Yılmaz YAŞAR
DİYARBAKIR-Lösemi, lenfoma, multipl miyelom ve miyelodisplastik sendrom gibi kötü huylu kan hastalıklarının tedavisinde kullanılan kemik iliği nakli, yarı uyumlu kişilerden veya kişinin kendisinden alınarak uygulanıyor. Kök hücre naklinde kişiye uyumlu donörden alınan kök hücreler, hastaya damardan veriliyor. Hücreler burada sağlıklı kan hücreleri üreterek yenileniyor. Nakil amacı ile kişinin kendi kök hücreleri kullanılıyorsa ‘otolog kök hücre nakli’, sağlıklı bir bağışçıdan alınan kök hücreler ile nakil yapılıyorsa ‘allojenik kök hücre nakli’ adı veriliyor. Tam uyumlu kardeş ve kemik iliği bankalarından verici bulunamaması halinde başvurulan günümüzde en önemli seçenek olarak akrabalardan yarı uyumlu (haploidentik) ilik nakli veya kordon kanından kök hücre nakli yapılıyor.
“YARI UYUMLU NAKİLLER İLE DE AYNI BAŞARI SAĞLANIYOR”
Modern anlamda yarı uyumlu ilik nakillerinin 2010 yılında ilk kez Amerika’da dünya ilik nakli kongresinde rapor edildiğini ifade eden Hematoloji ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yener Koç, “20 yıl öncesinde yapılıyordu ancak uygulama metodu zor ve yaygın değildi. Bunu yaygın hale getiren tedavi çözümünü Amerika’dan John Hopkins Üniversitesi açıkladı. 2010 yılında Dünya İlik Nakli Kongresinde sunulur sunulmaz yarı uyumlu ilik nakillerine biz de Türkiye’de başladık. Şu anda bu nakilleri Amerika ile aynı başarıda yapıyoruz. Geçtiğimiz 3-5 yıl içerisinde yarı uyumlu ilik nakillerinin başarısı yayınlanmaya başlandı. Şu anda kardeşten tam uyumlu ilik nakilleriyle aynı başarıda akrabadan yarı uyumlu ilik nakilleri yapabiliyoruz ve bu başarımız Avrupa ve Amerika’nın tıp dergilerinde yayınlandı” diye konuştu.
"YARI UYUMLU NAKİLLERDE İLİK VÜCUT SAVAŞI GELİŞME RİSKİ YÜZDE 75’TEN YÜZDE 25’E İNDİ"
2010 yılından önce ‘ilik vücut savaşı’ ve metod zorluğu nedeniyle yarı uyumlu nakillerin yaygın yapılamadığını belirten Prof. Dr. Yener Koç, geliştirilen yeni tedavi hakkında şunları söyledi:
“Yarı uyumlu nakillerde vericinin lenfositleri hücreler hastaya saldırıyordu. Bunu durdurmak ise son derece zordu. Kök hücreleri verdikten 2-3 gün sonra yüksek doz siklofosfamid adlı bir tedavi uygulaması başladı. Bunu keşfeden John Hopkins Üniversitesi ise tüm dünyaya ışık tuttu. Uygulama sonrası vücuda saldıran hücreler ölüyor. Daha doğrusu bağışıklık hücreleri vücuda saldırırsa bunlar siklofosfamid ile yok ediliyor. Ancak tümöre karşı savaşan hücreler uygulamadan etkilenmiyor. Bu şekilde yapıldığında yarı uyumlu ilik nakli aynen tam uyumlu ilik nakli gibi ciddi ilik vücut savaşı olmadan yapılabiliyor. Daha önceki ilik nakillerinde yüzde 75 oranında ilik vücut savaşı görülürken kök hücre nakli sonrası yüksek doz siklofosfamid uygulaması sonrası bu oran yüzde 25’e indi. Bu da ilik nakillerinin daha az problemli olmasını sağladı. Son 5 yıl içinde yarı uyumlu ilik nakilleri daha da geliştirilerek iliğin reddedilme riski yüzde 3’e kadar geriledi. Ağır kemoterapi vermeden yarı uyumlu nakilleri yapmaya başladık. Daha önce yapamadığımız 60 yaş üzeri nakilleri günümüzde hastanın sağlık tarama testleri uygun ise üst yaş sınırı olmadan da yapmaya başladık. Zamanında iliğin bulunmaması hastanın hayatını kaybetmesine yol açıyordu. Yarı uyumlu ilik nakilleri akrabadan yapıldığı ve kolay ve hızlı bulunduğu için tehlikeli bekleme süreçlerini kısaltarak ve daha çok sayıda hastaya hizmet vermemizi sağlayarak hayat kurtarıyor.”
