Kadınlar yumurtlama fonksiyonunun sona ermesiyle birlikte yaşadıkları bu doğal süreçte, eksilen hormon düzeyleri sonucunda birçok sistemi ilgilendiren önemli sorunların çıkabileceğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Doç. Dr. Fatih Güçer ile Op. Dr. Nuri Ceydeli, “Menopoz bir hastalık değil ancak artık östrojenin koruyucu etkisi olmadığı için kalp hastalıkları, kemik erimesi ve diğer sağlık problemleri ile karşı karşıya kalma riski daha yüksek. Dolayısıyla bu özel döneme hazırlıklı olmak ve yaratacağı zorlu etkileri azaltmak gerekiyor. Menopoz döneminde tıbbi desteğin yanı sıra kadınların bu doğal sürece bilinçli bir şekilde hazırlanması çok önemli” diyerek menopoz dönemine dair en önemli konulara ışık tutan 10 temel soruyu kadınlar için yanıtladı.
Menopoz bir hastalık değilse tıbbi destek neden önemli?
Bu dönem hayatın normal sayılan bir süreci olmakla beraber, eksilen hormon düzeyleri nedeniyle ateş basması, huzursuzluk, uykusuzluk, ellerde ve ayaklarda karıncalanma gibi yaşam kalitesini düşüren etkiler, daha ileri dönemde kemik erimesi (osteoporoz), kalp ve damar hastalıkları riskinde, meme ve jinekolojik kanser riskinde artış, idrar yolları ile ilgili problemler, ciltte görülen kırışıklık ve sarkma gibi problemleri beraberinde getiriyor. Bu noktada alınacak tıbbi destek kadının yaşam kalitesini olumlu yönde etkiler. Ayrıca adet düzensizlikleri veya düzensiz kanamalar menopoza giriyorum düşüncesiyle normal karşılanmamalı, bu dönemde jinekolojik kanserlerin de sık görülebileceği göz önünde tutularak hekime başvurulmalı ve yılda bir defa jinekolojik muayene olunmalı.
Menopozun olumsuz etkileri nasıl tedavi edilir?
Her kadının farklı ihtiyaçları olduğundan standart bir menopoz tedavisinden bahsetmek mümkün değil. Kişiye özel olarak düzenlenmesi gereken tedavide örneğin; kadın aktif olarak çalışıyorsa ve gece ateş basması nedeniyle uykusunu iyi alamıyorsa bu durum iş hayatını olumsuz etkiler. Bir başka kadının ailesinde erken dönem kemik kırıkları sıksa menopozu bu yönde ele almak gerekir. Meme dokusu yoğun, fibrokistik olan veya ailede meme kanseri görülenler varsa tedavide bu göz önüne alınmalı. Tüm bu noktalar bireysel olarak iyice irdelenmeli ve hastanın menopoz sonrasında ortaya çıkabilecek sağlık sorunları için rutin kontroller yapılarak risk faktörleri belirlenmeli.
Menopozla birlikte cinsellik sona mı eriyor?
Menopoz sonrasındaki kadınlarda cinselliğe ait üç önemli değişiklik meydana geliyor. Bunlardan birincisi, vajende salgılanan sıvının miktarında görülen azalma, ikincisi, vajenin yüzeyini oluşturan mukoza adı verilen dokunun incelmesi, diğeri de vajeni saran kaslarda görülen elastikiyet kaybıdır. Bütün bunlar tıpta disparoni denilen ağrılı cinsel birleşmenin bu yaş grubunda en sık görülen nedenini teşkil ediyor. Tedavi edilmeyen kadınlarda cinsel birleşme sırasında bir kuruluk ve vajende darlık hissi oluşur, yanma ve tahriş görülebilir. Vajinal yolla kullanılacak ilaçlar sayesinde kadınlar yeniden sağlıklı bir vajene kavuşabilir ve cinsel olarak aktif kalabilirler. Bu amaçla kullanılabilecek ilaçların aynı zamanda idrar yolları enfeksiyonlarını önlediği ve bu yaş gurubunda sıklıkla gözlenen idrar kaçırma şikayetlerini de azalttığı gösterilmiştir.
Menopoz ile jinekolojik kanserlerin görülme riski artar mı?
Menopoz döneminde belirli tip kanserlerde yaşla birlikte artış görülüyor. Menopoz döneminde progesteron hormonunun az salgılanması ve östrojen düzeyinin rölatif olarak artması nedeniyle rahim içinde değişimler olmaya başlıyor. Bu dönemde ya progesteron salgısındaki azalma ya da dışarıdan östrojen hormonu verilmesi sonucu rahim kanseri oluşuyor. Bu nedenle menopoz sürecinde hastaya hormon replasmanı verilen ilaçlarda hem östrojen hem de progesteron dengede tutuluyor. Böylece rahim kanseri oluşması ihtimali azaltılmış oluyor. Rahim ağzı kanseri smear testleri ile vaktinde yakalanabilirse tedavileri ve ameliyatları kolay olup hastaların yaşam kalitelerini düşürmüyor. Bu noktada tümörlerle mücadele adına hastaların düzenli kontrole gitmesi elbette çok önemli.
Hormon replasman tedavisi (hrt) riskli mi?
