Son zamanlarda sosyal medya üzerinden uluslararası öğrencilere karşı yürütülen söylemlerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Uluslararası öğrenciler, gönüllü büyükelçilerimiz. Bu öğrenciler, dört yıl misafirimiz oluyor, sonrasında da ömür boyu dostumuz kalıyorlar. Türkiye’nin dünyadaki yumuşak gücü haline geliyorlar” dedi.
Türkiye’de eğitim için bulunan uluslararası öğrenciler, son zamanlarda özellikle bazı gruplar tarafından sosyal medya üzerinden yürütülen bir kampanyanın konusu haline getirildi. Oysa Türkiye son 10 yılda dünyada en fazla uluslararası öğrenci kabul eden ilk 10 ülke arasına girmeyi başardı. OECD’nin verilerine göre dünyada 8 milyon uluslararası öğrenci var. Bunlar kendi anavatanlarından farklı bir ülkede yükseköğretim gören öğrenciler. Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Türkiye’de de yaklaşık 300.000 uluslararası öğrencinin Türk Üniversitelerinde eğitim gördüğünü dile getirdi. “Bu öğrenciler, dört yıl misafirimiz oluyor, sonrasında da ömür boyu dostumuz kalıyorlar. Türkiye’nin dünyadaki yumuşak gücü haline geliyorlar” değerlendirmesini yaptı.
“Uluslararası öğrenciler, gönüllü büyükelçilerimiz”
Uluslararası öğrencilerin, Türkiye’nin stratejik kazanımları açısından önemli bir yer teşkil ettiğine değinen Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Gönüllü büyükelçimiz olan bu gençler, Nijerya’daki eczanesine Türkiye’den aldığı diplomayı asıyor. Yurtdışı gezilerimizde Türkiye’den mezun olmuş bir Bakan ya da Büyükelçi gördüğümüzde, bizimle Türkçe konuştuğunda çok mutlu oluyoruz. Ne mutlu ki, özgeçmişinde Türkiye’den mezun olduğu üniversiteleri yazıyorlar.” dedi.
“Hedef, 2030’a kadar eğitim ihracatı rakamını 10 milyara dolara çıkarmak”
Prof. Dr. Çağrı Erhan’a göre OECD rakamlarına göre dünyadaki uluslararası öğrencilerin eğitim için harcadıkları kaynak 100 milyar doların üzerinde. Türkiye’nin bundan aldığı pay ise 2 milyar dolar. Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Türkiye 2030’a kadar uluslararası öğrencilerin sayısını 500 bine çıkartmayı, uluslararası eğitim hizmetlerinden elde edilen ihracat rakamını da 10 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor” açıklamasını yaptı.
Uluslararası öğrenci sayısında azalma riski
Prof. Dr. Erhan, bununla birlikte Türkiye’ye gelen uluslararası öğrencilerin sayısında bu yıldan itibaren azalma olabileceği ihtimaline dikkat çekti. Erhan’a göre bunun 3 temel sebebi var. En önemlisi yabancı düşmanlığı ve ırkçı söylemler. Özellikle de yakın coğrafyamızdan, Orta Doğu ve Afrika Bölgelerinden ülkemize eğitim için gelenlere karşı toplumda kışkırtılan yabancı düşmanlığı. Bu durum uluslararası öğrenci düşmanlığını da körüklüyor. “Aralarında bizim üniversitemizin de olduğu mezuniyet töreni görüntüleri, uluslararası öğrencilerin ismi üzerinden sosyal medyada malzeme yapıldı, linç kampanyası başlatıldı. Maalesef okullar açılıp, yüz yüze eğitime geçildiğinde öğrencileri açısından büyük sıkıntıya sebep olabileceğini düşünen anne ve babalar var. Çocuklarını Türkiye’ye gönderme konusunda tereddüde düşmüş durumdalar.” diyerek durumun hassasiyetinin altını çizdi. Prof. Dr. Erhan, Türkiye’nin ne kültüründe ne felsefesinde böyle bir düşmanlık olmadığını ve ülkemizde uluslararası öğrencilere asla kötü davranılmadığının her ortamda anlatılması gerektiğini vurguladı.
“Deprem, uluslararası öğrencileri de sarstı”
Türkiye’ye uluslararası öğrencilerin gelişindeki bir diğer engelin de İstanbul’daki deprem beklentisi olduğuna işaret eden Erhan, “Bu depremin çok yıkıcı olacağı uluslararası basında da çok yer aldı. Uluslararası eğitim fuarlarına gittiğimizde, İstanbul’da çocuklarını okutmak isteyenlerin de sayısında bir azalma olduğunu gözlemliyoruz. Yurtların, barınma yerlerinin, kampüslerin güvenli olup olmadığını daha fazla sorguluyorlar” değerlendirmesini yaptı.
“Artan hayat pahalılığı, olumsuz etkiledi”
Erhan, son etkenin de herkes gibi öğrencileri de ilgilendiren özellikle büyük kentlerdeki artan hayat pahalılığına dikkat çekti. Barınma sorunu, yiyecek içecek ve ulaşım fiyatlarındaki artışın, Türk öğrenciyi olduğu kadar uluslararası öğrenciyi de etkilediğini anlattı. Bütün bunlar değerlendirildiğinde, dünyada ilk 5’e oynayan Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıl için yeni bir uluslararası öğrenci stratejisini yürürlüğe koyması gerektiğini ifade etti. Erhan, Türkiye’nin yeni bir uluslararası öğrenci stratejisine ihtiyacı olduğunu belirterek, bu sürecin Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak oluşturulacak “Uluslararası Öğrenci Ajansı” kanalıyla, tek bir merkezden yönetilmesini önerdi.
“Cumhurbaşkanlığına bağlı “Uluslararası Öğrenci Ajansı” oluşturulmalı”
Bu konudaki önerilerini dile getiren Erhan, uluslararası öğrenci stratejisinin “Uluslararası Öğrenci Ajansı” adıyla Cumhurbaşkanlığına bağlı oluşturularak merkezden yönetilmesini teklif etti. Bugün yaklaşık 15 farklı kuruluşun müdahil olduğu sürecin tek bir kuruluş üzerinden yürütülmesinin önemini vurguladı. Erhan, “Türkiye’deki üniversitelerin tanıtılması başta olmak üzere, öğrenci vizesi için öğrencilerin Türk Büyükelçiliğine, Konsolosluğuna başvurması, kabul mektuplarının verilmesi ve sonrasında ikamet tezkerelerinin düzenlenmesi, oturum izinlerinin verilmesi gibi süreçler hep farklı bakanlıkların yetkisinde. Bu dağınık yapıdan bir an önce kurtarılarak, tek bir birime kavuşturulması lazım” dedi.
“Türkiye’nin uluslararası öğrenci stratejisine sekte vurmak ihanettir”
Erhan, Türkiye’nin uluslararası öğrencilerine ırkçılık ve yabancı düşmanlığı yapanların, insanlığa karşı suç işlediklerini de belirtti. Erhan, “Bu düşmanlığın önü bir an önce kesilmeli. Irkçılık yapan bu marjinal gruplara karşı da en ağır cezaların bir an önce verilmesi lazım. Çünkü uluslararası öğrencilerin bir üniversitede ya da ülkedeki varlığı, ancak eğitim sisteminin zenginliğini gösterir” dedi.
“Uluslararası öğrenciler, Türk Üniversiteleri neden tercih ediyor”
Değerlendirmesinde son olarak Türk Üniversitelerinin tercih edilme sebeplerine de değinen Erhan, öncelikle Türkiye’nin coğrafi olarak çok avantajlı olduğunu söyledi. Erhan ayrıca, “Türk Hava Yolları ile Afrika, Avrupa ve Asya’da yaklaşık 100 ülkeye üç saatte seyahat ediliyor. Türk Üniversitelerinin mühendislik, tıp, sosyal bilimlerde başarı grafiği yüksek. Uluslararası değerlendirme sıralamalarına baktığınızda pek çok Türk Üniversitesinin ilk 1000’de yer aldığını görebiliyoruz. Aynı zamanda Türkiye, Bologna eğitim sistemine üyedir. Bu da diplomanızın ister lisans ister yüksek lisans düzeyinde olsun, Avrupa ve Amerika’da geçerli olduğu anlamına gelir. Akademik çalışmalarda daha da ileri gitmek isterseniz yine Amerika veya Avrupa üniversitelerinde doktora başvurusunda bulunabilirsiniz. Elbette şunu unutmamalıyız. Türkiye aynı zamanda tüm Afrika ve Orta Doğu ülkeleri tarafından hub olarak tanınıyor, dolayısıyla Türkiye’deki bir Eczacılık veya Tıp Fakültesinden diploma aldığınızda ülkenizde rahatlıkla işinize başlayabilirsiniz demektir.”
Kaynak: İHA