TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu (İKK), UNESCO korumasında olan kentteki Surlara ait taşlar ile Sur ilçesinde 104 gün süren çatışmalar sonrasından yıkılan tescilli geleneksel Diyarbakır evlerinin taşlarının satılmasına ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Mimarlar Odası Şubesi’nde düzenlenen toplantıda konuşan TMMOB Diyarbakır İKK Sekreteri Doğan Hatun, binlerce yıllık tarihe sahip olan Sur’un son dönemlerde “hukuksuzluk, adaletsizlik, yıkım ve kırım” gibi bir çok kötülüğü gördüğünü söyledi.
‘TANKLARLA DÖVÜLDÜ’
Kültüre, kente, çevreye, doğaya ve doğal mirasa dönük çok büyük boyutlu bir tahribatın yaşandığını iddia eden Hatun, sözlerini şöyle sürdürdü: “Binlerce yıllık döneme tanıklık eden tarihi değerdeki yapı kalıntıları, Sur'daki tahribat sonrasında Dicle Üniversitesi arazisindeki Dicle Nehri kenarına, molozlarla birlikte çöp yığınları şeklinde toplatıldı ve şu an görülüyor ki birileri bunu ranta çevirmiş. Sur ilçesinde yeni yapılar için Ankara’dan getirilen Sur’a yabancı yandaş mimarlarca tarihi dokuya uygun olmayan, usulsüzce projeler yaptırılıp yapı ruhsatları alındı. Yine aynı şekilde dışarıdan yandaş firmalar ve şahıslara bu yapım ihaleleri verildi. Projelerin uygulanmasıyla birlikte Sur mimarisine, Sur’un tarihi dokusu ile alakası olmayan bazalt makyajlı cezaevi tipinde beton yapılar ortaya çıktı. Yaptıklarını ellerine yüzlerine bulaştırdılar ve şu an Sur’un bu bölgesi büyük bir enkaz yığını şeklinde ortada durmaktadır.”
‘CEZASIZLIK TEŞVİK ETTİ’
Hatun, kente karşı işlenen tüm bu suçların cezasızlık ile sonuçlandığını söyleyerek, tüm itirazlara rağmen önlem alınmadığını belirterek, “Görüldüğü üzere cezasızlık durumu bazılarını suç işlemeye teşvik ettirmiş ve bazılarını da yeni suçlara yönlendirmiştir” dedi.
‘YARGI DEVREYE GİRMELİ’
Taşların satılmasının yıkımın bir sonucu olduğunu vurgulayan Hatun, “Son günlerde basında yer alan Surlardan taşların sökülüp satılması ve yıktırılan tarihi evlerin malzemelerinin traktörlerle satılması tüm bu yıkım sürecinin sonucu olduğunu unutmamak gerekir. Yani tarihi Sur’da bu dönemde yaşanan yıkım ve kırım sonucunda değersizleştirilen kültürel miras algısı bazılarına da bu taşların bu şekilde ticarileştirilmesini meşru hale getirmiştir. Tarihi değerlerin bu şekilde ticaret malzemesi olarak kullanılması trajiktir ve kabul edilebilir değildir. Suçlu sadece gözaltına alınan iki kişi değildir. Yargının bu noktada devreye girmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘HERKES SUR’A SAHİP ÇIKMALI’
Hatun, tüm kentin Surlar ve Sur ilçesine sahip çıkması gerektiğinin altını çizerek, “Tarih de bize göstermişti ki devletler-iktidarlar kendi dönemsel tarihleri için insanlığın ortak miraslarını ve kendilerinden önceki tarihi kolay bir biçimde harcayabilmektedirler. 1930’larda dönemin Diyarbakır valisi Faiz Ergun'un talimatıyla Sur içi hava alsın diye Dağ kapı bölümünü dinamitleyip yıkıldığı bilinmektedir. Yine aynı dönemde sözlü anlatılara göre; Surlar gayrimüslimler tarafından yapılmıştır, değersizleştirilmelidir ve hatta yıkılmalıdır kanaati vardı, bundan dolayı dönemin valisi surlardan bir taş söküp getiren herkese para vererek yıkmaya teşvik ettiği rivayeti vardır. Aynı zamanda başka bir dönem olan 1950’lerde Diyarbakır Belediye Başkanı Nuri Onur tarafından kendi mülkü olan tek kapı karşısındaki apartman değer kazansın diye şu an tek kapı olarak anılıp kullanılan surların bu bölümünü yıkıp mevcut geçidi açmıştır. Şu an da da benzer anlayışlarla Surlara yaklaşıldığı görülmektedir. Yani tarih bir kez daha tekerrür etmiştir. Tüm bu anlatılardan da görülüyor ki tarih kültürel değerlere yaklaşımı daima not etmiştir. Eğer ki tarihe değerli bir iz bırakmak istiyorsak kültürel tarihi değerlerimizi korumamız gerekmektedir. Bu değerler bir kurumun veya bazı kişilerin korunmasına bırakılacak kadar önemsiz değillerdir. Bundandır ki tüm kenti Surlara sahip çıkmaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz