Usta kalem Mehmet Ali Birand ölümünün 3. yılında minnet ile anıldı. Anadolu Hisarı mezarığı başına gelen Mehmet Ali Birand hayranları, anma töreni düzenledi. Birand'ın eşi Cemre Birand basın mensuplarına, "Acı unutulmuyor ama Mehmet Ali ile beraber yaşıyoruz.
Gazeteci Mehmet Ali Birand, ölümünün 3'cü yılında Anadolu Hisarı Mezarlığı'ndaki kabri başında anıldı. Birand'ın eşi Cemre Birand basın mensuplarına, "Acı unutulmuyor ama Mehmet Ali ile beraber yaşıyoruz. Oğlum onun oğlu, torunum onun torunu, bugünün Türkiye'sinde Mehmet Ali olsaydı ne yapardı diye sürekli düşünüyorum. Hatırası çok fazla." dedi.
Törene Birand'ın eşi Cemre Birand, oğluUmur Birand, bazı mesai arkadaşları ve sevenleri katıldı. Birand'ın mezarının üzerinde konulan 'Memoş' yazılı küçükbir çelenk dikkat çekti. Törende Birand için Kur'an okunduktan sonra dua edildi. Törenin ardından Mehmet Ali Birand'ın mezarı başında basın mensuplarının sorularını cevaplayan eşi Cemre Birand, "Acı unutulmuyor bir yerde ama beraber yaşıyoruz hala Mehmet Ali ile. Yani oğlum onun oğlu, torunum onun torunu. Bir de evin içinde hep resimleri var, hatırası çok fazla. Bir şey olduğu zaman 'bak Mehmet Ali olsaydı şunu yapardı', hele bugün Türkiye'de Mehmet Ali olsaydı ne yapardı diye çok düşünüyorum. O bakımdan unutulmuyor hiçbir zaman. Acısı var ama başka türlü bir acı oluyor, çünkü sizle beraber omuzunuzda her zaman arkanızdan bakıyor. Görmüyorsunuz onu belki ama hep yanınızda, arkanızda duruyor, onu hissediyorum. Rüzgarını hep arkamda hissediyorum." diye konuştu. VERDİĞİM SÖZÜ YERİNE GETİRDİMBugünün kendisi için ayrı bir önem taşıdığını söyleyen Cemre Birand, sözlerine şöyle devam etti: "Memoş'a söz vermiştim kitap yazacağım diye. O kitap dün çıktı. Kitabın adı da 'Memoş'a sözüm vardı'. Hem anılarım, hem seyahatlerim var kitapta. Hep söylerdi bana yazsana diye. Yazdım dün çıktı, bugün de geldim gösterdim ona. Denize dalmak onun çok sevdiği birşeydi, en çok onlar var anılarımda. Bu yıl dönümünde de ikinci kitabıma başlayacağım, onda evliliğimiz yazacağım. Mehmet Ali çok seyahat etmeyi severdi. Hiçbir zaman da nereye gittiği ile ilgilenmezdi. Genellikle de uçağa oturup 'anlat bakalım şimdi nereye gidiyoruz' derdi. Parasını pulunu her şeyini ben taşırdım, o bir turist gibi yanımda gezinirdi ve de çok memnun olurdu çünkü seyahat edemeyen bir insandı, çünkü çok çalışırdı. O bakımdan bizde birer haftalık seyahatler çok önemliydi. Hatta ölmeden bir hafta önce yine dalmaya gittik geldik."
Mehmet Ali Birand kimdir
Türk gazeteci, yazar, köşe yazarı, haber sunucusu, televizyon yapımcısı. 1964 yılının Temmuz ayında Abdi İpekçi'nin vasıtasıyla Milliyet gazetesinde mesleğe başladı. Bu dönem Brüksel'e yerleşerek burada yirmi yıl yaşadı ve 1985 yılında TRT 1'de 32. Gün adlı bir aylık haber programı yapmaya başladı. Program oldukça başarılı oldu ve Birand, bu programla birlikte tanındı. 1991'de Türkiye'ye dönerek gazeteciliğe ve program sunuculuğa farklı yayın organlarında devam etti. Ayrıca hakkında çeşitli davalar açıldı.Mürvet ve İzzet Birand çiftinin oğlu olarak 9 Aralık 1941 gecesi Alman Hastanesi'nde dünyaya geldi.Birand'ın kökeni anne tarafından Elazığ'ın Palu ilçesine baba tarafından ise Karadeniz Ereğlisine dayanmaktadır ve anne tarafından Kürt kökenlidir. Birand, iki yaşındayken babasını kalp krizi nedeniyle kaybetti. İlkokulu Erenköy Zihnipaşa'da tamamladı ve 1955'te Galatasaray Lisesi'nde okumaya başladı. Bu okula, Dışişleri Bakanlığında "küçük bir diplomat" olan dayısının maddi yardımlarıyla gitti Liseyi 1962'de bitirdi. İstanbul Üniversitesi Filoloji Fakültesi'nde Fransızca bölümüne girerek eğitimini sürdürdü fakat maddi sorunlardan dolayı devam edemedi.
Birand, üç yaşındayken sol bacağına kaynar su döküldü ve bu sebeple toplamda beş ameliyat geçirdi. Milliyet'te çalışırken 1971 yılında,Milliyet gazetesinin kurucusu Ali Naci Karacan'ın oğlu Ercüment Karacan'ın üvey kızı Cemre Güngören ile evlendi.Çift, evlendikten sonra Brüksel'e giderek burada yirmi yıl yaşadı. 1977 yılında Umur Ali adında bir oğlu oldu. Belçika vatandaşılığı da bulunan Birand ana dili olan Türkçe'ye ek olarak Fransızca ve İngilizce de bilmekteydi.
Kaynak: Diyarbakır Söz