Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Çelik: Manisa'da yaşanna asker zehirlenmesi ile alakalı olarak ilk defa açıklama yaptı. Çelik konuşmasında numune alındığını ve bilginin yarın kamuoyu ile paylaşılacağından bahsetti. Çelik; "Savcının da talimatıyla numuneler alındı ve büyük ihtimalle o numunelerde askerlerimizin karşı karşıya kaldığı bu vahim durumun gıda ile ilişkisi nedir ne değildir, yarın laboratuvarlardan neticelerini alıp kamuoyuyla paylaşmış olacağız" dedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Manisa 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı Albay Arif Seyhun Kışlası'ndaki gıda zehirlenmesi şüphesine ilişkin yürütülen soruşturmaya ilişkin "Savcının da talimatıyla numuneler alındı ve büyük ihtimalle o numunelerde askerlerimizin karşı karşıya kaldığı bu vahim durumun gıda ile ilişkisi nedir ne değildir, yarın laboratuvarlardan neticelerini alıp kamuoyuyla paylaşmış olacağız." dedi.
Çelik, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından sektör temsilcilerine yönelik TMO Güvercinlik Tesislerinde düzenlenen iftar programına katıldı.
Konuşmasına katılımcıların ramazan ayını tebrik eden Çelik, Kadir Gecesi'nin "bin aydan daha hayırlı bir gece" olduğunu vurguladı.Çelik, Manisa'da kışladaki gıda zehirlenmesi şüphesine ilişkin soruşturma hakkında bilgi paylaştı.
"Yaklaşık 6 bin 800 denetim elemanıyla Türkiye'yi gıda ürünlerini denetliyoruz. Geçen yıl 900 bin denetim yapılmış, bu yıl 1 milyonu aşacağız. Denetimlerde bir sorun yok." diyen Bakan Çelik, şöyle devam etti:
"Ama Manisa'da meydana gelen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde bir olay ve denetimleri de TSK kendisi yapıyor. Olay meydana geldiğinde hemen arkadaşlarımız gittiler ama TSK bünyesinde denetim olduğu için o gün bir katkı sunamadık. Ama ikincisinde savcının da talimatıyla numuneler alındı ve büyük ihtimalle o numunelerde askerlerimizin karşı karşıya kaldığı bu vahim durumun gıda ile ilişkisi nedir ne değildir, yarın laboratuvarlardan neticelerini alıp kamuoyuyla paylaşmış olacağız."
- Katar'a uygulanan ambargo
Çelik, tarım ve gıda ürünlerinin öneminin her gün daha çok anlaşıldığına işaret ederek, Katar'ın içinde bulunduğunu durumun gıda ürünleri konusundaki ihtiyaçlarından kaynaklandığına dikkati çekti.
Bakan Çelik, "Katar'a ambargo uygulanmaya başladı. Kendilerine ait nüfus 400 bin ama 2,5 milyon civarındaki Katar halkı öncelikli olarak apartmanlar, fabrikalar ve televizyonlar değil, marketlerdeki yiyecek, içeceklerin önem arz ettiği bir tabloyla karşı karşıya kaldılar. Aslında fert başına milli gelir olarak son derece zengin ülkeler arasında yer alan Katar'ın bu zenginliğinin, zora ve dara düştüğü zaman, kapıların kapandığı zaman hiçbir şey ifade etmediğini herkes gördü. Aslında bunlar ibret almamız, ders çıkarmamız gereken olaylardır. Onun için ülkemizdeki tarım ve hayvancılıkla ilgili atılması gereken adımlar noktasında sorumlu bakan ve sektörün tüm paydaşları olarak üzerimize düşenleri firesiz yapmak zorundayız. Doğruları yapmak zorundayız. Doğru neyse gelecek nesillere daha güçlü, daha güvenilir gıda arzı konusunda sorun yaşamayan bir ülke teslim etmek zorundayız." dedi.
Bakanlığının temel konulara parmak bastığını ve gereken çalışmaları yürüttüğünü aktaran Çelik, Türkiye'nin kendi milletinin yanı sıra 3 milyonun üzerindeki sığınmacılarla 40 milyona yakın turisti doyurmak zorunda olduğunu söyledi.
- "Çiftçi ne zaman isterse o zaman satacak"
Yirmi birinci yüzyılda toprakların azalması, kimyasal kullanımı ve nüfus artışı nedeniyle açlığın arttığını vurgulayan Çelik, tarımın yarın, bugünden daha kıymetli olacağını, bu nedenle Bakanlık olarak tarımsal sit alanı ilan ettikleri ova sayısının 192'den 300'e çıkarılacağını kaydetti. Su ve gübre kullanımı konusunda bilimsel yolları izleyerek verimliliği artıracaklarını da anlatan Çelik, öte yandan verimliliğin artmasına paralel olarak artan depolama ihtiyacının da TMO tarafından lisanslı depoculuk uygulamasını hayata geçireceğini bildirdi. Çelik, şöyle devam etti:
"Uzun yıllar konuşulup tamamlanamayan lisanslı depoculuk konusu tamamlanıyor. Şu anda 3 milyon ton lisanslı deponun yapımı için kademeli olarak düğmeye basılmış bulunuyor. 1,5 milyon tonu hızlı bir şekilde önümüzdeki yıla yetiştireceğiz. Sonra da 3 milyon ton lisanslı depo. Bu ürün borsasına açılan bir kapı. Lisanslı depoda ürünlerimizi sağlıklı ortamlarda muhafaza edeceğiz. Artık ürünleri kamyonlarla nakil değil, artık ürünleri kağıtların el değiştirdiği, satıldığı ürün borsasına geçiriyoruz. Onunla ilgili düzenlemeler de bitti. Tarım devrim, evrim geçiriyor, ciddi bir dönüşümün arefesinde tarım alanı. Çiftçi ne zaman isterse o zaman satacak... Kağıdını vereceksin, paranı alacaksın. Bu sistem devreye girmiş bulunuyor."
- "Buzağı ölümünü engellesek ithalata gerek yok"
Çelik, havza bazlı ekim sisteminde gelecek yıldan itibaren hangi ürüne ihtiyaç varsa onun ekimini sağlayacaklarını vurguladı. Bu sayede örneğin fasulye üretiminin ihtiyaç ölçüsünde gerçekleştirileceğini ve ithalatı ortadan kaldıracaklarını anlatan Çelik, arazilerin bütün alanlarını verimli kullanıp ihtiyaç duyulan ürünleri Türkiye'de üretilebilir hale getireceklerini söyledi.
Tarım arazisini ekmeyen vatandaşların, söz konusu arazisinin kirasının ödenmesi suretiyle devlet tarafından ekiminin sağlanacağını bildiren Çelik, öte yandan köy meralarının kullanımına yönelik çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Tarımın milli bir mesele olduğuna işaret eden Faruk Çelik, Türkiye'nin 1969 yılından bu yana et ve hayvan ithalatı yaptığını anımsattı.
- "Amacımız buzağı ölümlerini ortadan kaldırmak. Ne gibi? Çocuk ölümlerini ortadan kaldırmak gibi"
Buzağı ölümlerinin Türkiye'nin önemli bir tarım sorunu olduğuna dikkati çeken Çelik, "Dişi hayvan kurbanda da diğer dönemlerde de kesilmemeli. Anasını keserseniz, danası nasıl olur? Buzağı desteği vermeye başladık. Amacımız buzağı ölümlerini ortadan kaldırmak. Ne gibi? Çocuk ölümlerini ortadan kaldırmak gibi. Hatırlayın 1960-70'li yılları. Türkiye'de çocuk ölümleri çok fazlaydı, alınan önlemlerle çocuk ve anne ölümleri büyük ölçüde engellendi. Şimdi dünyada çok güzel bir noktadayız. Hayvan da canlı. Buzağının ölümü, aslında yetişip soframıza gelecek o hayvan çok küçük yaşta elden çıkıp gidiyor. Türkiye'de yılda yaklaşık 400 bin buzağı ölüyor, 500 bin hayvan da ithal ediliyor. Buzağı ölümünü engellesek ithalata gerek yok." değerlendirmelerinde bulundu.
- "Buğday fiyatlarında sorun yok"
Bakan Çelik, TMO'nun alımlara başladığını, buğday fiyatlarını yakından takip ettiklerini ve şu anda bir sorun olmadığını belirterek, üreticinin aleyhine herhangi bir ihtiyaç olduğunda hızlı şekilde müdahale edebileceklerini söyledi.
Gıda sektörü temsilcilerine seslenen Çelik, "Üreticinin zarar ettiği yerde sistem çalışmaz, üretici kazanacak ki piyasa ayakta durabilsin. Ama bu süreç içerisinde spekülatif hareketlere girenler, yem fiyatlarına kendi kafasına göre ayar çekenler de var, bedelini ödeyecekler. Et fiyatlarıyla ilgili bütün marketlerde kıyma 33, kuşbaşı 36 lira. Ama bazılarında 45 lira. Nedir bunun izahı? İzahı yok. Ramazan geldi, yaz geldi, kurbana gidiyoruz, fırsattan istifade. Tarım sektöründe fırsattan istifadeciliğe yer yok. Bedelini ödeyecekler. Bütün enstrümanlarımızı devreye koyarız, gerek bitkisel, gerek hayvansal üretimde 80 milyonun hukukunu düşünmeyenler kendi kasalarıyla keselerinin başlarına geçtiğini görürler. Herkes kazansın ama kazanma ölçüleri içerisinde kazansın. Hak etmediği kazancın peşinde kimse koşmasın." şeklinde konuştu.
Faruk Çelik, etkinlikte yem, süt, et ve diğer sektör temsilcilerinin sorun ve taleplerini dinledi.
Kur'an-ı Kerim okunan iftar programında konuşan TMO Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu ise hasat döneminin başladığını anımsatarak, hayırlı olması temenni etti.Kaynak: Diyarbakır Söz