Karakoç'un düşünceleri

Doç. Dr. Taştan: ''Karakoç'un düşünceler sistemi; meydan ve salonlarda ifade eden ve onları eyleme dönüştürerek halkla paylaşan değil, (kendisi) kendi içinde oluşturduğu ve sürekli geliştirilen bir fanusun içinden insanları aydınlatan birisi''

Karakoç'un düşünceleri

Diyarbakır'da ''Uluslararası Sezai Karakoç Sempozyumu'' sürüyor. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeki Taştan, Dicle Üniversitesince (DÜ), Kültür ve Turizm Bakanlığı, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı ile Diyarbakır Valiliği'nin işbirliğiyle DÜ Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''Uluslararası Sezai Karakoç Sempozyumu''nun ikinci gününde ''Sezai Karakoç'ta Merhametin Sembolü Olarak Anne'' konulu sunum yaptı.

Taştan, Karakoç'un şiirlerinde çocuk ve merhamet temasının yer aldığını, Karakoç'un şiirlerinin dışında 40'a yakın düşünce yazısının da bulunduğunu belirtti.

MERHAMET TEMASI İŞLENİYOR

''Karakoç'un düşünceler sistemi; meydan ve salonlarda ifade eden ve onları eyleme dönüştürerek halkla paylaşan değil, (kendisi) kendi içinde oluşturduğu ve sürekli geliştirilen bir fanusun içinden insanları aydınlatan birisi'' diyen Taştan, bunun bugüne kadar gelen İslam medeniyeti fikrine Karakoç'un cephesinden çok farklı açılımlar yükleyen, yeniden dirilten, ihya eden düşünceler sistemi olduğunu kaydetti.

Karakoç'un ilkokulu Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde bitirdikten sonra ortaokulla birlikte yatılı okul sürecinin başladığını, yatılı okulun lisede de devam ettiğini anlatan Taştan, yatılı okulun, özellikle Doğu ve Güneydoğulu olup yatılı okuyanlar için oldukça hüzünlü bir devre olduğunu bildirdi.

YALNIZLIĞI İÇSELLEŞTİRİNCE

Taştan, şöyle konuştu: ''Bir nevi yalnızlığı içselleştirdiğiniz, gizli gizli ağladığınız, özellikle anne sevgisinden yoksun kaldığınız ve bunu sürekli hissettiğiniz bir devredir. Bu lise yıllarına kadar gider. Karakoç, bu devreyi derinden yaşıyor. Zaten annesini oldukça seviyor ve ortaokuldan itibaren annesinden kopuyor. Karakoç, akranlarıyla da oynayan bir çocuk değil. Akranları oyunlarla meşgul olurken, Karakoç kitaplarla haşır neşir olan birisi. Buna bir de yatılı okulun kapalılığı eklenince belki de bugünkü bulunduğu süreçte dışa açılmamasının ve sürekli yalnızlığı sevmesinin bir nedeni o olabilir. Karakoç'un şiirlerinde ilginç bir şekilde aile kavramı çok az bir şekilde geçebilir ama çocuk, baba ve anne kavramları var. Özellikle anne kavramı hemen hemen her şiirinde geçiyor. 1974 yılına kadar bu böyle. İslam düşüncesinde kadının ikinci plana itildiği zannına karşı Karakoç, kadını kimsenin önemsemediği kadar önemser. Annesini oldukça önemseyen birisi. İlk terbiyeyi annesinden alır. 24 yaşında öksüz kalmıştır ama ortaokula giderken annesinden kopuş yaşar. Anadolu kadınına örnek olabilecek bir annedir. Karakoç şiirlerinin bir devresinde annesinin vefatının çok derin bir tesiri oluyor. Hatta şiirlerinin ana teması ölüm oluyor. Bu kadar etkiliyor onu.''

SEMPOZYUMA KATILANLAR

Sempozyumda, Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alaattin Karaca ''Sezai Karakoç'un Şiirlerinde Kent'', Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatih Arslan ''Necip Fazıl/Sezai Karakoç Şiirinde İmgenin İki Sadık Gölgesi: Doğu Batı'' adlı sunumlarını yaptı. Daha sonra da Mevlana İdris Zengin'in hazırladığı ''İnsan ve Zaman İçin Çağrışımlar Mimarı: Sezai Karakoç'' adlı sinevizyon gösterisi sunuldu.

Kaynak: Diyarbakır Söz