Dinçer, CeBIT Sinerji Zirvesi kapsamında düzenlenen ''Eğitim, İletişim ve Medya'' başlıklı sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin insanların, hayat, iş yapma ve ilişki tarzlarında değişimlere yol açtığını belirtti.
Bakan Dinçer, bakanlığın teşkilat yapısındaki değişikliklerle eğitimde ulaşmak istedikleri hedeflere değinerek, dünyadaki eğitim ve öğretimle ilgili yeni eğilimler ve yaklaşımlar hakkında bilgi verdi.
Dinçer, eğitim ve öğretimde öğrencinin durumunun yeni boyutlar kazandığını ifade ederek, şöyle devam etti:
''Öğrencinin temel hak ve hürriyetlerini korumak, geleceği ile ilgili demokratik tercihine saygı göstermek, öğrenciye daha iyi bir öğrenme ortamı sağlamak, okulun karar süreçlerinde yer almasına imkan tanımak, geleceğin barışçıl toplumu için adeta bir zorunluluk haline gelmiştir. Aydınlık bir gelecek inşa etmek istiyorsak, yeni nesilleri bilgi, beceri ve değer sahibi kılarak bilgi toplumuna dönüşmeyi hedeflemişsek, her bireye sadece eşit haklar değil eşit fırsatlar da sunmak zorundayız.''
Bakan Dinçer, Ar-Ge'ye ve ileri teknolojiye daha fazla yatırım yapılması gerektiğini vurgulayarak, bu yatırımların hükümetleri döneminde çok büyük ivme kazandığına dikkati çekti.
Bilişim teknolojisi sınıfları kuruldu
Gerek fiziki mekanların oluşturulması gerekse de teknolojik altyapının gerçekleştirilmesi için okullarda önemli projelerin gerçekleştirildiğini anlatan Bakan Dinçer, ''8 derslik ve üzeri tüm okullarımıza, 16 Şubat 2012 tarihi itibarıyla 29 bin 812 bilişim teknolojisi sınıfı kuruldu'' dedi.
Bakan Dinçer, bu süreçte okullara yaklaşık 1 milyon bilgisayar gönderildiğini ifade ederek, internet erişiminin ilköğretimde yüzde 98, ortaöğretimde ise yüzde 100 olduğunu vurguladı.
Bakan Dinçer, ''Okur-yazarlığın, bir diploma sahibi olmanın, meslek edinmenin, bireylerden beklenen bilgi ve becerilerin mahiyetinin sürekli olarak değiştiği günümüzde, kendimizi yenileyerek geliştirmek yolunda, elimizdeki en etkili araç bilgi ve iletişim teknolojileridir'' ifadelerini kullandı.
FATİH Projesi
FATİH Projesi'nin birçok yönüyle Türkiye açısından büyük önem arz ettiğini kaydetti.
Dinçer, projenin en önemli hedefinin, çocukların bilgi toplumunun yenilikçi, yaratıcı ve girişimci bireyleri olarak yetişmelerine yardımcı olunması ve ülkenin bilgi toplumuna dönüşümünün hızlandırılması olduğunu aktardı.
Bakan Dinçer, bu sonucun özel sektörün ihtiyaç ve beklentilerine de çok büyük oranda çare olacağını, hatta onu değiştirip dönüştüreceğini ifade ederek, şöyle konuştu:
''Türkiye'de internet ağ alt yapısı gelişmiş ülkelerin bant genişliğini ve internet hızını yakalayacak. Okullarımızın tamamına geniş bant internetin ulaşmasıyla ülkemizde elektronik seçim ve sayımın alt yapısı oluşacak. Okullara alınacak tüm donanım malzemelerinin Türkiye'de üretim ve montajının yapılması, istihdamın yanı sıra bilişim sektörünün gelişmesine katkı sağlayacak. Elektronik ortamda eğitim içeriklerinin ve üretici firmaların bu süreçte e-içerik kalitesi ve miktarında artış yaşanacaktır.''
Dinçer, 2015 yılı sonuna kadar, tüm sınıflara akıllı tahta yerleştirilmesini, öğretmenler ile ortaokul ve liselerdeki öğrencilere tablet dağıtılmasını, okullara geniş bant internet erişiminin sağlanmasını, e-içeriklerin hazırlanmasını, öğretmenlerin teknolojiyi etkin bir şekilde kullanmasını hedeflediklerini söyledi.
RTÜK Başkanı Davut Dursun'un sunumu
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun da zirve kapsamında gerçekleşen sempozyumda, ''Eğitim Medya ve Çocuk'' başlıklı bir sunum yaptı.
Dursun sunumunda, RTÜK'ün çocuklara yönelik çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Medyanın eğitimde bir malzeme, bir araç olarak kullanılmasının mümkün olduğunu belirten Dursun, medyanın muhatapların davranışları üzerinden değiştirici etkide bulunan bir faaliyet olduğunu ifade etti.
Medyanın olumsuz etkilerinin azaltılması için bilgiler veren Dursun, ''Medyanın etkilerinin çocuklar ve büyükler için ayrı ayrı ele alınması gerekir'' dedi.
Dursun, medya ve toplum başlığında ise televizyonların şiddet ve pornografik içerikli yayınlarla aileleri olumsuz etkilediğini söyledi.
''Televizyonlarda en çok şikayet edilen yayın türü, şiddete yönlendiren yayınlardır. Herkes Polat Alemdar olmak istiyor'' diyen Dursun, medyanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri düşünülürken internetin unutulmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
AA
Kaynak: Diyarbakır Söz