“KORONAVİRÜS SÜRECİNDE TERCİH EDİLDİ”
Koronavirüs sürecinde uluslararası uçuşların bloke edildiği günlerde yurt dışı ve yurt içi akraba dışı ilik bankalarından kök hücre temini aksadığında yarı uyumlu nakillere başvurulduğunun altını çizen Prof. Dr. Koç, “Eğer aileden tam uyumlu verici bulunamazsa ki yüzde 25 bulunuyor, yüzde 75'te bulunamıyor, bu durumda yurt içi veya dışından tam uyumlu ilik bulmak zorunda kalıyoruz. Önce akraba dışı ilik bankalarına tam uyumlu verici bulmak için başvurmak durumundayız. Bu süreç koronavirüs pandemisi nedeni ile bloke olunca ailedeki yarı uyumlu vericiler imdada yetişti. Lösemi gibi acil hastalıklarda hastanın tam uyumlu verici bulma sürecini aylarca beklemesinin riskli olduğu durumlarda Sağlık Bakanlığımız bu süreci beklemeden aileden yarı uyumlu nakil yapmamıza izin verdi. Bu süreç 3 ay kadar sürdü. Nisan ayından Haziran’a kadar bu nakiller yapıldı. Şu anda normalleşme sürecine geçildiğinden yurt dışı taramaları tekrar başladı. Koronavirüs öncesindeki dönem gibi çalışmaya devam ediyoruz” dedi.
“SON 5 YILDIR TÜRKÖK YARDIMIMIZA KOŞUYOR”
TÜRKÖK’ün giderek artan bir verici bankasıyla hizmet ettiğinin altını çizen Hematoloji ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yener Koç, “Kendi gen havuzumuzdan iliği bulma şansımız yurt dışı havuzlardan daha iyi. Ailede tam uyumlu ilik bulamadığımızda prosedür gereği tam uyumlu akraba dışı ilik bankası taramalarını yapmak zorundayız. Bunlara bakarken önce TÜRKÖK’ten verici adayı arıyoruz, buradan bulunamazsa Avrupa ve Amerika’daki ilik bankalarına bakıyoruz. TÜRKÖK’teki verici sayısı sürekli arttığından ihtiyacı büyük oranda karşılıyor. Yurt dışı ilik bankalarına ihtiyacı azalttığından bu gelişmeden son derece memnunuz.
“VERİCİ OLMAK KOLAYLAŞTI”
Vericinin kök hücreleri aferez makineleri ile toplanıyor. Bilgisayar kontrollü olan bu makinelerde kök hücre toplamak için program var. Kişi ameliyathaneye gitmeden genel anestezi almadan kök hücre bağışlayabiliyor. Bağışçı olup olmaması da TÜRKÖK’teki verilere dayanıyor. Kızılay’a kan ve trombosit bağışlayan kişilerden bir onay formu istenerek doku grupları da bilgisayara geçiliyor. Böylece akraba dışı ilik bankası veri havuzu oluşturuluyor. Kişileri doku grupları bilgisayar ortamında bilgi olarak saklanıyor. Eğer aradığımız ilik verici adayının iliğine uyuyorsa o zaman vericiyi değerlendirmek için TÜRKÖK’e yazı yazıyoruz. TÜRKKÖK de Kızılay aracılığıyla vericiye ulaşıyor. Sağlık testlerinin olumlu çıkmasının ardından verici adayı artık verici oluyor. Bir merkezde kök hücreler toplanarak hastaneye ulaştırılıyor. Alıcı ve verici yaklaşık 2 yıl birbirleriyle görüştürülmüyor” diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz