DİKAD Başkanı Aktar ve yönetim kurulu üyeleri, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Farkındalık çalışmasını, bu yıl 'Görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok' sloganıyla gerçekleştirmek istediklerini belirten Aktar, geçen yıllarda eşitliği ve barışı esas aldıklarını söyledi. Bu yıl da iş dünyasının gündeminde oda ve borsa seçimlerini esas aldıklarını kaydeden Aktar, şöyle konuştu:
"Bugün kadın işverenler, Türkiye ortalamasında yüzde 9- 10'luk oranı temsil etmekte; ama bugün oda ve borsaların yönetiminde, yönetim kadrolarına baktığımız zaman yöneticilerine, meclis üyelerine baktığımız zaman maalesef aynı oranı göremiyoruz. Kimi oda ve borsalarımızda yüzde 0, kimi oda ve borsalarda yüzde 0,5 ve yüzde 1 gibi rakamlara ulaşıyoruz. Sizlerde göreceksiniz ki bizi işveren kadınlarımızın bu tarz gibi işveren örgütlerindeki temsiliyetine dair ne yazık ki resmi istatistik bile yok. Çünkü resmi istatistiklere ulaşabilecek bir temsileyitimiz yok. Burada esas kaybımızın eşit temsiliyet olmadığı, burada esas kaybımızın eril değil, adil bir yönetimin esas olması gerektiğini düşünüyoruz. Eğer ekonomide birlik isek, ülkenin kalkınmasında birlik isek, yönetimde de birlik olunması gerektiğine inanıyoruz. Bizim için aklın cinsiyeti yoktur. Ama akılda birlik vardır. İş kadınlarının ve iş adamlarının birlikte başarıyı yakalayacağına inanıyoruz. Bu konuda 'Görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok' sloganıyla çıktık. Bu sloganı seçerken aslında son günlerde artık fenomen haline gelen bir video üzerinden yola çıktık. Ama gerçekten de belki anlatmaya gerek olan çok şey var ama resmimiz ortada temsiliyet ortada ve işte bizler bu yüzden işverenler olarak işverenler dünyasında kadın temsiliyetini esas alacak çalışmaların baskın olması gerektiğine inanıyoruz."
'KOTA OLMAMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ'
Kadınların STK'larda baskın olduğuna inanmadığını belirten DİKAD Başkanı Aktar, "Kadınların STK'larda ve siyasette araçsallaştığını düşünüyorum. Bu konuda ciddi deformasyon yaşıyoruz. Bu, ülke açısından kaygı duyduğumuz bir konu. Kadın meselelerinin daha ziyade politik bir argüman olarak uzatıldığı için bunların çözümüne dair herhangi bir ortaklaşma veya somut bir adım atılmadığı için bizler sadece o çok seslilikten yola çıkarak çok şey yapılıyormuş havasına giriyoruz maalesef. Bunu STK'larda ve siyasetçilerimizde görüyoruz. Burada esas olan samimiyettir. Samimiyet çok seslilikten değil, çok şey yapmaktan geçiyor. Çok şey yapmanın yolu da yer vermek ve yol açmaktan geçiyor. Bu nedenledir ki siyasette ve işveren örgütlerinin yönetiminde kadınlar için kotanın olmaması gerektiğine inanıyoruz. Dileğimiz odur ki kota olmadan bir anlayışın hakim kılınmasıdır" diye konuştu.
'DİYARBAKIR, KADIN TEMSİLİYETİ KONUSUNDA DAHA İYİ'
Diyarbakır'ın, diğer kentlere göre, kadın temsiliyeti konusunda daha iyi konumda olduğunu vurgulayan Başkan Aktar, "Rekabet konusunda iş yapabilmekten ziyade eğer cinsiyet temelli bir rekabeti yıpratıcı anlayış olursa ki bu maalesef şu an için öyle bunun gerçekten toplumsal anlamda hem kadının yeri ve statüsü anlamında hem de topluma vereceği katkı anlamında ciddi anlamda zarara uğradığını ve uğratıldığını görmekteyiz. Burada esas olan şu; kadın girişimci oranımız düşük, erkeklerle eşit temsiliyetten bahsetme şansımız yok. Toplumun yüzde 50'sini oluşturuyoruz ama işverenlerimizin yüzde 50'sini oluşturamıyoruz. Buradaki oranımız yüzde 9-10'dur" dedi.
'KADIN İÇİN BİRİNCİ ENGEL FEODAL BASKI DEĞİL, EĞİTİMDİR'
DİKAD Başkanı Reyhan Aktar, Diyarbakır'da kadının iş gücüne katılmasının önündeki engellerden birinin eğitim, diğerinin ise geleneksel aile yapısı olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
"Burada kız çocuğunu çalıştırmayan ailelerin İstanbul'da çalıştırabildiklerini gördük. Bunda mahalle baskısının etkili olduğunu gözlemledik. Bu feodal yapının burada daha çok etkisini gördük; ama birinci engel eğitim düzeyidir. Diyarbakır'daki eğitim düzeyimiz, Türkiye ortalamasının çok altında. Mesleki anlamda yeterlilikte de çok gerideyiz. Nitelikli iş gücü potansiyelimiz kent olarak olmasına rağmen Diyarbakır olarak dezavantajını yaşıyoruz. O yüzden de burada esas olanın bir eğitim; çünkü bugün iş dünyasına katılan kadın iş gücüne baktığımız zaman üniversite mezunu kız çocuklarının yüzde 70'inin üzerinde iş gücüne katıldığını görüyoruz. Hiçbir şey olmasa bile eğitim alan kadının özgüveninin ne kadar yüksek olduğunu kadercilik anlayışından uzak sorgulayan bireyler olduklarını görebiliyoruz. Evet, kadın hareketi olarak Diyarbakır'da daha ileri düzeyde olabiliriz; ancak eğer kadın girişimciliğinizde, eğer çocuk gelin oranınızda, eğer kadınların eğitim düzeyinde Türkiye ortalamasının altındaysanız yapmış olduğunuz siyasetinizde eksik bir şeyler var demektir."
Kaynak: Diyarbakır Söz