Özellikle son dönemlerde internet üzerinde oynanan oyunların ardından çocukların intihara sürüklenmesi, internet, sosyal medya, telefon ve tablet bağımlılığını tekrar gündeme getirdi. Uzmanlar, kontrolsüz bir şekilde internette çok fazla zaman geçiren, telefon, sosyal medya ve tablet bağımlılığı olan çocukların daha da yalnızlaşarak intihara bir adım daha yaklaştıklarını kaydetti. Uzman Psikolog Özlem Soysal, intiharın, kişinin isteği ile kendi yaşantısına son verme durumu olduğunu söyledi. İntihar düşüncesinin nedenlerinin, biyolojik, sosyal ve psikolojik olarak sıralayan Soysal, biyolojik nedenlerin genetik nedenler olduğunu bunun da serotonin eksikliğinden kaynaklandığını kaydetti. Sosyal nedenlerin, bireylerin ergenlik dönemlerinde yaşadıkları ağır travmatik olayları ve o dönemlerde yaşadığı büyük kayıplarla ortaya çıkabildiğine değinen Soysal, bunun yanı sıra ergenlik döneminde atlatılan ağır bir rahatsızlığın da intihar düşüncesini ortaya çıkarabildiğini ifade etti.
“Aile, çocukla intihar konusunu konuşmalı”
Ailelerin, çocuklarının intihar düşüncesinin olup olmadığını fark edebildiklerini vurgulayan Soysal, şöyle konuştu:
“Çocukta oluşan semptomlar, hareketler, ipuçları verebilir. Bu düşüncenin ergenlik döneminde görülmesinin en önemli nedeni yaşanılan biyolojik ve sosyolojik etkenlerdir, bunu unutmamak lazım. Kişi bunu yaşarken, aileye muhakkak bir ipucu, mesaj gönderir. Aileye şunları sorabilir, ölüm nasıl bir şeydir intihar edersem neler olur, ben ölmek istiyorum, artık yaşam bana tat vermiyor gibi cümlelerle aileye vurgulatmaya çalışılır. Vurgulamaları yaparken çocuk ailelere genellikle aileler çocuklarla intihar konusunu konuşmayalım, intihara meyilli değillerse dahil meyilli olur diye düşünüyorlar. Ama aslında bu konu çocuklarla konuşmalı, çocuk bu konuşmaları ile zaten aileye mesaj gönderiyor, elimden tut sorunlarımı çözemiyorum, beraber çözelim mesajı. Çocukla görüşüldüğü takdirde genç, sorununu ortaya bırakabilir ve aileler bunun üzerine bir çözüm üretebilirler. Sorunların çözülebilir olduğunu çocuğa iletmeliler. Aile, çocuğun bu durumunu sezdiği zaman çocuğunu alıp karşısına konuşmalı. Çünkü çocuk o an çözümsüz olduğu için intihar düşüncesine girmiştir. Aile, çocukla doğru bir iletişim kurup çocuktaki ana problemi öğrenmelidir. İntihar hakkında, neden intihar etmek istediğini, sorunların neden çözülemez olduğunu düşündüğünü sorup çocukla konuşmalı. Çocuk aile ile konuştuktan sonra o rahatlığı alıyor ve o düşünceden uzaklaşıyor. Öncelikle ailelere şunu diyoruz, çocuğun hareketlerinde değişiklik yaşanıyorsa, içine kapanıyorsa, yalnızlaşıyorsa, sevdiği şeyleri eskisi gibi sevmiyorsa, ölüm ile ilgili filmleri izleyip ya da ölümle ilgili konuları araştırıyorsa, ölümden sonra ne olur, ölürsem ne olur gibi sorular aileye yöneltiliyorsa lütfen bunlar dikkate alınarak çocuklarla iletişime geçilsin. İletişime geçip konuşmaması halinde aile vakit kaybetmeden uzmana başvurması gerekir, bu depresyon veya psikolojik bir rahatsızlıktan da kaynaklanıyor olabilir.”
“İnternet, sosyal medya, telefon, tablet çocuğu daha da yalnızlaştırıyor”
Her yalnızlaşan, depresyona giren insanın intihara meyilli olmadığını bildiren Soysal, şu ifadeleri kullandı:
“Ama bunları göz önüne almamız çocuk için önemli bir konudur. Kişi ailesi ile yaşadığı problemler, ailesi ile yaşadığı problemlerden dolayı yalnızlaşıyor. Yalnızlaştığı için kendi iç dünyasına kapanıyor, yalnızlaşma ile beraber internet bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı, telefon, tablet bağımlılığı başlıyor ve çocuk kendini tamamen kapatıyor. Bu bağımlılık da onu intihara bir adım daha yaklaştırıyor. Çünkü yalnızlaştığı bu döngü içerisinde sosyal medya, internet, telefon, tablet onu daha da yalnızlaştırıyor. Çocuk saatlerce odasında internet başında uğraşırken aileler sürekli kontrol etmeli, hangi sitelere giriyorlar, internette ne gibi araştırma yapıyorlar, bunları yakından takip etmeleri gerekir ayrıca çocukların internete girmelerinin belirli bir sınırı olmalı.”
Kaynak: Diyarbakır Söz