Bakanlığın Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü ile yaptığı "2014 yılı Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması"nı hatırlatan Çelik, araştırmanın ön raporundan bilgi verdi.
Çelik, şiddetin çeşitli faktörlerle ilişkilerinin araştırılması gerektiğini belirterek, 2008'de yüzde 39 olan şiddet oranının 2014'de yüzde 35,5'e, cinsel şiddetin yüzde 40'dan yüzde 37,5'e indiğini kaydetti.
Herhangi bir ilişkisi olmayan, kendisine yabancı olan erkeklerden şiddet gören kadınların oranının yüzde 20'den yüzde 17'ye düştüğünü aktaran Çelik, ''Şiddet göstergelerinde dört yıllık bir azalma tespit edildi'' dedi.
Çelik, şiddet oranlarındaki nispi azalmanın memnuniyet verici olduğunu dile getirerek, ''Bu bize şunu gösteriyor, yapılan çalışmalar istenen düzeyde olmasa da önemli oranda sonuç doğurmaya başlamış. Fakat bu elbette ciddi bir sorun olarak gündemimizde kalmaya devam edecek'' diye konuştu.
- ''Acaba şiddet mekan mı değiştiriyor?''
Şiddet konusunun sadece Türkiye'de değil, dünyada da ciddi bir sorun olduğuna dikkat çeken Çelik, bütün ülkelerin bu sorunla baş etmeye çalıştığını kaydetti.
Kadın statüsünün en yüksek olduğu ülkelerin başında İskandinav ülkelerinin geldiğini söyleyen Çelik, ''İsveç, Norveç, Danimarka, orada ise ev dışı, aile dışı şiddetin yüksek olduğunu görüyoruz. İsveç'te bu oran, yüzde 50'lerde'' bilgisini verdi.
Müsteşar Çelik, Türkiye'nin durumu itibariyle aile içi şiddete yoğunlaşıldığını, onunla mücadele edildiğini anlatarak, ''Aile dışı şiddetin yüksek olduğu ülkelerdeki durum bizi endişelendirmiyor değil. Aile içinden, aile dışına, kamusal alana, ortak yaşam alanlarına kayan bir şiddet riski de öngörmemiz gereken bir şey. Bunun da muhtemel tedbirlerini düşünmek durumundayız'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin yüzde 90'ının aile formunda yaşayan bir toplum olduğunu, dolayısıyla kadın ve erkek ilişkisinin ev içinde, aile ortamında yaşandığını anımsatan Çelik, ''Diğer ülkelerde ise evlilik formları azalıyor, kadın erkek ilişkileri farklı formlarla yaşanıyor. Acaba şiddet mekan mı değiştiriyor? Finlandiya'da kadınların eğitim oranı yüksek, siyasete katılım oranı yüksek, kadına karşı şiddette oran bizlerden daha yüksek'' değerlendirmesini yaptı.
Çelik, şiddetin izahını geleneksel kültürde arayarak, çözümü oradan üretmeye çalışarak modern toplumlardaki şiddetin izahının mümkün olamayacağını belirtti.
-''Şiddetle toptan mücadele edilmeli''
Ailenin bireyin yeşerdiği kurum olduğuna, şiddet olan ailede yetişen bireyin toplum için faydalı birey olmasının beklenir bir şey olmadığına dikkati çeken Çelik, sağlıklı nesiller için aile içi şiddetle sonuna kadar mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'de ev dışı şiddet oranının düşük olmasına karşın gündemlerinde olduğunu aktaran Çelik, şiddetle toptan mücadele edilmesi gerektiğinin, şiddeti dar alanlarda tanımlayarak bir mücadele politikası geliştirmenin başarıya götürmediğinin altını çizdi.
Çelik, "Şiddet olgusuyla, 'aile içi, çocuğa, kadına karşı' kategorik değil, bir bütün olarak mücadele edilmesi gerekiyor'' değerlendirmesine bulundu.
''Modern insanın, eğitimli insanın şiddet uygulamayacağı'' ön kabulünün olduğuna işaret eden Çelik, göstergelerin bunu doğrulamadığını kaydetti.
-''Kanun yeniden gözden geçiriliyor''
Modern insanın neden şiddet uyguladığının, insanın sıkışmışlığının da konuşulması gerektiğine dikkat çeken Çelik, ''Fail de bizim gerçeğimiz, şiddeti süreçler üzerinden daha kapsamlı ele almalıyız. İnsanın var olduğu yerde şiddet var. İnsanı odağa koymamız gerekir'' ifadelerini kullandı.
Çelik, şiddetle mücadelede eğitimin önemini vurgulayarak, eğitimin içeriğinin yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç olduğunu, bakanlığın aile bireylerine yönelik yaygın eğitim çalışmaları yaptığını aktardı.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'u yeniden gözden geçirmek için etki analizi çalışmalarının yapıldığını dile getiren Çelik, çalışma sonucunda bir raporun çıkacağını, sonuçları değerlendirerek, gerekli görülmesi halinde kanun ile ilgili revize çalışması önerebileceklerini sözlerine ekledi.
Kaynak: Diyarbakır Söz