖRİST ARASINDA FARK YOK"

Döviz kurundaki hareketlilikle ilgili de açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin maruz kaldığı saldırıların bir de ekonomik boyutu olduğunu artık herkes görüyor, biliyor. Elinde silahı, bombası olan teröristle elinde doları, avrosu, faizi olan terörist arasında amaç bakımından hiçbir fark yoktur. Amaç, Türkiye'ye diz çöktürmek, Türkiye'yi teslim almak, Türkiye'yi hedeflerinden uzaklaştırmaktır. Bunun için döviz kurunu bir silah gibi kullanıyorlar. Elbette bizim de bir takım sıkıntılarımız sorunlarımız var. Bunların hiçbiri döviz kurunun bu seviyeye gelmesinin açıklaması değildir, olamaz. Silahlı ve ekonomik terör saldırılarına karşı her ülke tedbir almanın yollarını arıyor. Yaşadığımız sıkıntılara karşı çözümü kendimizin bulması gerektiğine inanıyoruz. Döviz üzerinden yapılan spekülasyonların derinliğinin olmadığı, çok küçük rakamlarla ve daha ziyade kağıt üzerinde işlemlerle kurların yükseltildiği ortadadır. Milletimiz, döviz almak yerine satarak, 15 Temmuz'un ertesi günü başlatılan ilk dalga saldırının önünü kesmişti. Bunun devamını ben milletimden rica ediyorum. Bugün aynı tutumu sürdürmeliyiz. Merkez Bankamız ve tüm bankalarımız da bu oyunu bozmaya yönelik bir pozisyon almalıdır. Merkez Bankası gerekli tedbirleri alacak imkan ve kabiliyete sahiptir. Fedakarlık yapılacaksa bugündür. Bankalar farklı hesaplar içerisine giremez girmemelidir. İş dünyamıza yaptığım çağrıyı tekrarlamak istiyorum; gün yatırım yapma, üretim yapma, istihdamı artırma, duran çarkları çalıştırma, çalışanları hızlandırma günüdür. Eğer bugün bu riski almazsanız yarın riske atacak hiçbir şeyiniz kalmayabilir"

Kaynak: Diyarbakır Söz