Anayasa Mahkemesi, kimlik kontrolü sırasında polislerin cebir ve şiddetine maruz kaldığını, şikayetinin kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonuçlandığını belirten öğretmenin bireysel başvurusunda, "kötü muamele yasağının ihlal edildiği"ne hükmetti.
Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, şüphe üzerine polis tarafından durdurulan bir öğretmen ile kimlik kontrolü sırasında görevli polisler arasında tartışma çıktı.
Polislerin müdahelesiyle karşılaştığını belirten öğretmen, hastaneden darp raporu aldı. Raporda, başvurucunun vücudunun çeşitli yerlerinde sıyrıklar tespit edildiği belirtildi. Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda da başvurucunun yumuşak doku lezyonlarına neden olan yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek nitelikte olduğu bildirildi.
Açılan soruşturma kapsamında, olay yerini gören MOBESE kameraları görüntüleri incelendi, kamera açısı nedeniyle görüntü elde edilemediği tespiti yapıldı.
Soruşturmada, olaya karışan polis memuru hakkında kasten yaralama suçundan kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Öğretmen, bu karara yaptığı itirazın reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Öğretmen, kimlik kontrolü uygulaması sırasında kolluk kuvvetlerinin cebir ve şiddetine maruz kaldığını, şikayetinin kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlandığını belirterek, kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürdü.
MAHKEMENİN DEĞERLENDİRMESİ
Anayasa Mahkemesi, öğretmenin, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının hem maddi hem de usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi.
Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, devletin bireyin maddi ve manevi varlığını her türlü tehlike, tehdit ve şiddetten korumakla yükümlü olduğu belirtildi.
Başvurucunun, polis memurlarına kimliğini verdikten sonra polis memurları ile çıkan tartışma sırasında memurlardan birinin kendisini darbettiğini ileri sürdüğü aktarılan gerekçede, başvurucunun, olaya tanıklık ettiğini düşündüğü 3 kişinin ismini ifadesi sırasında bildirdiği ancak savcılığın bu tanıkların ifadesine başvurmadığı kaydedildi.
Savcılıkça verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda, bu tanıkların ifadelerine neden başvurulmadığı konusunu açıklığa kavuşturabilecek bir gerekçeye rastlanmadığı vurgulanan gerekçede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Adli muayene raporlarındaki yaralanma bulguları ve aynı olay nedeniyle başvurucu aleyhine açılan kamu davasında mahkeme huzurunda ifade veren tanık beyanları başvurucunun polislerin fiziki saldırısına maruz kaldığı iddialarını destekler mahiyettedir. Somut olayın gerçekleşme koşulları dikkate alındığında öğretmen olan başvurucuya okul çıkış saatinde ve meslektaşlarının da tanıklık edebileceği şekilde kolluk görevlileri tarafından gerçekleştirilen muamelenin belli bir ağırlık derecesinde olduğu ve olayda Anayasa'nın gerektirdiği asgari ağırlık eşiğinin aşıldığı tespit edilmiştir."
Başvurucu hakkında düzenlenen ilk doktor raporunda darp ve cebir izine rastlanmadığının belirtildiği, başvurucunun isteği üzerine aynı gün içinde alınan ikinci raporda başvurucuda meydan gelen ekimoz ve sıyrıkların kayıtlı olduğu aktarılan gerekçede, açık şikayet karşısında ilgili doktor hakkında soruşturmaya başlandığına dair herhangi bir bilgi veya belgenin de soruşturma dosyasında bulunmadığı belirtildi.
Gerekçede, "Olayın gerçekleşme koşullarının ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için Savcılıkça tanık ifadelerine başvurulmaması, polis tutanağında yer alan çelişkilerin giderilememiş olması ve şikayet edilen doktor hakkında soruşturma yürütüldüğüne dair bir bilginin bulunmaması gözetildiğinde soruşturmanın tam ve etkin şekilde yürütülmediği sonucuna varılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının hem maddi hem de usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir." ifadeleri kullanıldı.
Kaynak: Diyarbakır Söz