Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bilgisayar ve bilgisayar oyunları yüzünden çocukların huzursuz, sıkıntılı, öfkeli ve mutsuz bir şekilde geliştiğini ve büyüdüğünü belirterek, ''Yaşıtlarıyla, bırakın neşeli dolu saatler geçirmeyi, iletişim dahi kuramıyorlar. Kontrolsüz bilgisayar kullanımı yüzünden, çocukların eğitimi ciddi manada aksıyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Cevahir Otel'de düzenlenen 1. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresi'nde yaptığı konuşmada, değişimin önünde durmanın mümkün olmadığını, ancak değişimi kontrol etmek, değişimi yönlendirmek ve sağlıklı şekilde kanalize etmek gibi bir sorumlulukları olduğunu söyledi.
Bunun sadece hükümetin ve siyaset kurumunun değil, üniversitelerin, okulların ve en önemlisi de anne babaların sorumluluğu olduğunu vurgulayan Erdoğan, değişimin bir gereği olarak en yeni teknolojiyi çocuklara sunmak ve bunun altyapısını sağlamak zorunda olduklarını kaydetti.
Erdoğan, aynı zamanda çocukların kendilerine, ailelerine ve çevrelerine yabancılaşmalarını engellemek, teknolojinin esiri olmalarını da önlemek zorunda olduklarını vurguladı.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in konuşması sırasında verdiği örneği hatırlatan Erdoğan, ''Anlaşılır gibi değil, nasıl bir bağımlılık ki doğumu yapacaksın ondan sonra onun başında bu bağımlılığı devam ettireceksin. Bunları aşmamız gerekiyor ve teknoloji bize değil, biz teknolojiye hükmetmek zorundayız'' şeklinde konuştu.
Bütün günlerini, hatta bazen aralıksız birkaç günü bilgisayar ekranının başında geçiren, sadece ve sadece bilgisayar terimleriyle, teknoloji kavramlarıyla konuşan ve artık anlaşılmaz bir dil kullanan çocukların olduğunu kaydeden Erdoğan, yüz yüze oturdukları halde, konuşmayan, ellerindeki telefonlar aracılığıyla birbiriyle oyun oynayan, hatta cep telefonu mesajlarıyla iletişim kuran çocukların bulunduğunu vurguladı.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bilgisayar yüzünden, bilgisayar oyunları yüzünden, çocuklar huzursuz, sıkıntılı, öfkeli, mutsuz bir şekilde gelişiyor, büyüyor. Yaşıtlarıyla, bırakın neşeli dolu saatler geçirmeyi, iletişim dahi kuramıyorlar. Kontrolsüz bilgisayar kullanımı yüzünden, çocukların eğitimi ciddi manada aksıyor. Kilo problemi başta olmak üzere, önemli sağlık problemleri ortaya çıkabiliyor, hatta dünyanın kimi bölgelerinde bilgisayar başında ölen insanlar olduğunu görüyor ve biliyoruz. Eğer robotların egemenliği ele geçirmesi diye bir şey varsa, bunu dünya işte bugün kısmen yaşıyor. İnsanın, insan aklının, insan becerisinin ürettiği teknoloji, bilinçsiz kullanıldığında, hiç farkına varmadan insanı esir alıyor ve hapsediyor.''
''Şurası da son derece enteresandır, bunun da üzerinde enine boyuna düşünmek zorundayız'' diyen Erdoğan, bundan 30-40 yıl önce, kadınların evinde çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, elektrik süpürgesi ve telefon bulunmadığını, otomobil de olmadığını söyledi.
