Diyarbakır, Bitlis, Siirt, Batman, Şırnak ve Mardin illerinden sorumlu FETÖ'nün bölge mahrem imamı ve sözde Bitlis İl Valisi sıfatıyla hain faaliyetleri bizzat organize eden Yusuf Coşkun'a verilen 13 yıl 9 ay hapis cezası Diyarbakır Bölge İstinaf Mahkemesi Terör Ceza Dairesince oy birliğiyle onandı. Sanığın hükmen tutukluluk halinin devamına karar verildi.
FETÖ'nün 6 ilden sorumlu mahrem imamlığı ve sözde örgütün Bitlis İl Valisi sıfatıyla gizli faaliyetleri organize eden Bekir kod adlı Yusuf Coşkun Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesince 13 yıl 9 ay hapisle cezalandırıldı. Sanık karara itiraz edip İstinaf Mahkemesine başvurdu. FETÖ'ye ait El Hamra isimli şirketin genel müdürlüğünü yaptığını, 17/25 Aralık'tan sonra hükümet kanadından bazı iddialar ortaya atılsa da 16 Haziran 2016 tarihine kadar bu oluşumun terör örgütü olduğuna dair bir yargı kararı olmadığını belirtti. Oluşan kaotik durum nedeniyle terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlandığını ifade eden Yusuf Coşkun, örgütün gizli haberleşme ağı By Lock kullanıcısı olduğunu da reddederek beraatını istedi.
KULLANMADIM DEDİĞİ PROGRAMLA 5496 MESAJ YOLLAMIŞ
Dosyayı esastan inceleyen Bölge İstinaf Mahkemesi, delillerin hukuka uygun elde edildiğini ve yargılama sonucunda verilen kararda usul ve yasaya aykırılık teşkil eden bir durum olmadığını, vicdani kanının tam olduğunu belirtti. Ceza Dairesi, her ne kadar sanık By Lock kullanıcısı olduğunu inkâr etmiş olsa da, kendi telefonundan 174080 ID ve Bitlis imamı olduğu için o ilin plakasını kullanarak "yurur13" kullanıcı adıyla 599 kez giriş yaptığı, 980 mail, 5490 mesaj aldığı, 5496 mesaj gönderdiğinin delillerle sabit olduğuna dikkat çekti. Sanığın 6 ilden sorumlu bölge mahrem imamlığının yanı sıra tanıkların teşhis ve anlatımlarına göre Bitlis'te örgütün sözde Valisi sıfatıyla en üst düzeyde illegal faaliyetleri organize ettiğini vurgulayan Ceza Dairesi, tanık anlatımlarına da yer verdi: Tanık ifadeleri şöyle:
BİZE 1 DOLAR VERİP PARANIZ BEREKETLENECEK DEDİ
"Sınırsız fonu ve yetkisi vardır. Asıl mesleği Türkçe öğretmeni olmasına rağmen örgütün güvenliği sağlam gördüğü kadrolardandır. Bu nedenle 6 ilden sorumlu bölge mahrem imamı oldu. 17/25 Aralık'tan sonra Bank Asya'ya para yatırmamız için bize talimat verdi. Banka kapanmasın diye ev, araba ne varsa satın, hatta başka bankalardan kredi kullanıp buraya yatırın diye sürekli telkinde bulunuyordu. Kimin ne kadar para yatırdığını haftalık rapor halinde tutuyordu. Bize sosyal medya hesabı açtırıp sosyal pencere isimli hesabı takip etmemizi, yorumlar yapmamızı istedi. Yerel ve genel seçim süreçlerinde AK Parti karşısında en güçlü parti hangisi ise o partiye oy vermemizi istedi. Bu konuda herkesin kendi çevresini, akrabalarını örgütlemesini ve kapı kapı dolaşmamızı istedi. Bizde By Lock üzerinden bu talimatları birbirimize aktarıyorduk. Darbe girişimi başarısız olunca demokrasi mitinglerine katılmayıp dışarı çıkıp dua etmemizi istedi. Örgütün en önemli önceliği paradır. Para her şeyden önemliydi. Para getiren, himmet verenler el üstünde tutulurdu. 2015'ten sonra örgütte dağılmalar, kopmalar olunca büyük bölge sistemi değişti ve yeni yapılanmalara gidildi. Yusuf Coşkun, Hidayet Karaca'ya ve Zaman gazetesine sahip çıkmak için pankartlar hazırlayıp duruşma öncesi adliye önünde eylem yapmamız istiyordu. Örgüt kadrolarının önemli bir kısmı deşifre olunca birden fazla kod isim kullanmaya başladılar. Yusuf Coşkun 'Bereket parası' adı altında kazancımız ve paramız bereketlensin diye bize 1 dolar verip saklamamızı istedi. Sürekli Fetullah Gülen'in vaazlarını bizlere izlettiriyordu"
YÜKSELEN KONUMU VE TEHLİKENİN AĞIRLIĞI
Ceza Dairesi, 13 tanığın farklı tarihlerde, farklı illerde alınan ifadelerinde sanığın örgütsel konumuyla ilgili uyumlu bilgiler verdikleri, bölge imamı olduğu kripto faaliyetler yürüttüğüne dair somut bilgiler verdiklerini, bu tanıkların sanığa iftira atmaları için bir neden bulunmadığı gibi aralarında da geçmişe dayalı bir husumet bulunmadığına dikkat çekti.
Sanığın örgüt içinde yükselen konumu gereği genişleyen etki alanı ve sorumluluk sahası, bu anlamda meydana gelen tehlikenin ağırlığı dikkate alındığında ceza alt sınırından uzaklaşılması gerektiğine hükmetti. Sanığa verilen 13 yıl 9 ay hapis cezasında bir isabetsizlik görülmediğinden oy birliğiyle onanarak hükmen tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Kaynak: Diyarbakır Söz
