Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin (YYÜ) 'yolsuzluk' adı altında tutuklanan ve cezaevinde intihar eden Genel Sekreteri Enver Arpalı'nın kardeşi Dursun Arpalı, "Bizim abimizin katili bunlardır diyoruz. Pansilvanya'dan aldıkları talimatlar doğrultusunda milletin evini yıktılar" dedi.
Dönemin Van Savcısı ve şimdiki Ankara Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın talimatıyla 'yolsuzluk' adı altında yapılan operasyonda Rektör Yücel Aşkın ve Genel Sekreter Enver Arpalı tutuklanmış, Enver Arpalı hakkındaki suçlamaları onuruna yediremedi için de 13 Kasım 2005'te cezaevinde kendisini asarak intihar etmişti. 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Ferhat Sarıkaya'nın açıklamalarda bulunmasıyla o dönemde yaşananların da FETÖ elemanlarınca tezgahlandığı ortaya çıktı. Sarıkaya'nın açıklamalarını değerlendiren Enver Arpalı'nın kardeşi Dursun Arpalı, yaşananlara adeta ateş püskürdü. Arpalı, "Ağabeyim, 'Ben suçsuzum, iddia edilen ihalede bulunmadım, para ödemesini yapmadım, çıkar sağlamalı suç örgütü diye bir şey yok. Psikolojim bozuldu. Sağlık durumum kötüye gidiyor. Kalp ve tansiyon hastasıyım. Bütün bilgi belgeleri elde ettiniz, beni tahliye edin, kaçacak yerim yok. İşim belli' diyor, ama yine de dikkate alınmıyor. Belirttiği hususların iddianame hazırlanırken dikkate alınmasını istiyor. Ancak bunu dikkate bile almamışlar. İddianame başka yerlerde hazırlanmış. Bu adam almış kendi bilgisayarına koymuş. Yargıtay üyesi talimat veriyor o da kopyala yapıştır yaparak hazırlıyor. 'Ben en genç savcı olduğum için bana verildi' diyor. Demek ki en rahat kullanılacak örgüt elemanıymışsın ki sana vermişler bu soruşturmayı" dedi.
Savcı Sarıkaya'nın hazırladığı bütün iddianamelerin yeniden irdelenmesini isteyen Dursun Arpalı, "Savcı, 'ben itiraf ettim, böyle şöyle oldu' diyor. Hayır, bütün bilgi belgeleri, bütün hazırladığı iddianameler irdelenmeli. Bizim abimizin katili bunlardır diyoruz. Bunun ortaya çıkarılması lazım. Devletimizin asli görevidir. Ben o zamanki hükümette bulunan isimlerin de araştırılmasını istiyorum. Ölüm tutanağı var. 94 kilo girdi 70 kilo çıktı. Adam 4 ayda eridi, 70 kiloya düştü. Böyle vicdansızlık, insafsızlık olur mu? Burada yüzlerce yıl hapis istiyorlar. Hiç kimse bir tek gün ceza almadı bu iddianamede. Demek ki tamamen düzmece bir iddianame. Pansilvanya'dan aldıkları talimatlar doğrultusunda milletin evini yıktılar. Gururumuzla oynadılar. Toplum bize farklı gözle bakmaya başladı. Cezaevinden çıktığında cebinden 7 lira 90 kuruş çıktı. Parası olan adamın cebinden bu kadar para mı çıkar? Adamın bir tek evi var, onu nasıl kazandığını tek tek ortaya koyuyor. Çıkar sağlayarak örgüt kurmaktan yargılanıyor. Neresi bunun örgüt kurmak? Kendilerine baksınlar, Pensilvanya bunlara tomarla para veriyor. Utanmıyor musun? Paraları alırken, hiç mi vicdanın sızlamıyor?" ifadelerini kullandı.
