Erzurum Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı:
"Bu resimler tarih öncesi çağlara ait olabileceği gibi günümüzden birkaç yüzyıl öncesine de ait olabilirler. Bunu ancak sistematik araştırmalarla ortaya koyabiliriz. Kaya resimlerinin teknik, tarihleme, stilistik ve sembolizm açısından incelenmesi gerekiyor"
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde terörden temizlenen 4 bin 135 rakımlı Cilo Dağı'nın zirvesine yakın bölgedeki kaya resimleri ilgi çekiyor.
Güvenlik güçlerince gerçekleştirilen başarılı operasyonlarla terörden arındırılan Cilo Dağı ve çevresindeki yayla ile doğal güzelliklerin bulunduğu alanlar, uzun bir aradan sonra ziyarete açıldı. Bölgeye gelen ziyaretçiler, Cilo Dağı'nı gezerek eşsiz güzelliklerini keşfediyor.
Dağın zirvesine yakın bölgelerde yer alan hayvan, insan ve sembolik şekillerden oluşan kaya resimleri de ziyaretçilerin ilgisi çekiyor.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı, AA muhabirine, Anadolu'nun tarih ve kültür açısından çok zengin bir coğrafya olduğunu ve kaya resimlerinin de bunun özgün örneklerinden birini oluşturduğunu söyledi.
Kaya resimlerine Kafkasya genelinde, Doğu Anadolu Bölgesi'nin dağlık kesimlerinde, özellikle de Hakkari, Kars, Erzurum ve Ağrı'nın yüksek kesimlerinde sıkça rastlandığını belirten Işıklı, "Bu resimler tarih öncesi çağlara ait olabileceği gibi günümüzden birkaç yüzyıl öncesine de ait olabilirler. Bunu ancak sistematik araştırmalarla ortaya koyabiliriz. Kaya resimlerinin teknik, tarihleme, stilistik ve sembolizm açısından incelenmesi gerekiyor." dedi.
"Resimler, kayaların bize anlatmak istediği hikayelerdir"
Işıklı, kaya resimlerinin arkeolojide önemli bir yere sahip olmasına rağmen ne yazık ki Türkiye'de bu konuda yetişmiş uzman araştırmacılar bulunmadığını ifade etti.
Bu resimlerin tarihlendirilmesinin son derece zor olduğunu vurgulayan Işıklı, şöyle devam etti:
"Bu resimler aslında kayaların bize anlatmak istediği hikayelerdir. Erken dönemde dağlık coğrafyada yaşayan avcı, konargöçer halk gruplarının yaşam şekilleriyle ilintili verilerdir. Bazı araştırmacılar bu tür kaya resimlerinin çok erken dönemlere ait olduğunu öne sürmektedir. Bu uzmanlar özellikle günümüzden yaklaşık 12 bin yıl öncesine tarihlenen avcı ve toplayıcı toplumların varlık gösterdiği neolitik dönemin başlarını işaret etmektedirler. O dönemdeki av peşinden koşan avcı ve toplayıcıların izleri olabileceği yönünde bazı görüşler vardır. Özellikle Tirşin Yaylası bu konuda önemli bir veri kaynağına sahiptir ama biz arkeologlar ne yazık ki Dağlık Doğu Anadolu'nun tarih öncesi çağları (prehistoryası) konusunda çok az bilgiye sahibiz. Bölgede bu konuda herhangi bir sistematik kazı ve araştırma bulunmamakta. Durum böyle olunca da bu kaya resimlerinin kesin olarak prehistorik dönemin 'avcıtoplayıcı' toplumlarına ait olduğunu söylemek oldukça zordur."
Işıklı, kaya resimlerinin ülkenin kültürel değerleri olduğuna ve mutlaka korunarak gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğine işaret etti.
"Yaban keçisi ve yaban koyunu resimleri görülüyor"
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Yerleşim Arkeolojisi bölümünden doktora öğrencisi Hakkı Üncü ise Cilo Dağı'ndaki Sat Buzul Gölleri'nde düzenlenen doğa festivali kapsamında Hakkari'ye gelerek bölgeyi gezme imkanı bulduğunu ve kaya resimlerini görünce hayran kaldığını dile getirdi.
Bölgede yaşayanların kendilerini kaya resimlerinin bulunduğu alana getirdiğini anlatan Üncü, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Burada çok büyük bir sanat, her şeyden önce bir sembolizm var. Bu eserlerin 810 bin yıl öncesinde yapıldığı değerlendiriliyor. Tabii yapılma amaçlarını ne olduğunu tam olarak bilmemiz mümkün değil ama sembolik anlamlarının olduğu ihtimali çok yüksek. Mesela bir yaban keçisini avlayacak ise yaban keçisinin resmini çizmiş olabilir ya da yaban keçisinin hayatında, geçiminde önemli bir yer sağlıyorsa yine resmini çizmiş olabilir. Mitolojik, masalsı ya da korkutucu yaratıklar da olabilir. Bunların ne olduğunu tam olarak anlayamıyoruz. Genellikle yaban keçisi ve yaban koyunu resimleri görülüyor."
Üncü, Türkiye'de bu kadar yoğun kaya resminin görüldüğü yerler olmadığını kaydederek "Resimler kayaya kazılarak yapılmış. Muhtemelen bir çeşit keski ve çekiç kullanılmış. Bu eserler çok nadir bulunuyor ve kesinlikle koruma altına alınması gerekiyor." diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz