Tahir Elçi’nin 21 yıllık hayat arkadaşı Türkan Elçi, “Medyanın saldırgan dili kullanıp Tahir’i hedef haline getirmesi hem bir zemin hem de karar alıcılar üzerinde baskı yarattı. Böylesi bir olayı sadece bir programa bağlamak doğru değil. O dönem yeni bir sürecin başlangıcıydı. Altta bir irin birikmişti ve Tahir oraya bir iğne batırdı” dedi.
Elçi, "Elbette, Tahir’in söylediklerini o dönemde kimse söylememişti. Ölümlerin durdurulması konusunda da yalnızdı. Sarf ettiği cümleyi de bile bile farklı yerlere çektiler" diye konuştu.
“Toplum olarak anestezi verilmiş hastayı andırıyoruz”
“Onsuzluk ne alışılabilir bir fikir ne de ileride alışabileceğim bir hayat. Herhalde ölünceye kadar bu ruh haliyle yaşayacağım. Bu acının tanımını, tarifini yapamıyorum. Size 'acı nedir' diye sorarsam tarif edebilir misiniz?” diye soran Elçi, şöyle devam etti:
"Tahir’den dolayı acılarım kat kat fazla ama ben de herkes gibiyim. İyiye doğru gitmeyi beklerken hep daha kötüyü yaşadık. Bugün yaşadıklarımızı şu an anlamlandıramıyorum. Şu an şok halindeyiz. Toplum olarak anestezi verilmiş hastayı andırıyoruz. Hastaya anestezi sonrasında doktorlar ‘nasılsınız’ diye sorar ama bize bu soruyu soracak bir doktor da görünmüyor."
"Senaryo olduğunu düşündüm"
Elçi, "Olayı duyduğum ilk anda, o uyuşmuş halimle bile bunun bir tesadüf olmadığını düşündüm, söyledim. Senaryo olduğunu hep düşündüm. O kutsal mekânın ayaklarının dibinde bir gayya kuyusu var. Bunu diyebilirim. Aslında üç aşağı, beş yukarı herkes biliyor ama elimizde kesin veriler olmadığı için bir şey söyleyemiyorum. Orada karanlık bir senaryonun devreye sokulduğunu söylemek yeterli" diye konuştu.
“Davutoğlu ve Erdoğan aradı; söz verenler hiçbirini yerine getirmedi”
Suikastten kısa süre sonra dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisini aradığını söyleyen Elçi, “Özellikle Davutoğlu ‘Bu kazara bir olay da olsa fail bulunacak, suikast de olsa muhakkak üzerine gidilip çözülecek’ dedi. Söz verenlerin hiçbiri sözünü yerine getirmedi.
İlk başlarda ciddi ciddi hukuki bir süreç olacağını zannediyorum. Demek ki daha da olayın vahametini kavramış değildim. Sanıyordum ki bir dava açılacak, duruşmalar yapılacak, yargılananlar olacak, ifadeler alınacak. Böyle bir ham hayal içindeydim. Bir dosyanın açılmamış olması üzerine olayın vahametini daha iyi anladım ve buradan hiçbir sonuç çıkmayacağı konusunda da kendimi ikna etmeye başladım” dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz