Sosyologlar Derneği Başkanı Prof. Dr. Sami Şener, ideoloji, ırk, mezhep, ekonomik sebeplerin terör ortamını meydana getirdiğini ancak terörün asıl sebebinin, ruh ve düşünce bunalımı olduğunu savunarak, "İnsanların ruh ve ahlak dünyalarındaki kargaşa ve düzensizlik, şiddet ve terörün kucağına düşmelerine yol açan en önemli sebepler olmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Şener, yaptığı yazılı açıklamada, son dönemdeki terör saldırılarının şimdiye kadar görülmemiş bir yoğunlukta yaşandığını ifade ederek, şunları dile getirdi:
“Terörün bir çözümsüzlük ve ümitsizlik psikolojisi içinde ortaya çıktığı bilinmekle birlikte, Türkiye’de ve bölgede ortaya çıkan terör ve şiddetin çok örgütlü, planlı ve dış ülkelerden destek alarak yürüdüğü açıkça görülmektedir. Olaylar her ne kadar siyasi ve ideolojik olarak görülse de insan psikolojisi ve toplum sosyolojisinin yeterince ele alınmadığı ve çözüm yolu üretilememe probleminin, meselenin temelinde yer aldığını belirtmek gerekiyor. İster ideolojik, ister ırk ve mezhep, ister ekonomik sebepler terör ortamı meydana getirse de şiddet ve terörün arkasında ruh ve düşünce bunalımı var. İnsanların ruh ve ahlak dünyalarındaki kargaşa ve düzensizlik, şiddet ve terörün kucağına düşmelerine yol açan en önemli sebepler olmaktadır.”
“Terörün arkasında ruh ve düşünce bunalımı var”
Açıklamada, terör örgütü militanlarının psikolojilerine dikkati çekilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Hayatlarının anlamı olmayan, dostu bulunmayan, hayatında ideallere yer bulunmayan ve her şeyden önce, bir kültüre, ahlaka, dine ve geleneğe ait olmayan insanların, potansiyel birer vandal ve öldürme makinesi olmamaları için çok az sebep vardır. Dünyada insanların madde ve tüketime yöneldiği, şiddetin yaygınlaştığı, sosyal ve manevi değerlere giderek daha az yer ayırdığı ve birbirlerini sevmeleri ve saygı göstermeleri için 'değerler dünyası'nı terk ettiği bir ortamda, insanların 'insan dışı tutum ve davranışlara' yönelmesinden daha tabii ne olabilir?”
Terörle sadece güvenlik önlemleriyle başa çıkılamayacağının vurgulandığı açıklamada, çıkış yolu olarak şunlar önerildi:
“Artık, asıl ve temel ihtiyaçlarımızın ne olduğunun farkına varalım. İnsanımızı, kendi bilgi, kültür ve ahlak dünyası ile buluşturucu çaba ve çalışmalara ağırlığımızı verelim. Yoksa, doğru bir tohum atılmayan yerde, kendiliğinden parazitler olacağı gerçeğini unutmayalım.”
Kaynak: Diyarbakır Söz