Abisinin çok yardımsever biri olduğunu da dile getiren Dursun Arpalı, şöyle devam etti…
"Çevresindeki insanlara yardım etmek için elinden geleni yapardı. 17 yıl yapı daire başkanlığı yaptı. Müteahhitlere 'benim kardeşimin dükkanından bir çöp almayacaksınız' diyordu. Şaibe olmasın diye. Ben mimarım, onun yanına gidemezdim. Kabul etmezdi. Tam adamını buldular. Bunu içeriye alırız, doğru adamdır, bunu içeri atarak konuşturarak üniversiteyi ele geçiririz diye düşündüler. Mesele ihaleler değildir. Mesele üniversiteyi ele geçirmek için yapılan operasyondur. Bu işin altından daha çok şeyler çıkacak. Bazıları geldi 'abiniz öldürüldü' dediler. Biz devletimiz var dedik ve inanmadık, adalet var dedik. Biz otopsiye gittik 'intihar' dediler, ona da inanmıyorum artık. Belki de intihar değildir. Şimdi avukatımızla görüşüyoruz. Bunun arkasını kesinlikle bırakmayacağız. Bu iş kime uzanırsa uzansın, ödenmesi gereken bütün bedelleri ödemeye hazırız. Ama biz izzeti nefsimizi ayaklar altına alan bu insanları boş bırakmayacağız. Bunu bilsinler. Bugüne kadar bunları söylemedik. Kapattık ve devletimizin savcısı var dedik. Ama dilekçelerine bile bakılmamış. Her ay bunların tahliyeleri var. Dilekçe verirdik, ama okumuyorlardı."
FETÖ yapılanmasının abisini seçerek yanlış kişiyi seçtiğini dile getiren Arpalı, "Yanlış adam seçtiler. Gurur abidesi bir insan çıktı. 'Ben aileme leke sürdürmem' dedi. Cezaevi imamı geldi, 'durumu iyi değil' dedi. 'Kendini asmanın cezasını soruyor bana' dedi. 'Bunu bana anlatma, cezaevi sorumlularına, savcıya anlat' dedim. Bunu yapacağı aklıma gelmezdi. İnşallah bunların da başına gelir. Öyle sırıtarak ben itirafta bulunuyorum diyerek temize çıkmayı kabul etmiyoruz. Bu örgütten, paralelcilerden bunlar talimat alıyorsa biz bunun arkasını bırakmayız. Böyle terbiyesiz kişi mi olur? Yok rüyasında Resulullah Efendimizi görüyormuş, darbe yap diyormuş. Sahtekar kelimesi bunlara ödüldür. Gardiyanlar geldi. Dediler 'birileri öldürmüş gibi geldi.' Biz bunlara inanmadık. 'Devletimizin savcısı, adli kurumu incelemiş' dedik. Bilsek böyle bir şey var, arkasını kesinlikle bırakmazdık. Bizi en büyük yanıltan devletimizin savcısı, adli tıpı vardı. Bunlar Müslümanlıkta var mıdır? Bunlar Müslüman mıdır? Allah bunların belasını verecek. Çok çekecekler" diye konuştu.
Darbenin önlenmesinin Allah'ın izzeti ikramı olduğunu kaydeden Arpalı, "Ben bildirinin ardından çıkıp çocuk gibi ağladım. Allah sonumuzu hayır etsin. Bunlar şimdi adalette olsalar dahi böyle bir karar veremezler. Bunların nasıl insan olduklarını, nasıl saklandıklarını duyuyoruz. Bunların mutlak suretle adaletin önünde hesap verip ilahi adalet yerini bulacaktır. Yapan çeksin. Yanan yansın. Avukatlarımızla süreci takip edeceğiz. Hızlı hareket edeceğiz. Ankara'dan bazı avukatlar hiçbir ücret talep etmeden davayı üstleneceklerini ve gerekeni yapacaklarını söylediler. Biz işin arkasını bırakmayacağız. Onu 'itirafçı oldum' diyemez. İddianamede imzası olanlar, tutukluluğunun devamına karar verenlerin hepsinin araştırılarak adalet önüne çıkarılması gerekir" şeklinde konuştu.
(Haberler)
Kaynak: Diyarbakır Söz