Çanakkale Boğazı'nda özellikle de gel git zamanlarında yaşanan su çekilmelerine bir yenisi de dün eklendi. Çanakkale Boğazı kara suları 15 metre çekilince vatandaş deprem tedirginliğini yaşarken, deniz dibindeki taşlar ve yosunlar gün yüzüne çıktı
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik Fakültesi Uygulamalı Jeoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ziya Sedat Çetiner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deniz çekilmesinin Boğaz'da yılın belli dönemlerinde görüldüğünü söyledi.
Aynı durumun geçen yıl da görüldüğünü hatırlatan Çetiner, şöyle konuştu:"Yakın çevremizde birkaç gün içinde olan deprem aktivitelerini inceledik. Bu verilere göre, Çanakkale civarında denizin çekilmesine neden olabilecek sismik bir hareketlilik gözlenmemektedir.
Deniz seviyesindeki değişimlerin yer hareketleri kaynaklı bir çekilme, diğer bir deyişle deprem habercisi olup olmadığının sağlıklı olarak belirlenebilmesi için uzun soluklu gözleme dayanan bir izleme sürecinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.Kış mevsiminde olmamıza rağmen sıcaklıkların belli aralıklarla mevsim normalleri üzerinde seyredip aniden düşmesi, kıyıda oluşan böyle bir çekilme hareketinin yer hareketlerinden ziyade meteorolojik kaynaklı olabileceği tezini desteklemektedir."
Çanakkale Boğazı, İstanbul Boğazı'nın iki katıdır ve en dar yeri orta tarafında 1300 m'dir. Burası güneyde Çanakkale kenti kuzeyde Kilitbahir'in olduğu yerdir. Boğazın en geniş yeri 7 km, uzunluğu 60 km'dir. En derin noktasının derinliği 106 metre olan boğazın ortalama derinliği 65 metredir. Batı yakasını Gelibolu Yarımadası, doğu kıyılarını Biga Yarımadası oluşturur.
Boğazın her iki yakasında kaleler vardır. İlk defa Türk kuvvetleri 1356'da Süleyman Paşa ile Çimenlikhisar kalesini fethetti, Çardak kalesini yaptı. Yıldırım Bayezid Bizans surlarını yıkıp iç kaleyi düzeltti. Fatih Sultan Mehmet, Rumeli'de Sestos (Kilidülbahir-deniz kilidi), Anadolu'da Aydos (Seddülbahir-deniz seti) kalelerini yaptı.
Batıdan boğaza girilirse Rumeli kıyısı boyunca Seddülbahir, Kirte, Kilitbahir, Eceabat, Boğalı, Büyük Anafarta, Kumköy, Uzundere, Küçük Anafarta, Cumalı, Bayırköy, Burgaz, Gelibolu, Yeniköy ana yerleşimleri görülecektir. Anadolu tarafında ise Kumkale, Erenköy, Kuzuköy, Çanakkale, Nara, Yapıldak, Bergos, Lapseki, Çardak yerleşimleri vardır. Boğazın Rumeli kıyısı Tekeburun'dan Çankaya burnuna, Anadolu kıyısı Kumkale burnundan Çardak'a uzanır.
Deniz seviyesi; atmosfer ile deniz yüzeyinin birleştiği yükseklik. Yeryüzündeki tüm yüksekliklerin ve denizaltındaki tüm derinliklerin tanımlanmasında kullanılan referans seviyedir. Dünya üzerindeki herhangi bir bölgenin deniz seviyesi; gel-git, atmosfer basıncı verüzgâr gibi nedenlerle kısa süreli değişiklikler gösterir. Uzun vadedeki değişimler ise Dünya'nın iklim değişikliklerine bağlıdır. Bu değişimler nedeniyle deniz seviyesini, deniz yüzeyinin uzun vadedeki tüm hareketlerinin ortalaması alınarak hesaplanmış olanortalama deniz seviyesi şeklinde tanımlamak daha doğru olur. Ortalama deniz seviyesi, uluslararası şekilde MSL (mean sea level) kısaltması ile gösterilir. Türkçe yayınlarda zaman zaman ODS kısaltması kullanılır.
Dünyanın ortalama deniz seviyesi sürekli değişim halindedir. 20. yüzyıl boyunca küresel ODS yaklaşık olarak yılda 1,2 mm yükseldi. Bazı dönemlerde bu yükselme oldukça hızlı gerçekleşti. Örneğin 1946-1956 arasında yılda 5,5 mm yükseldi. Günümüzden yaklaşık 35 bin yıl önce ODS bugünküne eşitti. Günümüzden 35 byö-15 byö arasındaki süreçte yaklaşık 130 metre alçaldı. 15 bin yıl öncesinden günümüze kadar olan süreçte ise sürekli yükselmektedir.
Eşit büyüklükteki bu seviye dalgalanmaları muhtemelen Buzul Çağı'nda (2,6 myö - 11,7 byö) kıtasal buzulların erimesi ve yeniden oluşması esnasında gerçekleşti; zira buzulların en önemli su kaynağı okyanuslardır. Okyanus tabanındaki şekil değişimlerinin ODS üzerindeki etkisi ise azdır
Kaynak: Diyarbakır Söz