Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ercan Tutak, çocuklarının okul hayatında başarılı olmasını isteyen velilere öneride bulunarak, "Çocuklar eğitim-öğretimin başladığı bu dönemde dilediği kadar ambalajlı, katkı maddesi içeren, karbonhidrat içeriği yüksek ve öğün atlamasına neden olacak gıdalardan kaçındırılmalıdır. Sabah kahvaltısı muhakkak yaptırılmalı ve kesinlikle atlanmamalıdır. Çocuklarımız ilk derse uykulu bir şekilde ve aç karnıyla başlamamalıdır." dedi.
Tutak, okul öncesinde anne kontrolünde beslenen çocukların, okula başladığı zaman yeni bir beslenme düzenine alışması gerektiğini belirterek, bu dönemde miniklerin ambalajlı gıdalar yerine doğal gıdalara alıştırılması gerektiğini vurguladı.
Okula yeni başlayan çocuklarda çok sık görülen astım, alerjik ve gribal semptomların önüne geçmek için doğru ve doğal beslenmenin önemini dile getiren Tutak, "Özellikle hastalıklara karşı hassas ve riskli olan çocuklarımıza şifa olacak bazı gıdalar var ki bunları tüketmeleri çok önemlidir. Kış boyunca bal, arı sütü, propolis, çinko, C vitamini veya bütün bunları içeren ek takviye olarak üretilen, aynı zamanda da gıda içeriği olan damla ve şurup şeklindeki ilaçların, doktor gözetiminde düzenli bir şekilde kullanılmasıdır." diye konuştu.
Çocukların kişisel temizliğine dikkat edilmesinin yanı sıra, okul çağına kadar yaptırılması zorunlu olan aşıların da tamamlanmasının önemli olduğunu ifade eden Tutak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Uykulu ve aç karnıyla başlamamalıdır
"Çocuklar eğitim-öğretimin başladığı bu dönemde dilediği kadar ambalajlı, katkı maddesi içeren, karbonhidrat içeriği yüksek ve öğün atlamasına neden olacak gıdalardan kaçındırılmalıdır. Sabah kahvaltısı muhakkak yaptırılmalı ve kesinlikle atlanmamalıdır. Çocuklarımız ilk derse uykulu bir şekilde ve aç karnıyla başlamamalıdır. Çocuklarımız, en az 8-10 saat uyuyup dinçleştikten sonra sabah kahvaltısı yaptırılmalı ve okula o şekilde gönderilmelidir. Çünkü öğle saatine kadar uzun bir zaman var. Akşam yemeğini 21.00'de yemiş olan bir çocuğun sabah 08.00'de okula gittiğini var sayarsanız ve öğle yemeğini 12.00'de yiyeceğini düşünürseniz, 21.00'den 12.00'ye kadar süren 15 saatlik açlık süresini, 4-6 yaş arasındaki bir çocuğun kaldırabilmesi mümkün değildir."
Tutak, okul yaşına kadar doğru beslenip, sağlıklı bir uyku düzenini oturtmayı başaran ve okulun başlamasıyla kahvaltısız-uykusuz şekilde okula giden çocuğun, hastalıklara karşı direncinin çok zayıf olacağını aktararak, "Çocuklar, okulda, mümkünse öğle saatlerinde onlar için kalorisi uygun şekilde hazırlanan sulu yemekleri yemelidir. Mümkün değilse anneler, kendi hazırladıkları çantaya süt, yoğurt, protein ağırlıklı olan bir sandviçi koymalıdır. Aynı zamanda tok tutan ve çocukların zeka gelişimini destekleyen meyve, kuru yemiş, kuru kayısı gibi ürünleri koymalıdır. Ceviz, fındık, fıstık ve bademler hem demir eksikliğinin önüne geçecek, hem de doğal ve dengeli bir şekilde beslenmelerine vesile olacaktır." görüşünü dile getirdi.
- "Çocuklarımızı obeziteden, sağlıklı besleyerek koruyabiliriz"
Doç. Dr. Tutak, okul döneminde anne-babaların çocuklarına bol bol harçlık vermemesini önererek, "Okul dönemi, aynı zamanda harçlık olarak verilen paranın nasıl kontrol edileceğinin de öğrenildiği bir dönemdir. Hem aile, hem çocuk, hem de okul işbirliği içerisinde paranın nasıl kullanılacağı öğretilmeli ve bu dönemde çocuklara kontrolsüz harçlık vermenin önüne geçilmelidir." değerlendirmesinde bulundu.
Kontrolsüz ve bol verilen harçlıkların, alınan şekerlemelerle hastalığa dönüşeceğini işaret eden Tutak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çocuklar bu yaşlarda, eline geçen parayı ne kadar söylenirse söylensin uygunsuz şekilde harcayacaklardır. Okul yönetiminin de okul kantininde, çocuklara uygun olmayan gıdaların satılmasını engellemesi çözüm olabilir. Çünkü artık çocukluk çağında obezite çok yaygınlaştı ve çocuklarımızı obeziteye karşı sağlıklı ve doğal besleyerek koruyabiliriz. Obeziteye neden olan şeyler ise kalorisi çok yüksek olan gazlı içecekler, çikolatalar, şekerlemeler ve ambalajlı yiyeceklerdir. Bunun önüne geçmek de okul yönetimi tarafından mümkün olabilir. Ailelerin de çocuklara şeker-çikolata gibi ürünleri ödül olarak sunmaması çok büyük önem arz etmektedir."
Kaynak: Diyarbakır Söz