Dünya Sağlık Örgütü’nün istatistiklerine göre 2020 yılında bütün dünyada kanser sayısının 19 milyon civarında olduğunu belirten
Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Fatma Paksoy Türköz, akıllı ilaç tedavileri hakkında önemli bilgiler verdi. Prof. Dr. Fatma Paksoy Türköz, “Kansere bağlı ölümler yılda yaklaşık 10 milyon. Türkiye’de yılda 233 bin yeni kanser tanısı konuyor. Yaklaşık 120 bin vakayı da kanser nedeniyle kaybediyoruz. Bütün dünya çapında ise 5 yıldan uzun süre yaşayan kanser hastası sayısı yaklaşık 50 milyonun üzerinde” diye konuştu.
“HASTALARIN KANSERE NEDEN OLAN GEN BOZUKLUĞUNU BULUYORUZ”
Kanser tedavisinde akıllı ilaçların 2010 yılı sonrasında sıklıkla tercih etmeye başladığını anlatan Prof. Dr. Fatma Paksoy Türköz, “Akıllı ilaçlar nasıl etki ediyor? Kanser, kontrolsüz hücre bölünmesi. Bu kontrolsüz bölünmeye neden olan da aslında hücredeki genetik değişikliklerdir. Biz bu genetik değişikliklere mutasyon adını veriyoruz. Akıllı ilaçlar tam burada devreye giriyor. Genetik haritalama ile hastaların kansere neden olan gen bozukluğunu bulabiliyoruz. Akıllı ilaçlar gen bozukluklarına özgü geliştiriliyorlar. Daha öncesinde hastanın sadece kemoterapi şansı varken artık buna ilave akıllı ilaç şansı doğuyor. Bu ilaçları genellikle hap şeklinde veriyoruz. Hasta tansiyon ve şeker hapı gibi çoğu zaman ağızdan ilaç şeklinde alıyor. Bazen bunları damardan da uygulayabiliyoruz. Birçok kanserde tedaviyi uygulayabiliyoruz ama ön plana çıkan kanser türü akciğer kanseri. Meme ve birçok kanserde de akıllı ilaç kullanabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
SAĞ KALIM ORANLARINDA 3 KAT ARTIŞ
Prof. Dr. Fatma Paksoy Türköz, akıllı ilaç tedavisi öncesi uygulanan genetik haritalama hakkında ise şu bilgileri verdi: “Hastanın biyopsisini alıyoruz ve kanser tanısını bu şekilde koyuyoruz. Ama artık şunu biliyoruz ki her meme, akciğer ve kolon kanseri aynı değil. İşte burada tümör genetiğini çalıştırıyoruz. Hastalarda genetik bozuklukları saptayabiliyoruz. Bu genetik bozuklukları bulduğumuz hastalarda akıllı ilaçları bazen kemoterapiye ekliyoruz, bazen tek başına uyguluyoruz. Tek başına kemoterapiden çok daha üstün yanıtları uzun sağ kalım süreleriyle ilişkili buluyoruz. Yan etki profilleri yine kemoterapiden çok daha farklı. Kemoterapi ile saç dökülmesi, bulantı, kusma, halsizlik ve iştahsızlık varken akıllı ilaçlarda bunlara rastlamıyoruz. Hastalarda yan etki olarak daha çok cilt döküntüleri, ishal gibi şikayetler olabiliyor. Karaciğer fonksiyon testlerinde bozulmalar görülebiliyor. Bunlar klinik olarak çok kolay kontrol altına alınacak yan etkiler. Akciğer kanserinde yalnızca kemoterapi ile akıllı ilaç arasındaki sağ kalım oranlarını karşılaştırdığımızda akıllı ilaç tedavisi ile sağ kalım oranlarının 3 kat daha fazla olduğunu görüyoruz.”
AKILLI İLAÇ TEDAVİSİ KİMLERE UYGULANIR?
Tedavide uygun hasta seçiminin önemine de değinen Prof. Dr. Fatma Paksoy Türköz, “Bazı hastalarda kan tahlilleri yapıyoruz. Bunlarda PD-L 1 dediğimiz tetkikleri yapıyoruz. Eğer buradaki pozitiflik yüksekse hastaya tek başına immünoterapi bazen de kemoterapi ile kombine bir şekilde tedavi uygulayabiliyoruz. Kliniğimize “Kemoterapi istemiyorum, akıllı ilaç ya da immünoterapi istiyorum” diye taleplerle gelen hastalarımız var. Oysa bu karar hastanın isteğinden de öte tümörün ihtiyacına göre belirlenir. Kişiye özgü, tümöre özgü bir tedavidir. Her hasta tedaviye uygun çıkmayabilir. Akciğer kanseri hastalarının yalnızca yüzde 30’u immünoterapiye uygun çıkıyor. Öte yandan maksimum yüzde 50 kadarı akıllı ilaç tedavisine uygun oluyor. Biz zaten bütün hastalarımızdan kliniğe ilk geldiği zaman gen testlerini istiyoruz. “Bu ilaçtan fayda görür” şeklinde bir genetik harita gelirse tedaviyi uyguluyoruz” ifadelerini kullandı.
KORONAVİRÜS AŞISI TAVSİYESİ
Şu sıralar kanser hastalarının en sık sorduğu sorunun koronavirüs aşısı olduğunu anlatan Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Fatma Paksoy Türköz, “Eğer hastalarımızın kemoterapi ve radyoterapisi bittiyse yani aktif tedavi döneminde değillerse tedavilerinin üzerinden en az 1 ila 3 ay geçtiyse biz hastalara mutlaka koronavirüs aşısı olmalarını öneriyoruz. Aktif tedavi döneminde de aşılar yapılabilir. Aşıya verilecek yanıt daha zayıf olacağından aktif dönemde aşıyı önermiyoruz” dedi.
Prof. Dr. Fatma Paksoy Türköz, son olarak erken teşhisin önemine şu uyarılarla dikkat çekti: “Kanser tedavisinde en etkin yöntem erken tanı. Hastalar hiçbir şikayetleri yoksa dahi tarama programlarına katılmalı. 50 yaşın üzerindeki kişiler kolonoskopi, 40 yaş üstü kadınlar mamografi, 50 yaş üstü erkekler prostat muayenesi, açık tenli kişiler yılda bir dermatolojik muayene, 55 yaş üstü hastalar, 30 senedir sigara içen kişiler yılda bir düşük doz akciğer tomografisiyle mutlaka tarama tetkiklerini yaptırmalı, 30 yaş üstü kadınlar da smear ve HPV testlerini yaptırmalı.”
Kaynak: Diyarbakır Söz