Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca yedi bakanlıktan uzmanların katılımıyla düzenlenen çocuklara yönelik koruyucu ve önleyici politikaların ele alındığı çalıştayın sonuç raporunda "İnternete erişim iki yaşına düşmüştür. Devletin özellikle internette yayılan ihmal, istismar içerikli sosyal medya paylaşımlarında proaktif önlem alması gerekmektedir." tespitinde bulunuldu.
Bakanlık Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünce İçişleri, Adalet, Milli Eğitim, Sağlık, Kalkınma, Gençlik ve Spor, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları ile Diyanet İşleri Başkanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Türk Kızılayı gibi kurumlar ve üniversitelerden uzmanların katılımıyla temmuz ayında düzenlenen "Türki̇ye'de Çocuklara Yöneli̇k Koruyucu ve Önleyi̇ci̇ Poli̇ti̇kaları Değerlendi̇rme Çalıştayı"nın sonuç raporu yayımlandı.
Çocuklara yönelik koruyucu ve önleyici politikaların tüm yönleriyle ele alındığı çalıştayın raporunda, bu alanda yürütülmesi gereken yeni uygulamalara ilişkin önerilere yer verildi.
Özellikle gelişen teknoloji, sosyal medya ve internet kullanımının yarattığı riskler konusunda alınması gereken önlemlerin sıralandığı raporda, "Teknolojinin çocuk bakıcısı olarak kullanıldığı günümüzde, ebeveynler çocuğun tabletlerde, televizyonlarda, telefonlarda nelerle meşgul olduğunu denetlememektedir. Çocuklara yapılan müdahale programları, yetişkin eğitimleri ile koordineli olmalıdır." değerlendirmesi yapıldı.
Raporda, teknolojinin günümüzde çocukları ciddi bir biçimde dönüştürüp değiştirdiğine dikkat çekilerek, ihtiyaçları yeniden tanımlanması gereken bu çocukları geleneksel kavramlarla anlamanın ve bu şekilde müdahalede bulunmanın zorluğuna vurgu yapıldı.
- İstismar içerikli sosyal medya paylaşımları
İnternette çocukların neler yaptığına ilişkin anne babaların bilinçlendirilmesi gerektiği aktarılan raporda şu tespitler yer aldı:
"İnternete erişim iki yaşına düşmüştür. İnternetle ilgili önleme mekanizmalarının yaygınlaştırılması amacıyla sivil toplum kuruluşlarının proje üreterek Bilgi İletişim Teknolojileri Kurumuna sunması ve işbirliğinin yaygınlaştırılması önemlidir. Devletin özellikle internette yayılan ihmal, istismar içerikli sosyal medya paylaşımlarında proaktif önlem alması gerekmektedir."
Medya okuryazarlığı eğitiminin erken yaşlarda verilmesi ve anne babaların da bu konuda eğitilmesi önerisinin yer aldığı raporda, sosyal medyanın doğru kullanılmasına yönelik toplumun bilinçlendirilmesi gerektiği belirtildi.
- "Görseller Türk kültürüne uygun olmalı"
Raporda, aile eğitim programlarının çocuğun gelişim özelliklerini, ihtiyaçlarını içeren bütüncül bir şekilde oluşturulması gerektiği kaydedilerek, şu önerilerde bulunuldu:
"Aile eğitim programlarının, davranış değişikliği oluşturabilmesi için uzun süreli planlanması gerekmektedir. Bu programlar tek taraflı bilgi aktarımından ziyade karşılıklı etkileşim oluşturacak şekilde tasarlanmalıdır. Farklı kurumlar tarafından verilen aile eğitim programlarının içeriklerinin değerlendirilmesi ve herkesin ulaşabileceği şekilde planlanması gerekmektedir. Aile eğitim programlarındaki görseller Türk kültürüne uygun olmalıdır. Yaş gruplarına göre çocukların özelliklerini içeren broşürler ailelere posta yoluyla iletilmeli ve broşürlerin herkese ulaşması sağlanmalıdır."
- "Z kuşağının da görüşüne başvurun"
Çocuklar için koruyucu ve önleyici politikaların yanı sıra yönlendirici politikalara da ihtiyaç duyulduğu belirtilen raporda ayrıca çocuk odağında şehirleşmenin değerlendirilmesi açısından çalışmalara Çevre ve Şehircilik Bakanlığının dahil edilmesi gerektiği bildirildi.
Raporda çocuklara yönelik çalışmalarda geleneksel yöntemlerden ziyade yaratıcı çalışmalar yapılmasının önemine işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
"Akran liderliği odağında çalışmalar yapılmasının daha etkili olacağı düşünülmektedir. İnsan kaynağının değerlendirilmesinde sadece iş bulma odaklı olunmamalı, çocukların yaşam becerilerini kazanmaları amaçlanmalıdır. Tüm bu çalışmalara proje bazlı yaklaşılmamalı genele yaygınlaştırılabilecek politikalar şeklinde bakılmalıdır.
Çocukların hayatlarını sınırlandırmak ve engellemek yerine onlar için spor salonları, gençlik kulüpleri gibi aktif bir yaşam sürecekleri mekanlar tasarlanmalıdır. Z kuşağını ilgilendiren politika kararlarının alımında bu kuşağın da görüşüne başvurulmalıdır."
Öte yandan raporda bireysel tutumları değiştirmeye yönelik çalışmaların niçin kalıcı olmadığına ilişkin araştırmaların yapıldığı hatırlatılarak "İnsanların bireysel tutumlarını değiştirmeye yönelik çok sayıda çalışma bulunmaktadır fakat bu çalışmalar insanların tutumlarını değiştirmesine rağmen tutumlarda geriye dönüş gözlemlenmektedir. Kültürel ortamda ve iklimde değişiklik yapılmadığı sürece aileye ve çocuğa yönelik bireysel tutum çalışmaları kalıcı olmamakta ve fayda sağlamamaktadır. Bu sorunun nedenlerine ilişkin çalışmalar yapılmalıdır." önerisinde de bulunuldu.
Kaynak: Diyarbakır Söz