Bermuda Şeytan Üçgeni mevzisine giren tüm gemilerin yok olması, uçakların bile etkilenmesi, yıllardır kimse tarafından bilinmeyen bir sır olma özelliğini korurken, Norveç bilimadamları uzun yıllar sonra Bermuda Şeytan Üçgeni hakkındaki sırrı çözdüklerini iddia etti. Peki Bermuda Şeytan Üçgeni nedir? Bermuda Şeytan Üçgeni sırrı nedir? Bermuda Şeytan Üçgeni nerededir?
Uzmanlar; bazıları 800 metre genişliğe ve 45 metre derinliğe ulaşan bu kraterlerin, yer altındaki petrol ve gaz rezervlerinden sızan gazın patlaması sonucu ortaya çıktığına inandıklarını söyledi.
TÜM DETAYLAR AÇIKLANACAK
Sunday Times gazetesine konuşan araştırmacılar, bulguları ile ilgili detayları gelecek ay European Geosciences Union'ın yıllık kongresinde açıklayacaklarını ve bu kraterlerin oluşmasına neden olan patlamaların "gemileri tehdit edip etmediği" sorusunu da cevaplamaya çalışacaklarını belirtti.
Araştırmacılar, bu tip patlamaların Bermuda Şeytan Üçgeni gibi bölgelerde gizemli bir şekilde ortadan kaybolan gemilerin başına ne geldiğini de açıklayabileceğini düşündüklerini söyledi.
Bermuda (Şeytan) Üçgeni, geçmişte Atlantik Okyanusunda çok sayıda uçak ve geminin kaybolduğu, eskiden manyetik olduğu sanılan fakat günümüzde okyanus akıntılarının etkisiyle oluşan bir doğalgaz kaynağına ev sahipliği yaptığı düşünülen alanın olduğu bölgeninadıdır. Bu bölge Amerikan sahil koruma örgütünün 7 nolu bölge müdürlüğünün 5720 sayılı sirküler yazısında şöyle tarif edilmektedir:"Bermuda üçgeni ya da şeytan üçgeni diye anılan hayal ürünü yer, Atlantik'te, ABD'nin güneydoğu kıyılarında, açıklanamayan gemi, tekne ve uçak kayıplarının çok yüksek oranda yer aldığı bir alandır. Bu üçgenin köşelerinde Bermuda, Florida'daki Miami, ve Puerto Rico'daki San Juan olduğu kabul edilmektedir.
Kimsenin açıklama getiremediği bu esrarengiz fenomen, içinde bilim adamlarının da bulunduğu pek çok insan tarafından "doğaüstü bir takım güçlerin yaptırımı" olarak algılandı ve öyle zannedildi. Bu açıklamalar arasında kayıp kıta Atlantis'in orada bulunup (bu düşünceyle paralel olarak Atlas Okyanusu ismini almıştır.) Kayıp Kıta'nın hiçbir zaman anlaşılamayan teknolojik ve manyetik kayıp aygıtlarından birinin etkisinden veya o bölgenin defalarca Dünya dışı varlıkların ziyaretlerinde orada yarattıkları manyetik alanın bir etkisi olduğu, hattaKristof Kolomb'un bile tuttuğu günlüklerde, o bölgede gökyüzünde uçan tanımlanamaz cisimlerden bahsedildiği iddia edilmiştir. Bu esrarengiz üçgen ile ilgili olarak yapılan son iddia ise uzun yıllardır devam eden araştırmaların birkaç yıl önce bir sonuç verdiğinin iddia edilmesi ile ortaya çıktı. Bu son iddiaya göre tüm bu gizemli olaylar aslında basit bir doğal gaz cilvesi idi.
Yer altından fışkıran doğal gazlar, sadece yüksek kara parçalarından değil, deniz ve okyanus tabanlarından da çıkarlar. Çünkü deniz tabanları da üstü suyla kaplanmış alçak kara parçalarıdır. Ancak, okyanusların derinliklerindeki bölgelerden çıkmak isteyen doğal gazlar, oradaki çok düşük ısının da etkisiyle katı hâle dönüşürler ve "hidrat" denilen beyaz ve tebeşirimsi bir madde hâline gelirler. Çok derinlere dalabilen robot kameralarının bu bölgedeki karbeyaz okyanus tabanını ve bazı gemi enkazlarinı resimlemesinden sonra konuya şu bilimsel açıklama getirilmiştir: Bu bölge, Gulf Stream denilen sıcak su akıntısının da geçtiği yerdir. Tabanın bazen ısınması yüzünden, bu "tebeşir gazlar" erir ve sudan hafif oldukları için yüzeye doğru yükselirler. O anda, tabandan yüzeye kadar suyun yoğunluğu azalır. O sırada oradan geçen ne varsa, derin bir kuyuya düşer gibi hızla okyanusun dibini boylar. Çünkü, yoğunluğu düşen su, gemileri taşıyacak kaldırma kuvvetini oluşturamaz. Gazın yükselmesi sona erince yoğunluk tekrar eski haline döner ve geride hiçbir iz kalmadan kocaman gemiler kilometrelerce derine gömülmüş olurlar.
Uçakların düşerek kaybolması ise yine aynı sebeptendir. Yüzeye çıkan doğal gazlar, havadan da hafif oldukları için yükselmeye devam ederler. Bu kez yoğunluk azalması, bölgenin üzerindeki atmosferde oluşur. Oradan tesadüfen geçen jet motorlu veya pervaneli bir uçak hemen irtifa kaybeder ve motorları durur. Çünkü, jet motorlarındaki benzinin yanması için oksijene ihtiyaç vardır ve düşük yoğunluklu havanın içindeki oksijen miktarı motorların çalışması için yeterli değildir.Pervaneli uçakta ise uçağın havada kalabilmesi için uçağa etkiyen kaldırma kuvveti, havanın yoğunluğu düşmesinden dolayı azalır.Böylece uçak da, hızla okyanus tabanına doğru inişe geçer.
Kaynak: Diyarbakır Söz