Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Berat Kandili dolayısıyla yayımladığı mesajında, 04 Temmuz 2012 Çarşamba'yı Perşembe'ye bağlayan gecenin, rahmet, mağfiret ve arınma mevsimi Ramazan-ı şerife adım adım yaklaşıldığının habercisi, kurtuluş, af ve arınma gecesi olan Berat Kandili'nin yaşanacağını belirtti.
Mehmet Görmez, şöyle devam etti:
''Hızla akıp giden ömür içerisinde böylesine mübarek bir geceye bir kez daha eriştirip bizlere güzel bir fırsat bahşettiği için Cenab-ı Hakk'a ne kadar hamd-ü sena etsek, ne kadar şükretsek azdır.
KANDİLİN KÜLTÜRÜMÜZDEKİ YERİ
Kültürümüzde kandil olarak adlandırılan bu mübarek geceler, dünyanın koşuşturması içerisinde varlık ve yaratılış gayesini unutup sonu gelmez emel ve hevesler peşinde koca bir ömrü heba eden bizlere, özümüze dönme ve kendimizi sorgulama, geçici olanla kalıcı olanı fark etme, kalp gözümüzü açma ve gönül dünyamızı temizleme fırsatı sunar. Rabbimize, kendimize ve bütün insanlığa karşı sorumluluklarımızı hatırlatır, bu görevlerimizi ihmal edip etmediğimizi yeniden düşünme, tövbe ederek geçmişi affettirme, dua, azim ve kararlılıkla geleceği inşa etme imkanı sağlar.
Her yıl gelen Berat Kandili, bizlere her türlü şer, kötülük, zulüm, haksızlık ve adaletsizlikten beri olmayı, onlardan teberra ederek uzak kalmayı öğretir. Berat Kandili, Yüce Rabbimiz nezdinde beratımıza vesile olduğu, Rabbimizin affediciliğine ve bağışlayıcılığına sığınmayı öğrettiği gibi, kendimize, ailemize, din kardeşlerimize, yaratılıştan kardeşlerimize ve tüm kâinata karşı affedici, onarıcı ve bağışlayıcı olmayı öğretir. Berat, kırılan kalpleri onarma, dargınlık duvarlarını yıkma, kin, nefret ve intikam duygularını aşma günüdür. Yüce Yaradan'ın affına erebilmek için yaradılanı affetme günüdür.
ARZULARIMIZIN, TUTKULARIMIZIN
Berat Kandili, arzularımızın, tutkularımızın, heva ve heveslerimizin, bencilliklerimizin egemenliğinden, nefsimizin esaretinden kurtularak gerçek özgürlük beratımıza nasıl kavuşacağımızı öğretir. Nefis ve şeytanın hile ve tuzaklarına karşı her zaman yüksek bir teyakkuzda olma bilincini diri tutar. Bu kandil, beratımızı almamızın ancak, hayat rehberimiz olan Kur'an-ı Kerim'i anlamakla, yaşamakla, Sevgili Peygamberimiz (sav)'in bizlere miras bırakmış olduğu sünnetini ve evrensel ahlaki erdemleri hayatımıza yansıtmakla mümkün olacağını öğretir.''
ZORLU BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ
Görmez, bugün İslam dünyasının, bir taraftan Müslüman halkların kendi hür iradeleriyle yönetimlerini belirleme isteklerinin açıkça ortaya çıktığı; diğer taraftan tarihte yaşanmış mezhep farklılıklarının çatışmaya sürüklenmesinin tahrik edildiği; zulümlerin, savaşların, çatışmaların, insan hakları ihlallerinin, cinayetlerin, terör ve şiddetin, ekonomik sıkıntıların, fakirliğin, cehaletin, geri kalmışlığın yaşandığı zorlu bir süreçten geçtiğine işaret etti.
Özellikle yakın coğrafyada yaşanan üzücü olayların, hem bu ülkelerde yaşayanların hem de bütün Müslümanların tarihin ender gördüğü ağır bir fitneyle imtihandan geçtiğini gösterdiğini ifade eden Görmez, şunları kaydetti:
''Bu durumda Müslüman toplulukların her türlü şer odağına karşı basiretli, ferasetli ve uyanık olmak yükümlülüğü vardır. Akan kan, kardeş kanıdır. Tarih boyunca İslam medeniyetine ve onun tüm düşünce yapılarına beşiklik eden coğrafyalarda meydana gelen terör ve şiddet olaylarının bir mezhep gerilimi gibi lanse edilmesi ise büyük bir yanıltmadır. Yaşanan bu hadiselerin bir an önce sona ermesi ve İslam coğrafyasının bir acı ve elem coğrafyası olmaktan kurtularak, yeniden bir ilim ve medeniyet coğrafyasına dönüşmesi Yüce Rabbimden en büyük niyazımdır.
Kaynak: Diyarbakır Söz