Denizli'de böbrek yetmezliğinin çaresini babasının böbreğinde buldu

Denizli Tavas'ta böbrek yetmezliği hastalığı teşhisi ile tedavi görmekte olan 27 yaşındaki Osman İnamlıca'nın sağlık durumu gün be gün kötüleşmekteyken, acı ile bekleyen aileden alınan doku örnekleri sonrasında, babanın uyuşması herkese umut ışığı oldu. 27 yaşındaki Osman İnamlıca, babasından alınan böbrek ve nakledilmesi sonrasında tekrardan hayata bağlandı

Denizli'de böbrek yetmezliğinin çaresini babasının böbreğinde buldu

Denizli Tavas'ta böbrek yetmezliği hastalığı teşhisi ile tedavi görmekte olan 27 yaşındaki Osman İnamlıc'nın sağlık durumu gün be gün kötüleşmekteyken, acı ile bekleyen aileden alınan doku örnekleri sonrasında, babanın uyuşması herkese umut ışığı oldu. 27 yaşındaki Osman İnamlıca, babasından alınan böbrek ve nakledilmesi sonrasında tekrardan hayata bağlandı

Denizli'nin Tavas İlçesi'nde yaşayan Osman İnamlıca'ya üç ay önce mide bulantısı şikayetiyle gittiği hastanede böbrek yetmezliği teşhisi konuldu. PamukkaleÜniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Organ Nakil Merkezi'ne başvuran İnamlıca'ya babası Mustafa İnamlıca'nın böbreğinin nakledilmesi için tetkikler yapıldı. Sonuçların olumlu çıkmasının ardından ameliyata alınan babanın böbreği, oğluna başarıyla nakledildi.

İnamlıca, hem kendisinin, hem de babasının sağlık durumunun iyi olmasının tüm aileyi mutlu ettiğini belirterek, "Babam sayesinde hayata tutundum. Nakil işlemleri kısa sürede gerçekleşti ancak benim kadar şanslı olmayan binlerce hasta var. Herkesi organ bağışında bulunmaya davet ediyorum" dedi.

Tavas'ta leblebi imalatçısı olan baba Mustafa İnamlıca ise, oğluna böbreğini değil, canını bile verebileceğini söyleyerek, "Oğlumun diyaliz makinasına girmesine gönlüm razı olamazdı. Hiç düşünmeden böbreğimi verdim" diye konuştu.

Organ naklini gerçekleştiren PAÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Çağatay Aydın, testlerde baba ve oğulun böbrek değerleri ve kan gruplarının uyumlu olduğunu tespit ettiklerini ve zaman geçirmeden nakil operasyonunu gerçekleştirdiklerini kaydetti

Organ transplantasyonu ya da organ nakli organ donörü tarafından verilen sağlam organ parçası ya da tamamının alıcının hasarlı veya çalışmayan organı yerine koymak amacıyla bir vücuttan diğerine nakledilmesidir. Organ donörü yaşayan kişi veya kadavra olabilir.

Organ nakli fikrine, çok eski devirlerden beri rastlanmaktadır. Hindistan'da eski devirlerde suçluların burunları kesilirdi. Hint cerrahlar, kesik burunları tamir etmekte büyük ustalık kazanmışlardı. Hastanın kolundan ince bir deri ve derialtı yağ dokusu parçası kaldırılarak buruna tutturulur ve deri parçası, yüzdeki kan deveranı ile ahenk temin ettiğinde, kolla bağlantısı kesilirdi. On sekizinci yüzyılda bir İtalyan cerrah olan Baronio, dikkatle yapılacak olan bir ameliyat sonucunda bir hastanın vücudundan alınan deri parçalarının aynı insana nakledilebileceğini söylemiştir.

Organ nakli konusunda çalışmalarını sürdüren bilim adamları, önce hayvandan hayvana daha sonra da insandan insana organ nakillerini denemişlerdir. Böbrek naklini 1956 senesinde Dr. Muray ve arkadaşları başarı ile gerçekleştirmişlerdir. Canlı organizmalarda hastalıklar veya yaralanmalar sonucunda ortaya çıkan hasarları tamir edebilme kabiliyeti vardır. Bu durum, insanlarda oldukça sınırlıdır. Hasar görmüş veya görevini yapamayacak hale gelmiş dokuları ve organları yenileme çalışmaları insanoğlunu devamlı meşgul etmiş ve böylece insandan insana organ nakline başvurulduğu gibi, bazen da sun'i maddeler ve cihazlar kullanılması yoluna gidilmiştir.

İnsanlar arasında başarılı allotransplantların görece uzun bir tarihi vardır ki;henüz operasyon sonrası hastanın hayatta kalabilmesi için gerekli olan teknikler ortaya henüz çıkmamış iken operasyon teknikleri mevcuttu. Transplant reddi ve reddi önlemenin yan etkileri, (genellikle enfeksiyon ve nefropati) eskiden ve halen en önemli anahtar problemi oluşturmaktadır.

Çok eski çağlardaki birkaç örnekten sonra görülen erken nakiller deri nakli ile başlar.İlk ciddi olgu burnun yeniden düzenlenmesi olan rinoplastinin Hint bir cerrah olan Sushrutatarafından milattan önce ikinci yüzyılda otogreft tekniği ile yaptığı cilt transplantasyonudur. Bu girişimlerin sonucunun başaraılı yahut da başarısız olduğu ise kayıtlı değildir.Yüzyıllar sonra italyan cerrah Gaspare Tagliacozzi başarılı cilt otogreftleri gerçekleştirdi.Ancak allogreftlerde başarısız oldu ve bu şekilde organ reddi mekanizması konusunda tartışmaları başlatmış oldu.

İlk başarılı allogreft nakli 1837 de bir ceylan üzerinde yapıldı; insandaki ilk başarılı kornea nakli ise Eduard Zirm tarafından Avusturyada 1905 yılında yapılmıştır. 1900lerin başında Fransız cerrah Alexis Carrel ve Charles Guthrienin arter ve ven nakli çalışmalarını geliştirmesi ile nakillerin cerrahi teknikleri daha da gelişmiş oldu. Onların bu yeteneklianastomosis operasyonları , yeni sütur teknikleri transplantasyon cerrahisinin gelişmesine büyük katkıda bulundu ve Carrel'a 1912 yılında Nobel Tıp veya Fizyoloji Ödülükazandırdı. 1902 yılından itibaren Carrel köpekler üzerinde nakil deneyleri yaptı. Böbrek, kalpve dalak nakillerinde cerrahi başarı sağlamış olsa da onyıllarca aşılmaz bir engel olarak kalan organ reddi konusunda ilk çaresiz kalanlardan biriydi.

Cilt nakli konusunda en büyük adımlar I. Dünya Savaşı sırasında Harold Gillies'in Aldershot'da yapmış olduğu çalışmalarla atıldı.

Kaynak: Diyarbakır Söz