Altınay, kanserin dünyada ve ülkemizde önemli bir halk sağlığı problemi olduğunu vurguladı. Dünyada her yıl 14 milyon kişinin yakalandığı ve 8,2 milyon kişinin ölümüne sebep olan kanserin, yaş ve cinsiyet ayırımı yapmadan tüm insanları etkilediğini dile getiren Altınay, 2002 yılında Türkiye'de kanserden ölümlerin tüm ölümlerin yüzde 12'sini oluşturduğunu, bu oranın 2014'te yüzde 20,7'ye çıktığını vurguladı.
Serdar Altınay, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre kanserin 2015 yılında 49 bin 946 erkek, 27 bin 22 kadının ölümüne neden olduğunu belirterek, "Gırtlak, soluk borusu, bronş ve akciğerin kötü huylu tümörü erkeklerde 20 bin 388 kişi ile en fazla ölüme neden olurken, kadınlarda ise meme kanseri 3 bin 853 kişi ile en yüksek sayıda ölüme neden olmuştur. Erkeklerde en sık görülen kanserler akciğer ve prostat kanseri iken tütüne bağlı kanserler erkeklerde önemini korumaya devam etmektedir. Erkeklerde tütün ve tütün ürünlerine bağlı olarak gelişen 27 bin 700 civarında vaka olduğu tahmin edilmektedir." değerlendirmesini yaptı.
TÜTÜN ÖLDÜRÜCÜ
Kanserin yüzde 90 çevresel, yüzde 10 da genetik faktörlere bağlı oluştuğunu ifade eden Altınay, çevresel faktörler arasında tütün, alkol, obezite ve enfeksiyonların ilk sıralarda yer aldığını vurguladı.
Dünyada her geçen gün daha fazla bireyin tütün ve tütün mamullerine, hareketsiz yaşam tarzına ve yanlış beslenme gibi kanserin en önemli risk faktörlerine maruz kaldığına dikkati çeken Doç. Dr. Altınay, "Küresel olarak tütün kullanımı hala en önemli risk faktörü olup, her yıl 5 milyon kansere bağlı ölümün ve tüm kansere bağlı ölümlerin yüzde 22'sinin sorumlusudur." dedi.
Sağlık Bakanlığı tarafından başarıyla uygulanan ve ücretsiz yapılan meme, serviks ve kolon kanserine yönelik ikincil koruma kapsamındaki tarama programlarının gelecek yıllarda daha sağlıklı bir toplum oluşmasında önem kazanacağını dile getiren Altınay, sözlerini şöyle tamamladı:
"Birinci korumada biz hekimlere düşen görev bireyler ve toplumların, yaygın kanser türlerinin en az üçte birinin daha sağlıklı bir beslenme biçiminin seçilmesi, fiziksel aktivitenin arttırılması, pozitif düşünce sisteminin geliştirilmesi ile önlenebileceği konusunda bilgilendirmektir. Sigara ve alkol kullanımının azaltılması da eklendiğinde bu rakam yüzde 50'ye ulaşmaktadır. Ayrıca ultraviyole, radyasyondan korunma, mesleksel ve çevresel maruziyetlerin önüne geçilmesi ile kanser yükü daha da aza indirgenecektir."
Kaynak: Diyarbakır Söz
