Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan notlar şöyle;
Sizlerle son buluşmamızın ardından, Kızılcahamam'da iki önemli istişare toplantımızı oldukça geniş bir katılımla gerçekleştirdik. Her iki toplantımızda da hem 31 Mart seçim sonuçlarının fotoğrafını çektik hem gündemdeki konuları ele aldık hem de önümüzdeki döneme dair yol haritamızı ortak akılla şekillendirdik.
Biz ne kadar sancılı olursa olsun, her meseleyi kendi arasında konuşan, kendi içinde özgürce tartışan, müzakere eden bir hareketiz. 31 Mart seçimleri sonrasında da aynısını yapıyoruz. Milletin sandıkta verdiği mesajlara kulaklarımızı tıkamıyor, sandıkta tecelli eden iradenin rehberliğinde, iç bünyemizde gerekli adımları atıyoruz. Kolaya ve kolaycılığa kaçmadan, toptancı bir anlayışa tevessül etmeden, bakılmadık hiçbir noktada bırakmadan bu süreci titizlikle yürütüyoruz. Her şeyin farkındayız. Selden kütük kapma telaşında olanları da çok iyi görüyoruz. Allah'ın izniyle bunlara aradıkları fırsatı vermedik, vermeyeceğiz.
Ne fitne kazanına odun taşıyanların oyununa geleceğiz ne de hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edeceğiz. Kardeşlik hukukumuza ve dava arkadaşlığımıza uygun şekilde, partimiz bünyesinde farklı seviyelerde bayrak değişimini gerçekleştiriyoruz. Yorulan, yıpranan veya çeşitli nedenlerle görevden affını talep eden bazı arkadaşlarımızın yerine geçen ay yenilerini görevlendirdik. Görevi devreden il ve ilçe başkanlarımıza, partimize ve davamıza yaptıkları üstün hizmetler dolayısıyla bir kez daha teşekkür ediyorum.
Millete hizmet davasının ateşten gömleğini giyen arkadaşlarımıza da üstlendikleri ağır sorumlulukta Rabbim'den başarılar diliyorum. Ne diyor Yunus Emre: "Biz sevdik aşık olduk, sevildik maşuk olduk, her dem yeniden doğarız bizden kim usanası?" Evet. Biz de her gün, her dem yeniden doğarak, kendimizi yenileyerek millete aşkımızı, millete sevdamızı, millete olan muhabbetimizi her daim büyüterek, bu yolda azim ve kararlılıkla yürüyoruz.
Şunu bir kez daha sizlerle ve partimize hatırlatmak isterim: Biz, her işte hayır olduğuna inanan, bu ilahi müjdeye tüm kalbimizle iman eden bir kadroyuz. İlk etapta bize şer gibi görünen nice hadisenin, daha sonra hayra tebdil olduğunu bizzat yaşayarak gördük. Bu sürecin de partimiz ve hareketimiz için yeni kapıların açılmasına vesile olacağından asla şüphe duymuyoruz. Siyasetin dalgalı denizinde gelgitler olabilir. Bunların tamamı geçicidir, dönemseldir. Asıl olan, milletle gönül bağını muhafaza etmektir. Asıl olan, milletin gönül tahtından aşağıya düşmemektir. Asıl olan, 85 milyonun umudu olmayı sürdürebilmektir.
Biz, milletimizle irtibatımızı koruduğumuz ve güçlendirdiğimiz müddetçe, o bunu yapmış, o bunu demiş, onun arkasında şunlar varmış, bunların hiçbiri bizi yolumuzdan alıkoyamaz.
AK Parti olarak, AK Partili kadrolar olarak, yapmamız gereken bellidir. Daha fazla gönül kazanacağız, daha fazla insanımıza ulaşacağız, milletin sofrasına daha fazla oturacağız. Sokakta, pazarda, çarşıda, kahvede, iyi ve kötü gününde vatandaşımızın her zaman yanında olacağız. Milletin dertlerine derman olmak, sorunlarına çözüm bulmak için samimi çaba harcayacağız. Kapısı çalınmadık, eli sıkılmadık, kalbine dokunulmadık kimse bırakmama prensibiyle gece gündüz çalışacağız. Unutmayalım, "Sizin en hayırlınız insanlara faydalı olanınızdır." Bizim düsturumuz, yolumuzu aydınlatan fener işte budur değerli kardeşlerim.
İl başkanlığı, il binasının dört duvarı arasına sıkışıp kalınarak yerine getirilecek bir görev değildir. Belediye başkanlığı sadece günlük rutinin takip edilerek yapılacak bir vazife değildir. Ak Parti çatısı altında ülkeye ve millete hizmet mücadelesine girmiş her bir kardeşim, sahada olmak, milletle iç içe olmak mecburiyetindedir. Burada oluşacak en küçük bir zafiyetin sadece o ilimize ve ilçemize değil topyekûn AK Parti ailesine zarar verdiğini lütfen unutmayın. Siz, yol ve dava arkadaşlarımın tamamından sorumluluklarınızı bu hassasiyetle ifa etmenizi beklediğimi, altını çizerek vurgulamak istiyorum.
