Çok uyumanın, kaliteli uyku ihtiyacını karşıladığı anlamına gelmeyeceğini ve uyku bölünmelerinin hayat kalitesini azalttığını söyleyen Prof. Dr. Ardıç, uykusuzluğun aynı zamanda obezite, diyabet, yüksek tansiyon, inme, kalp ve damar hastalıkları gibi ikincil hastalıkların da sebebi olabileceğine değindi.
UYKU SIKINTISI YAŞAYANLAR
Uykunun önemi ve uykusuzluğun olumsuz sonuçları hakkında ülkemizde yeterince farkındalığın olmadığını anlatan Ardıç, uykuyla ilişkili toplamda 84 ayrı hastalık olduğunu,bu hastalıkların her birinin etkileri ve yol açtığı sorunların değişik olduğunu vurgulayarak, “Kimi zaman horlama sorunu yaşayan kişilerin horlamayı dikkate almıyor. Halbuki horlama, ciddi uyku bozukluklarının habercisi olabilir. Uyku problemleri metabolizmanın genelini etkiliyor. Çağımızın en önemli sağlık problemi olarak tanımlanan obezitenin de uykuyla bağlantılı olduğu biliniyor. Az yemek yiyen kişiler yeterince uyuyamadıklarında daha doğrusu uyku kaliteleri azaldığında kilo problemi yaşayabiliyor.Uykusuzluk, insülin direncini arttırdığı için kişilerin diyet yapmalarına karşın kilo almalarına neden olup, obeziteye yol açıyor. Bu nedenle uyku problemlerinin kesinlikle ihmal edilmemesi gerektiği vurgulanıyor. Uyku kalitesi azalan; sabahları baş ağrısıyla kalkan, enerjisi gün boyu düşük olan, konsantrasyon sorunu yaşayan ve kendisine horladığı söylenen kişilerin uyku hastalıklarına yakalanıp yakalanmadıklarını teşhis ettirmeleri gerekiyor” dedi.
TEDAVİSİ NASIL YAPILIYOR?
Uyku hastalıklarının tanısı hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Ardıç, “Uyku testi olarak da bilinen polisomnografi, uyku kalitesi azalan ve uyku problemi yaşayan hastaların sorunlarının teşhis edilmesini sağlıyor. Test sırasında hastaların vücuduna takılan elektrotlar aracılığı ile gece boyunca uyku sırasında yaşanan fizyolojik değişiklikler kaydediliyor. Kaydedilen veriler, uyku kalitesine göre değiştiği için elde edilen veriler normal bir uykudaki verilerle kıyaslanarak hastanın uyku anormallikleri tespit ediliyor” diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz