Seminerde Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Program Koordinatörü Prof. Dr. Ahmet Tamer Aker konuşmacı olarak yer alırken, Türkiye ve dünyada deprem ve benzeri doğal afetlerin tarihsel sürecini ele aldı.
Aker, 1999 depreminin ardından kurulan Türkiye Psikiyatri Derneği Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi'nin faaliyetleri hakkında da bilgi verdi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, adını pek çok kültürde ''kötülüklerden uzat tutan'' manasına gelen ''Affan'' koydukları bir proje başlattıklarını anlatan Aker, bu projeyle Hatay'ın Antakya ve İskenderun ilçeleri, Gaziantep'in Nurdağı ilçesi, Kahramanmaraş, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Osmaniye'de merkezler açtıklarını kaydetti.
Aker, depremden etkilenenlere ve bölgeden başka şehirlere göç etmek zorunda kalanlara hizmet verdiklerini aktararak "Sahada 35'in üzerinde kurum, kuruluş ve STK ile çalıştık. Çalışmalarımızı konteynerlerde gerçekleştirdik. Araçlarla mobil hizmet sunduk. Affan projesi ile 35 binden fazla kişiye ulaştık." dedi.
- "Depremin bir kültür olarak yaşamımıza girmesi gerekiyor"
Deprem kaynaklı ruhsal sorunların on yıl boyunca artarak devam edebileceğini öngördüklerini vurgulayan Aker, "Bu konuda Türkiye'de çok önemli değişimler olacağını bekliyorum. 99 depreminden sonra nasıl olduysa yine olacak. Bir daha böyle bir sonucu yaşamamak gerekiyor. Bu, hepimiz adına bir utanç. Bu utancı gidermenin tek yolu da birbirimize temas etmek ve birlikte çalışabilmek. Depremin bir kültür olarak yaşamımıza girmesi gerekiyor." diye konuştu.
Aker, neyi eksik bıraktıklarına dair soruya, "Bizim tarihsel öykümüz yok." yanıtını vererek konuşmasını şöyle tamamladı:
"Biz birbirimize anlatamadık, aktaramadık, nesiller anlatamadılar, taşıyamadılar yeterince. Bundan sonra yapmamız gereken bu aktarımı sağlayabilmek. Maraş, önemli bir dönüm noktası. Bundan sonra gençler ve çocuklar elbette etkilenecekler, bunların izlerini taşıyacaklar. Onların çocukları da bu büyük depremin, yıkımın izlerini taşıyacak. O zaman bu konuşmaları, serzenişleri, söylemleri, yapıtları, evleri, mahalleleri bizim tek tek koruyarak anlatmamız, aktarmamız gerekiyor."
Kaynak: Diyarbakır Söz