Muhalefetin, millete ve milletin meselelerine nasıl baktığını, kendilerini fildişi kulelere nasıl hapsettiklerini, topluma dair her konuda görüyoruz. Son 22 yılda birkaç istisna hariç, milletin gerçek gündemiyle aynı hizada bir türlü konumlanamadılar. Terörle mücadeleden ülkemizin hak ve çıkarlarının savunulmasına kadar, milli meselelerin tamamında çok büyük savrulmalar yaşadılar.
Biz PKK'nın Suriye uzantılarıyla mücadele ederken CHP'li milletvekilleri, ellerinde çantalarıyla ülke ülke dolaşıyor, PKK'lı canileri "çiçek çocuklar" diyerek aklamaya çalışıyordu. Biz FETÖ'cü alçakların kurumlarına karşı tedbir alırken, CHP'li yöneticiler örgütün paçavraları önünde poz veriyor, destek açıklaması yapıyordu. 30 yıllık işgalin ardından Karabağ'ı özgürlüğe kavuşturma mücadelemizde en sert eleştiriyi yine CHP yönetiminden aldık. Ermenilerin asılsız iddialarını gündeme taşıyanlar yine bunlardı.
Libya meselesinde de aynı vahim durumla karşılaştık. Türk askerinin Libya'da ne işi var korosunun as solisti, CHP ve dönemin CHP genel başkanıydı. Açlık ve terörle boğuşan Somali'ye yardıma koşarken de karşımızda yine CHP zihniyetini bulduk. Türkiye'nin Afrika'daki varlığından rahatsız olan sömürgecilerin tezleriyle bizi hedef aldılar, hükümetimizi eleştirdiler. Son olarak, geçtiğimiz hafta demli ortaklarıyla beraber Meclis'te Somali tezkeresine "Hayır" dediler.
7 Ekim'den beri Gazze'de devam eden soykırım konusunda Hamas'ı şeytanlaştırma üzerine kurulu, nasıl bir dil tutturduklarını hepimiz biliyoruz. Filistin direnişine terör yaftası vurmakta gösterdikleri mahareti, maalesef İsrail'in vahşi katliamlarına tepki vermekte gösteremediler.
Doğu Akdeniz'deki sondaj çalışmalarımızdan Rusya-Ukrayna Savaşı'ndaki dengeli tutumumuza kadar, her konuda aynı yalpalamalara şahit olduk. Şimdi benzer bir basiretsizliği Mavi Vatan konusunda görüyoruz. Türkiye'nin çıkarlarını savunmak yerine bakıyorsunuz masal diyerek, ülkemizi yayılmacılıkla itham ederek, birilerine göz kırpıyorlar. Milletin verdiği yetkiyi ülkenin menfaatlerini savunmak için değil, Türkiye'nin karşıtlarına selam çakmak için kullanıyorlar. Bunun adı sorumsuzluktur, şuursuzluktur, gaflettir. Türkiye aleyhine bu tezleri Meclis kürsüsünden dillendirmek, ne zamandan beri CHP'nin görevi oldu? CHP, milletle ve milletin menfaatleriyle aynı yerde durma erdemini bir kez olsun sergileyemeyecek mi? CHP'nin Türkiye ile ve Türkiye'nin çıkarlarıyla alıp veremediği nedir?
İktidara muhalefet etmek ayrıdır, Türkiye'nin rakiplerine lojistik destek sağlamak ayrıdır. Bakınız biz CHP'den her konuda bizimle aynı düşüncede, aynı sayfada yer almasını asla beklemiyoruz. Böyle bir derdimiz yok. Sadece milli meselelerde, yerli ve milli bir duruş bekliyoruz. CHP yönetimi, böyle konularda eğer katkı sunmayı beceremiyorsa bari bu tarz talihsiz açıklamalarla ülkemize zarar vermesin. Gölge etmesinler yeter. Biz onlardan başka ihsan istemiyoruz.
Ana vatanımızın ayrılmaz bir parçası olan, Mavi Vatanımıza sahip çıkma noktasında en küçük bir geri adım atmayacağız. Bunu böyle bilsinler. Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin hakkını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.
Dış politika bağlamında şu gerçeği özellikle vurgulamak isterim. Biz 2200 yıldan fazla devlet geleneği olan, devlet aklı olan bir milletiz. Hadiselere bakarken, başkaları gibi sadece 50-100 yıllık birikimle değil binlerce yıllık köklü tecrübenin merceğinden bakıyoruz. Planlarımızı buna göre şekillendiriyoruz, hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz, hamlelerimizi buna göre tayin ediyoruz. Bizim çizgimiz, karakterimiz bellidir. Biz başına vurunca, ekmeği alınan bir ülke değiliz.
Kaynak: AJANSLAR