-''Sokaklar işgal altında''-
Başbakan Erdoğan, dün akşam eski mahallesine gittiğini ve orada şok olduğunu dile getirerek, ''Benim mahallem eskiden çıplaktı ama şimdi baktım ki mahallem işgal altında. Bana gücenmesinler, bir yanıyla bu işgal güzel bir şey. Refah seviyesi artmış ki sokağın içinde bir tarafta bir dizi, öbür tarafta bir dizi araba. Belediyelerimiz kusura bakmasınlar. Hiçbir imar proje onaylanırken evlerin altına garajlar konmadığı için, mahallelerde garajlar olmadığı için, ne yazık ki sokaklar işgal altında'' diye konuştu.
İki aracın yan yana rahatlıkla geçebileceği sokakların iki tarafında da arabaların dizili olması nedeniyle bunun mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, ''Neredeyse boş yer yok. Buna sevindim. Demek ki refah düzeyi yükseliyor ama bir taraftan baktım ki sokaklar işgal altında. Bu hal ne olacak? Bizler yöneticiler olarak, özellikle yerel yöneticiler olarak bunun adımlarını da atmak zorundayız. Evlerin altına garaj mecburiyeti olduğu halde, bunun parası alındığı halde, biz o mahallede veya o sokaklarda garajlar yapmıyoruz'' ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, merkezi yönetimler olarak burada kendilerine bir yasa düzenlemesi getirmenin kaldığını, bunun adamını atmak zorunda olduklarını belirterek, o sokaklarda hasta çıkarmak gibi durum olsa oralara gidilemeyeceğini kaydetti.
-''En az üç tane yap, bak şartlar çok kolaylaştı''-
Başbakan Erdoğan, 30-40 önceki kadınların vaktinin, bugünün insanından daha fazla olduğunu, o kadınların bugünün ev kadınları kadar yoğun, o kadar meşgul olmadıklarına işaret ederek, o kadınların elde çamaşır yıkadıklarını anlattı.
Kendi eşinin de elde çamaşır yıkadığını, kendi çocuklarının bebeklik zamanlarında çocuk bezi bulunmadığını dile getiren Erdoğan, '''Amerikan bezlerinden alınır, o bezler kaynatılır, elde ovuşturulur vesaire... Dört çocuğumu benim eşim böyle büyüttü ama şimdiki annelerin işi kolay. Oradan çocuk bezini al katla, at çöpe, yenisiyle yola devam. Dört çocuk elhamdülillah ama şimdikilere bakıyorsunuz 'bir tane yeter Başbakanım' diyor veya 'iki tane yeter' diyor. En az üç tane yap, bak şartlar çok kolaylaştı'' şeklinde konuştu.
Erdoğan, o kadınların bulaşık yıkadıklarını, süpürgeyle ev süpürdüklerini, dışarıda çalı süpürge kullandıklarını, kovayla mahalle çeşmesinden su taşıdıklarını ama bu hengame içeresinde komşularını da ağırladıklarını, akrabalarını da ziyarete gittiklerini ve çocuk da baktıklarını vurgulayarak, ''Eve böyle aniden birisini getirsen 'niye getirdin' demediler. Hemen sofrayı hazırladılar, ve komşusunu misafirini ağırladılar'' diye konuştu''
Aynı şekilde erkeklerin de bugün sahip oldukları, hayatı kolaylaştıran imkanların pek çoğundan mahrum olduklarını ama evlerine, ailelerine çok daha fazla zaman ayırdıklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
''Şahsım müstesna tabii...Ben o kadar çok vakit ayıramıyordum çünkü yaptığım iş, yine böyle sosyal faaliyetler, siyasetti. Bundan dolayı da hakikaten geç geliyordum, onun için çocuklarımın benim üzerimde hakları var, eşimin benim üzerimde hakkı var. Hele hele bir gece de yan odanın kapısında büyük kızımın pusulasını gördüm. 'Babacığım bir geceni de bize ayır' demişti. İşte bugünlere geldik ama onlar da babalarının nerede olduklarını bildikleri için bundan dolayı rahattırlar, bundan dolayı da bize haklarını helal etmişlerdir.''
AA
Kaynak: Diyarbakır Söz