Bozcuk, kanser hastalarının hastalıklarını bilmelerinin yararlı olup olmadığının hastalara göre değişkenlik gösterdiğini belirtti. Bazı hastaların, hastalığını en ayrıntısına kadar bilmek istediğini, bazılarının ise bilgi edinmekten kaçındığını bildiren Bozcuk, hastalara hastalıkları hakkında bilgi vermeden önce hastalarla ve yakınları ile görüştüklerini, analiz yaptıklarını kaydetti.
Hastanın hastalığını bilmek isteyip istemediğini, ne kadarını bilmek istediğini ve bunun hastaya nasıl söylenmesi konusunda değerlendirme yaptıktan sonra hasta ile konuştuklarını anlatan Bozcuk, bu çalışmayı başarılı tedaviye ulaşmak için gerçekleştirdiklerini ifade etti.
BİLİMSEL VERİLERE GÖRE DAVRANDA
Kendilerinin bilimsel verilerin gösterdiği şekilde davrandıklarını dile getiren Bozcuk, “Kimi hastalarımız sadece memesinde bir kitle olduğunu bilmek ister, kimisi ise kitlenin ne kadarlık bölümüne yayıldığını, ne kadarlık ömrünün kaldığını bilmek ister. Siz eğer sadece memesinde kitle olduğunu bilmek isteyen hastaya 3 ay sonra öleceğini söylerseniz hastayı mutsuz edersiniz, aynı şekilde ne kadar ömrünün kaldığını, hastalığının detaylarını bilmek isteyen hastaya da sadece kitle olduğunu söylerseniz yine mutsuz edersiniz” dedi.
Yapılan araştırmalarda hastanın, hastalığını bilmesi gerektiği görüşünün daha doğru olduğunun ifade edildiğini vurgulayan Bozcuk, “Tanısını bilmek isteyen hastadan tanıyı yakınları ya da doktoru olarak saklıyorsanız, depresyona girme riskini artırıyorsunuz. Bazen hastayı korumak için tanısı saklanıyor, ama o zaman da tam tersi sonuç doğurmuş oluyorsunuz” dedi.
Hasta yakınlarının davranışlarının bu süreçte önemli olduğuna işaret eden Bozcuk, yurt dışında 75 yaşındaki hastanın tek başına polikliniğe gelip, hastalığı hakkında bilgi aldığını, Türkiye'de ise aile kavramının güçlü olmasından dolayı hasta yakınlarının hasta üzerinde etkili olduğunu dikkat çekti. Bundan dolayı hasta ile hastalığı hakkında konuşmadan önce hasta yakınıyla görüştüklerini ve gerçekleri anlattıklarını söyleyen Bozcuk, buna göre bir yol izlediklerini bildirdi.
HASTALIĞIN BİLİNMESİ TEDAVİYİ KOLAYLAŞTIRIYOR
Hastalara, hastalığını söylemenin tedaviyi kolaylaştırdığına işaret eden Bozcuk, şunları söyledi:
“Neyle uğraştığını, neyle savaştığını bilen hastalarımız tedavilerine daha sıkı sarılıyor. Tedaviden fayda gördüklerinde tedaviyi daha iyi anlayabiliyor, daha yoğun hissediyorlar. Neyle uğraştığını bilmeyen, gerçek kendisinden saklanan hastalarımız ise tedaviyi bırakma, reddetme, doktor değiştirme, tedavi olmama yöntemlerini tercih edebiliyor.”
Bozcuk, kanser hastalarına karşı doktorun davranışlarına çok dikkat etmesi gerektiğini vurgulayarak, bir insana olumsuz bir haber vermenin çok zor bir durum olduğunu kaydetti. Bozcuk, kanser olduğunu öğrenen her hastanın ilk etapta bir üzüntü dönemi yaşadığını, ancak bir müddet sonra iyileşmek için doktor ile işbirliği yaptığını söyledi.
Hasta ile hekim arasındaki önemli olan konulardan birinin de güvene dayalı işbirliği olduğunu dile getiren Bozcuk, “Hastalarımız kapıdan girer girmez gözümüzün içine bakarlar, elimizi nasıl koyduğumuz, neyi nasıl söylediğimiz, ses rengimiz hastaya mesaj verir. 15 saniye içinde hastaya güven bağını kurduysanız başarılısınız, kuramazsanız hiçbir şey yapamazsınız” diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz