Özel hayata dokunulmaz

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, mağdurun mahremiyetinin hiçbir zaman hiçbir yerde ortalığa dökülüp saçılacak bir sansasyon malzemesi ya da reyting etkileşim meselesi olamayacağını belirterek, "Bu nedenle, özel hayatın korunması ilkesi hassasiyetle korunmalı, göz ardı edilmemelidir." dedi.

Özel hayata dokunulmaz

Bakan Gül, Mardin'de bir otelde düzenlenen "Mağdur Odaklı Adalet Buluşmaları" programında yaptığı konuşmada, kentte bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Mardin'in insanlığın kalbi, birlik ve beraberliğin sembol şehri olduğunu söyleyen Gül, kentin bir arada, birlikte yaşayabilme iradesini ortaya koyma ve farklılıklara saygı gösterme adına çok önemli bir sembol ortaya koyduğunu kaydetti.

Gül, adli süreçte mağdurların yanında olmak için yapılan çalışmaları değerlendirmek ve bundan sonra neler yapabilecekleri konusunda görüşmek üzere bir arada olduklarını belirterek, toplantının mağdur odaklı adalet anlayışına da önemli katkılar sağlayacağına inandığını vurguladı.

Mağdur odaklı adalet konusunda birçok yerde çalışmalar, analizler yapıldığına ama tüm bu çalışmaların özetinin adliyenin ve adaletin kapısı olduğuna işaret eden Gül, bu kapının herkese açık olduğunu, kim olursa olsun, bu kapıdan giren herkesin adalete erişeceğine olan inançla oradan çıkması gerektiğini kaydetti.

Gül, adalet hizmetlerinin temel görevinin bu olduğunu, bu yüzden adli süreçlerde "yalnız değilsiniz" dediklerini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu anayasanın, kanunların, hukukun, evrensel emri ve prensibidir. Hukuk devleti tam da bunun için vardır. Herkesin hukukunu korumak, herkesin hukuktan nasibini almasını sağlamak için vardır. Vatandaş memnuniyeti, insan yararı nerede ise hukuk oradadır, orada olmalıdır. Bugüne kadar bu bakış açısıyla vatandaş memnuniyetini önceleyen anlayışı hep sergiledik, ortaya koyduk."

"BUGÜNE KADAR ÜLKE GENELİNDE ADLİ GÖRÜŞME ODALARINDA 35 BİN 232 GÖRÜŞMENİN SAĞLANDI"

Gül, gelecek dönemde de yine vatandaşa dokunan uygulamaları hayata geçirmeye devam edeceklerini ifade ederek, mağdur odaklı adalet anlayışındaki önemli adımlardan birinin de adli görüşme odaları olduğunu bildirdi.

Özellikle son zamanlarda yoğunluğunu artırdıkları 2017'den itibaren hukuk sistemine dahil olan bu uygulamayla vatandaşlara adli süreçte çok önemli bir katkıda bulunduklarına dikkati çeken Gül, bugün 105 adliyede 110 adli görüşme odasının bulunduğunu, yıl sonunda bunun sayısını daha da artıracaklarını dile getirdi.

Gül, "Bugüne kadar ülke genelinde adli görüşme odalarında 35 bin 232 görüşmenin sağlandı. Daha önce çocuklar, kadınlar, yaşlılar, engelliler, suça maruz kalmış tüm mağdurlar karakol, savcı, mahkeme, polis, hakim, doktor arasında gidip geliyordu. Ama bu merkezlerle birlikte çocuk, duruşma salonunun bir köşesinde durup, o acıyı bir kez daha yaşamıyor, bir kez daha örselenmiyor, travmasını bir daha yaşamıyor. Çocuk İzlem Merkezlerini kurduk. Çocuğun üstün yararına korumak adına önemli çaba ve denge ortaya konmuş oldu." ifadelerini kullandı.

"ADLİ SÜREÇLERDE MAĞDURLARIN YANINDA OLMA ANLAYIŞINI HAYATA GEÇİRDİK"

"Yargılamada delil kalitesini de artırmış olduk. Çünkü kendisini daha rahat hisseden kişi uzman marifetiyle olayı daha iyi anlattıkça, delile ulaşma konusu da meselelerin ortaya çıkmasına önemli katkı sağlamaktadır. Büyük oranda çocuklar için kullanılan bu adli görüşme odalarının en son genelgemizde de ifade edildiği gibi kadınlar, suça maruz kalmış yaşlı engelliler ve tüm mağdurlar için kullanımının genişletilmesini bekliyoruz." diyen Gül, özellikle şiddete maruz kalan kadınlar başta olmak üzere tüm mağdurlar için bu alanın, merkezin kullanılmasının çok önemli olduğuna inandıklarını bildirdi.

Gül, şiddete maruz kalan bir kadınla suçun failini aynı duruşma salonunda karşılaştırmanın kadının o travmayı bir daha yaşaması ve olayın maddi gerçeğinin tam anlamıyla anlatılması hususunda bir takım sorunlar ortaya çıkardığına işaret ederek, ancak mağdurun farklı bir yerde olayı istediği gibi anlatabilmesi ve meselenin anlaşılmasının çok önemli olduğunu belirtti.

"Dolayısıyla kadın ya da çocuk, yaşlı engelli, mahkemede failiyle beraber yüz yüze gelmemesi için bu sistemi getirdik. Tekrar o travma ve örselenme yaşanmasın diye bu sistemi getirdik. Böylece adli süreçlerde mağdurların yanında olma anlayışını hayata geçirdik. Bu yeni uygulamanın uygulayıcının da sahiplenmesiyle daha da iyi noktaya ulaşacağına inancımız tamdır. Yine aile mahkemelerinde de bu sistemi açtık." ifadelerini kullanan Gül, böylece velayete konu olan çocukların ifadelerinin alınmasında da bu merkezin iyi bir şekilde kullanıldığını aktardı.

YIL SONUNA KADAR 200 KİŞİLİK UZMAN ALIMI İÇİN İLANA ÇIKILACAK

Gül, "Geçtiğimiz süreçte Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından iki temel politika belgemizi açıkladık. Yargıya ilişkin bir 'Yargı Reformu Strateji Belgesi', iki özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye amacı için 'İnsan Hakları Eylem Planı'mızı hayata geçirdik. Uygulamaya başladık ve 2023'e kadar tüm bu hedeflerimizi inşallah gerçekleştirmiş olacağız. Ve uygulayıcıların da sahiplenmesiyle mevzuat ve uygulamasıyla tüm bu çalışmalarımızı yine hayata geçirmiş olacağız." diye konuştu.

Özellikle birinci yargı paketinde ve sonraki mevzuatta, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile adli destek ve mağdur hizmetleri çalışmalarının kapsamını da genişlettiklerine dikkati çeken Gül, bu amaç ve bu hedefe doğru yine başarılı bir şekilde çalışmalar sürdürdüklerini dile getirdi.

Gül, bu ay 400 yeni uzman psikolog, pedagog, ve sosyal çalışmacı ataması yaptıklarını, böylece bu birimdeki uzman sayısını 1202'ye çıkardıklarını, insan kaynağını da yüzde 50 artırdıklarını belirtti.

Adliyelerde vatandaşlara daha etkin bir şekilde psiko-sosyal destek sağlayacaklarını bildiren Gül, uzmanların sosyal incelemeler için saha ziyaretlerine daha fazla zaman ayıracaklarını ve raporlar hazırlayacaklarını, bunun da adalet hizmetlerinde mağdurun meramını daha iyi anlatabilmesine katkı vereceğini, makul sürede yargılanma için de önem taşıdığını ifade etti.

40 adliyede daha "Adli görüşme odaları" açmış olacaklarını, yıl sonuna kadar 200 kişilik uzman alımı için ilana çıkacaklarını anlatan Gül, önümüzdeki yıl da 310 uzman daha alarak bu çalışmaları daha da hızlandırmayı düşündüklerini belirtti.

Gül, Mardin özelinde ve gerekse tüm Türkiye'de buradan çıkacak önerileri heyecanla beklediklerini belirterek, uygulamada iyi bir başarının ortaya çıkması gerektiğini, bunu da sahada takip etmek istediklerini kaydetti.

ÖZEL HAYATIN KORUNMASI İLKESİ HASSASİYETLE KORUNMALI, GÖZ ARDI EDİLMEMELİDİR"

Özellikle Mardin'de de 2020 Haziran'da faaliyete geçen Mardin Adliyesi psiko-sosyal destek ünitesinde insan kaynağının 3 katına çıktığını, Mardin Aile Mahkemesi'nde 2020'de 52, bu yıl 152 dosyada, anne baba ile uzmanların görüştüğünü, 400 çocuğa velayet davasında psiko-sosyal destek verildiğini dile getiren Gül, Mardin Adli Görüşme Odası'nda ise bugüne kadar 78 dosyada mağdur beyanı alındığını, mağdurların sanıkla yüz yüze getirilmediğini söyledi.

Devletin temel amacının insan onurunu korumak olduğunu belirten Gül, şunları kaydetti:

"Örneğin, çocuğun üstün yararını gözetmek, insan onurunu korumakla eş değerdir. Kadına şiddetle mücadelede de korunan yine insan onurudur. Mağdurun özel hayatının gizliliğini korumak, mahremiyet hakkına riayet etmek de yine insan onurudur. Mahremiyet hakkı, mağdur hakları arasında en büyük dikkat ve özenin gösterilmesi gereken konular arasındadır. Her iddia ciddiyetle araştırılırken, insan onurunun özenle korunması esastır. Bu çok esas bir meseledir. Bu hassasiyetimizin bir yansıması olarak dördüncü yargı paketinde iddianamede suçla bir ilgisi bulunmayan konularda özel hayat bilgilerine yer verilememesini düzenledi. Birkaç ay önce kanun düzenlemesi yapıldı. Yine beraat kararı verilmesi durumunda iletişim kayıtlarının yok edilmesini de hükme bağladık. Kişisel hayatın korunması, mahremiyetin ifşasının önlenmesi, özel hayatın korunması, adliyenin dışında da her alanda da özen gösterilmesi gereken bir konu. Mahremiyetin ifşasının adaletle de mağdurun hakkıyla da bir ilgisi yoktur. Mağdurun mahremiyeti hiçbir zaman hiçbir yerde ortalığa dökülüp saçılacak bir sansasyon malzemesi ya da reyting etkileşim meselesi olamaz. Bu nedenle, özel hayatın korunması ilkesi hassasiyetle korunmalı, göz ardı edilmemelidir."

Bakan Gül, mahremiyet hakkı kadar önemli bir diğer hususun da masumiyet karinesi olduğuna dikkati çekerek, bu bağlamda, kişilerin kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan ya da bir yargı kararına rağmen damgalanması, suçlu ilan edilmesinin asla kabul edilemeyeceğini ifade etti.

Bunun hukukun evrensel ilkesi, olmazsa olmazı olduğunu bildiren Gül, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu vurguladı.

Gül, hukuk devletinde yargı yetkisinin bağımsız ve tarafsız mahkemelere ait olduğunu belirterek, "Yargı bu yetkisini kullanırken dosyaya, delillere bakar, ona göre karar verir. Ve esas itibarıyla bu vicdani kararıyla elbette Türk milleti adına karar verir, Türk milleti de bu kararı değerlendirir. Eleştirir ya da katılır. Ama bir hukuki sürecin yöneticisi yargı merciidir. Verilen karar eksik, hatalı bulunsa da itiraz merciiyle işlenen bir hukuk merci vardır." şeklinde konuştu.

"84 MİLYON VATANDAŞIMIZIN 'LEKELENMEME' HAKKI VARDIR"

"Kurulacak yargısız infazlarla kişisel verilerin, mahremiyetin ifşa edilmesi, özel hayata saygının ihlal edilmesi gibi davranışlar asla kabul edilebilir bir tutum değil. İnsan onuruyla yaşar ve onuru korumak hepimizin ortak bir sorumluluğudur. Hassasiyetine, masumiyetine ve itibarına yönelik her türlü saldırıdan korunmayı yargıdan beklemesi de vatandaşlarımızın haklı bir beklentisidir. İşte bu anlayışla lekelenmeme hakkını kanunlarımıza getirdik, çıkardık, yasalaştırdık." diyen Gül, bunun çok kıymetli bir adım olduğunu aktardı.

Gül, "84 milyon vatandaşımızın lekelenmeme hakkı vardır. Ve bu hakkı koruyacak olan da yine yargının, adliyenin kendisidir. Bu hakkın sağladığı korumadan, hukuki güvenlik duygusundan herkes eşit yararlanır. Bu uygulamanın daha da iyiye evrileceğine inanıyoruz. Bu uygulama olmasaydı 438 bin vatandaşımız, polisimizin, savcımızın, adliyenin önüne gelecekti ve haksız yere lekelenmiş olacaktı. İyi ve doğru uygulamalarınızla bu konuda özen ve dikkatinizi en üst seviyede tutacağınıza inanıyorum." dedi.

Yargı mensuplarına seslenen Gül, şöyle konuştu:

"Uygulama sizlerin elinde. Sizlerden ricam bu yeniliklerin arkasında durarak, insan odaklı perspektifle, mağdur odaklı yaklaşımla adliye süreçlerinde vatandaşlarımızla bir arada olun, onlara sürekli destekçi olun. Sizin tavrınız, duruşunuz, üslubunuz ve kullandığınız dil emin olun en iyi kanundan daha değerlidir."

Bakan Gül, toplantının başarılı ve verimli geçmesini dilediğini belirterek, bu vesileyle tüm kurum temsilcilerine gösterdiği hassasiyet için teşekkür etti.

Mardin Valisi Mahmut Demirtaş da toplantıya ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduklarını belirterek, Valilik olarak suç mağdurlarının yaşadığı travmaların tedavi edilmesi, adalete erişiminin önündeki engellerin kaldırılması noktasında mesai mefhumu gözetmeden çalışma yürüttüklerini söyledi.

Demirtaş, Valilik olarak dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de adaletin ivedilikle tesisi ve mağduriyetlerin önlenmesi noktasında üzerlerine düşeni yerine getireceklerini ifade etti.

Mardin Cumhuriyet Başsavcısı Aydın Turhan ise, yapımına başlanan ve 2023 yılında açılması planlanan yeni adliye binası faaliyete geçtiğinde daha iyi fiziksel imkanlara sahip olunacağını, kaliteli ve verimli hizmet sunumuna devam edeceklerini belirterek, yeni hizmet binasının yapımına katkı sunan herkese teşekkür etti.

Toplantıya, Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özcoşar, AK Parti Mardin Milletvekili Şeyhmus Dinçel, AK Parti MKYK üyesi Orhan Miroğlu ve AK Parti İl Başkanı Faruk Kılıç, yargı mensupları ile ilgili kurum temsilcileri katıldı.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler