Uzmanlar, karne sonucu ne olursa olsun, ailenin çocuğuyla sakin bir ortamda göz teması kurarak yapacağı konuşmanın doğru yaklaşımın ilk basamağı olduğunu belirtirken, düşük not bulunan karneyle karşılaşılması durumunda mümkün olduğunca olumlu, eleştirel olmayan bir dil kullanması gerektiğini bildiriyor.
Öğrenciler, 19 Ocak'tan itibaren iki hafta sürecek yarı yıl tatilinin başlamasına gün sayarken, uzmanlar da velilere "zayıf" ya da "iyi" karne karşısında verilecek tepkilerin önemine dikkati çekiyor.
Çocuğun akademik başarısızlığının altında birçok sebebin bulunabileceğine işaret eden uzmanlar, aynı zamanda ebeveynlerin, iyi karneyle gelinmesi durumunda maddi değeri yüksek hediyeler almaktan kaçınması gerektiğini vurguluyor.
- "Çocuğun çabasına odaklanın"
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniği Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Gül Karaçetin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okulların kapanmasıyla karne almanın çocuklar için önemli bir dönüm noktası olduğunu, ailelerin verdiği doğru tepkilerin çocukların bu süreci en sağlıklı şekilde geçirmesini sağlayacağını söyledi.
"Karne sonucu ne olursa olsun, ailenin sakin bir ortamda, ayrı bir zaman ayırarak ve göz temasını koruyarak çocukla karnesi için bir konuşma yapması doğru yaklaşımın ilk basamağıdır." diyen Karaçetin, karnenin, çocuklar için uzun süre gösterilen çabanın, sonucu alınmış, başarısını kanıtlayabileceği önemli bir belge olduğunu aktardı.
Doç. Dr. Karaçetin, bu nedenle karne konuşmasının ayak üstü yapılmaması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bu konuşmada dikkat edilecek en önemli nokta; çocuğun çabasına odaklanmaktır. Karne için yapılan konuşma ya da karne alındığı gün birlikte vakit geçirilmesi, çocuğun sevdiği bir aktivitenin yapılması yeterlidir. Karne nedeniyle maddi değeri yüksek hediyelerden kaçınılmalıdır çünkü ders çalışmak çocuğun sorumluğundadır ve çocuk maddi bir karşılığının olmadığı zamanlarda da çalışmaya devam etmesi gerektiğini bilmelidir. Verilecek ödüllerin maddi olmasından çok manevi değer taşıyan ödüller olması daha iyi olacaktır.
Karneyle ilgili görüşürken dikkat edilecek önemli noktalardan birisi de önce başarılı yönlerin vurgulanması, sonra çocuğun kendisini ifade etmesine izin verilmesidir. Ayrıca çocuğun, başarısız olduğu yönleri değerlendirmesi istenmelidir. Aileler bu süreçte suçlayıcı ve örseleyici bir dil kullanmamalı, çocukla birlikte gelecek dönemler için alınabilecek önlemler, çözüm yolları araştırılmalıdır."
- "Başarı kendine güvenen ve mutlu çocuk tarafından gerçekleştirilebilir"
Doç. Dr. Gül Karaçetin, ders başarısızlığı nedeniyle çocuğa kötü davranmaktan, azarlamaktan, cezalandırmaktan ve fiziksel şiddet uygulamaktan kaçınılması gerektiğinin altını çizerek, "Bu davranışlar çocuğun ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Ders başarısızlığı iki şekilde gelişmiş olabilir; çocuk çaba gösterdiği halde sınav kaygısı, okul fobisi gibi durumlar nedeniyle ders başarısızlığı göstermiş olabilir, bu durumda çabaya odaklanılmalıdır. Öte yandan, çocuk ders çalışmadığı için başarısız bir karne aldıysa, ailenin çalışma konusundaki isteksizliğin sebeplerini çocukla konuşması en doğru yaklaşım olacaktır." diye konuştu.
Ailelerin bu konuşma esnasında "tembelsin, başarısızsın, şımarıksın" gibi çocuğun kişiliğine yönelik eleştiriler yapmaması gerektiğini vurgulayan Karaçetin, sözlerini şöyle tamamladı:
"Derslere dikkatini verememe, derslerden çabuk sıkılma gibi belirtilerin varlığında dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu olabilir, bu durumda çocuk ve ergen psikiyatri uzmanına başvurmak gerekmektedir. Sınav kaygısı, öğrenme bozukluğu, mutsuzluk, isteksizlik gibi durumlar nedeniyle karnesi kötü gelen bir çocuğun da bu durumlarının ayrıntılı değerlendirilmesi için çocuk ve ergen psikiyatri uzmanına götürülmesi en doğru yaklaşım olacaktır.