Menopoz dönemindeki sıkıntıların giderilmesi için eksilen hormonların yerine konması amacıyla yapılan HRT’de geçmişte olduğu kadar özgür davranılmıyor. Özellikle meme kanseri riskini artırması ve kardiyovasküler sistem üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle bu tedavi yöntemine biraz daha şüpheyle bakıldığını söylenebilir. Ancak bu risk artık hiçbir kadına hormon tedavisi verilmemeli denecek kadar yüksek değil. Bu noktada fayda/zarar denkleminin iyi yapılarak kadınlara HRT uygulanmasına karar verilebiliyor.
Menopoza girme yaşı nedir?
Türkiye’de kadınlar ortalama 47, Avrupa’da ise 51 yaşında menopoza giriyor. Menopoza girme yaşı kalıtsal olarak belirlenmiş ve ilk âdet kanaması yaşı, emzirme, doğum kontrol hapı, ırk, eğitim, boy ya da son gebelik yaşı gibi değişkenlerden etkilenmez. Ancak sigara kullanımı yumurta hücrelerinin ölümüne neden oluyor ve özellikle günde 20 adet ve daha fazla sigara içenlerde menopoza girme yaşı 1-2 yıl öne geliyor.
Erken menopoz nedir?
Yumurtalık rezervinin sona ermesiyle ortaya çıkan menopozun, 40 yaşından önce olması durumuna erken menopoz deniyor. Yaklaşık 15-29 yaşlarındaki 1000 kadından 1’inde, 30-39 yaşlarındaki 100 kadından 1’inde erken menopoz görülüyor. Erken menopoz iyi bir analizle kolayca anlaşılabiliyor; psikolojik değişiklikler, uykusuzluk, ani terlemeler, odaklanamama ya da agresif tavırlar en dikkat çekici belirtiler arasında yer alıyor. Erken menopozda genetik yapı daha etkili ancak; beslenme, yaşam şekli, sigara alışkanlığı ya da stres gibi faktörler de menopoza girme yaşını etkileyebiliyor. Bu anlamda ailesinde erken menopoz hikayesi olan herkesin gerekli tıbbi kontrolleri aksatmadan yaptırması önemli.
Erken menopoz nasıl tedavi edilir?
Erken menopozda uygulanacak en etkili tedavi östrojen tedavisidir. Herhangi bir nedenle hastanın rahmi alınmış ise tek başına, diğer durumda ise progesteron eklenerek uygulanıyor. Tedavi ardışık ya da devamlı uygulanabiliyor ağızdan ya da cilde yapıştırma şeklinde olabiliyor. Östrojen ile menopoz tedavisi yapılan kadınlarda; Alzheimer hastalığının, kolon kanserinin, karpal-tünel sendromunun, romatoit artiritin ve fibromyaljilerin daha az görüldüğüne dair bilimsel yayınlar mevcut. Östrojenin meme kanseri riskini artırdığına ilişkin tartışmalar varsa da yapılan çalışmalar bu riskin çok düşük olduğunu gösteriyor. Ayrıca östrojen tedavisi alan kadınlar altı ayda bir ayrıntılı bir kontrolden geçtikleri için olası hastalıklarda erken tanı ve tedaviler daha başarılı gerçekleşiyor.
Hormon tedavisi dışında doğal takviyeler kullanılabilir mi?
Fitoöstrojen denilen doğal, bitkisel östrojenlere olan eğilim gittikçe yaygınlaşıyor. Bitkisel östrojenlerin molekül yapılarının vücutta bulunan östrojen molekülüne çok benzemesi, insan vücudunun bu molekülü kendi östrojen molekülü olarak algılamasını sağlıyor. Doğal fitoöstrojenlerin içinde en önde gelen isoflavanlar kimyasal olarak östrojenlere benzer özellikler gösterirler ancak daha hafif etkilidirler. En önemli fitoöstrojen kaynaklarından biri ise soya. Son yıllarda gözde olan bir diğer ürün de black cohosh isimli bitki extresidir. Yılan otu olarak da adlandırılan bu bitki ekstresi hafif östrojen etkilidir. Menopozal şikayetlerin azalması için önerilen diğer bitkiler: Ginseng, yeşil çay, valerian (kedi otu) gibi bitkilerdir. Bu bitkisel ürünlerle ilgili hekimler iyi sonuçlar bildirse de daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu da söylemeliyiz.
Menopoz döneminde kadınlara neler önerilebilir?
Kadınlar için bu dönemde en önemli iki faktör egzersiz yapmak ve hayat tarzını düzenlemektir. Kadınları menopozun olumsuz etkilerinden koruyan hayat tarzı için önerileri ise şu şekilde sıralayabiliriz:
Bol bol spor yapın. Haftada en az 3 gün spor yapmaya gayret edin. Gün içinde asansör kullanmak yerine merdiven kullanmayı tercih edin.
Vücut kitle indeksinizi hesaplayın. Ne çok zayıf ne de kilolu olun.
Zararlı kimyasal maddelerden uzak durun.
Stresten kaçının.
Sigara kullanmayın. Pasif içicilikten uzak durun.
Balık, ceviz, fındık, brokoli, domates, biber, havuç, üzüm, çilek gibi yüksek antioksidan besinler tüketin.
Kalsiyumu yüksek gıdalar tüketin. Günde 200 ml. süt, yoğurt ve dondurma yiyin.
Bol bol güneşlenin ve D vitaminini eksik etmey
Kaynak: Diyarbakır Söz