Çocukların karneleri değerlendirilirken ailelerin özellikle dikkat etmesi gereken noktalardan birisi de çocuğa olan sevgilerinin başarıya bağlanmamasıdır. Çocuğun ailenin kendisine olan sevgisini başarısıyla ilişkilendirmesi çocuğun kendisine olan güvenini azaltır ve mutsuzluğa yol açar. Çocuklar başarılı olmasalar da ailelerinin onları sevmeye devam edeceğini bilmelidirler. Çünkü başarı ancak kendine güvenen ve mutlu bir çocuk tarafından gerçekleştirilebilir."
- "Yaklaşım negatif olmamalı"
Koç Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuba Mutluer de ebeveynlerin, çocuktan beklenilen başarı gösterilmediğinde verdikleri tepkinin, onun daha sonraki başarısında büyük bir etkiye sahip olduğunu aktardı.
Mutluer, aileler tarafından bazı yöntemlerin uygulanmasının çocuğun başarısında ve mutluluğunda olumlu etkisi olacağını dile getirerek, şu tavsiyelerde bulundu:
"Öncelikle yaklaşım negatif olmamalı, çocuğun karnesi kötü olsa bile öne çıkaracak iyi bir şey bulunmalı ve uygun şekilde ifade edilmeli. Hiç kimse mükemmel değildir. Yetişkinler olarak bizler sorun yaşamaya devam ederken bir çocuğun hayatında zorlanmasını doğal kabul edip, bunu ifade etmek onu rahatlatacaktır. Çocuğa herkesin hata yapabileceğini; bazen korkmanın, üzülmenin ve hayal kırıklığı yaşamanın doğal olduğunu ve bu duygulara yabancı olunmadığını belirtmekte fayda var. Çocuğa sonrası için yapılabileceklerin birlikte gözden geçirilebileceği ifade edilmeli. Ayrıca her şeye rağmen onu çok sevdiğinizi söylemek çocuğunuzun daha iyi hissetmesini sağlayacaktır. Çocuğunuzun ondan beklediğiniz başarıyı gösterememesinin birçok sebebi olabilir, bu sebeplerin çoğu fark edildiğinde ebeveyn ve çocuğun ortak çabasıyla düzeltilebilir. Bu nedenlerin gözden geçirilmesi, gerekirse uygun inceleme ve desteğin alınması çok önemlidir."
- "Sınavda stres ve heyecan karne başarısını etkileyebilir"
Uzman Dr. Mutluer, çocuklarda akademik başarıyı etkileyebilecek bazı durumlar olabileceğine dikkati çekerek, çocuğun bazen ek desteğe ihtiyaç duyabildiğini söyledi.
"Çocuğun okuma yazma becerisi ve düzeyinin yaşıtlarıyla aynı seviyede olmaması onun akademik başarısını etkileyebilir. Okuma yazmada sıkıntı yaşayan bir çocuk matematik dahil tüm dersleri anlamakta, ödevlerini yapmakta ve sınıf tartışmalarına katılmakta zorlanacaktır." diyen Mutluer, çocuk ve öğretmenleriyle yeterince iletişim içerisinde olunması gerektiğini vurguladı.
Mutluer, içine kapanık, iletişimde zorlanan, utangaç çocukların okulda kendilerini rahat hissetmekte güçlük çektiğini, hatta okulda arkadaşları tarafından kabul görmeyebileceklerini aktararak, çocuğun yetersiz beslenmesinin, egzersiz yapmamasının, geç uyumasının, aşırı internet ve telefon kullanımının da okul başarısını etkileyebileceğini kaydetti.
Sık görülen problemlerden birinin de çocuğun derse konsantre olamaması ya da dikkatinin çabuk dağılması olabileceğini dile getiren Mutluer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çocuğunuz kendini ve işlerini organize etmede sorun yaşıyor olabilir. Kendini organize edemeyen bir çocuk sadece evde düzenli olmakta sıkıntı yaşamaz aynı zamanda ödevlerinin, projelerinin ve sınavlarının tarihini takip etmekte, derslerle beraber diğer aktiviteleri bir arada götürmekte zorlanabilir. Bu konuda bir uzman görüşü almanız gerekir."
Mutluer, çocuğun sınav sırasında fazla stres ve heyecan yaşaması nedeniyle çalıştıklarını sınav kağıdına yansıtmakta zorlanabileceğini, bunun da karne başarısını kötü yönde etkilediğini anlatarak, "Bu da uzman desteği almanız gereken durumlardan biridir. Özetle, karneyle karşılaşan ebeveynin mümkün olduğunca olumlu ve eleştirel olmayan bir dil kullanması, çocuğun yaşadığı duyguları kabul etmesi ve çocuğu dinlemesi, bu duruma neden olabilecek faktörleri birlikte gözden geçirerek sonrası için uygun planlama yapması önemlidir. Bu nedenle kötü bir karneye tepki vermeden önce notların ötesini düşünmenizi ve buna göre hareket etmenizi öneririm." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: Diyarbakır Söz