Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yıllar önce kadınların günlük hayatta taktığı Anadolu motifleri ile dokunan ve yörede "kofi" olarak anılan fes geleneği modern hayatla unutulmaya yüz tuttu.
Evlenen kadınların günlük yaşamda, düğün, kına gecesi, nişan töreni gibi özel günlerde yöresel kıyafetlerin üzerinde bir çeşit aksesuar olarak taktığı, özel bağlama şekli ve etrafının altınlarla süslendiği kofi, renkleri ve tasarımıyla dikkati çekiyor. İhtişamıyla öne çıkan ve yöredeki kadınların geleneksel aksesuarlarından biri olan kofi, hünerli ellerin yoğun mesaisiyle hazırlanıyor.
Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde yaşayan Hatice Çelik, 50 yıl önce gelin olduğunda babasının kendisine hediye ettiği 120 yıllık kofi ile unutulmaya yüz tutmuş geleneği sürdürmeye çalışıyor. Zaman içerisinde günlük kullanımdan çıkan atalarından yadigar kalan kofiyi takmaya devam eden Çelik, kofi geleneğini gelecek nesillere aktarmak için çaba sarf ediyor.
Hatice Çelik, "Kofiyi atalarımız takardı. Kofi olmadan kızlar gelin olamıyordu, damat tarafı onu yapardı, kızın başına takar ve kızlar o şekilde gelin olurdu. Ben de gelin olduğum zaman babamın hediye ettiği kofiyi taktım." dedi.
- "Aksesuarlar altın olmak zorunda"
Çelik, kofi yapımının zahmetli olduğuna dikkati çekerek, "Altına karton koyuluyor. Üstüne ise ağaç dallarına bez sarılarak orta kısmına konuluyor. Etrafına da şal sarılıyor. Üzerine üç sıra altın takılıyor. Yine yanlara da altından zincirler takılıyor. Etrafına takılan aksesuarlar altın olmak zorundaydı." diye konuştu.
- "Kofi takmadan dışarı çıkmak ayıptı"
Kendi çapında bu kültürün devamını sağlamak için çaba sarf ettiğini belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Oğlum evlendiğinde düğününde taktım. Düğünlere gidince takıyorum. Eskiden evlendikten sonra sürekli takıyorduk. Ot toplarken, inekleri sağarken, yemek yaparken kofi takıyorduk. Bu gelenek kalktıktan sonra düğünlerde takmaya başladık. Eskiden kofi takmadan dışarı çıkmak ayıptı. Kızlar taç, evlenenler de kofi takardı. Kadınlar evlendikten sonra da bunu takmak zorundalardı. Bizim zamanda moda kofiydi. Kofisiz ayıptı. Kofi takmadan dışarı çıkanlar çıplak gibiydi. O geleneği sürdürdüğüm için mutluyum. Canım isteyince giyiyorum aynanın karşısında kendime bakıyorum."
Başında kofiyi görenlerin onunla fotoğraf çektirmek istediğini kaydeden Hatice nine, geleneğin devam etmesi için Halk Eğitim Merkezinde kursiyerlere kofinin yapımını öğrettiğini sözlerine ekledi. Çelik'in eşi Abdullah Çelik de kofi kültürünün atalarından kalan değerli bir eser olduğunu dile getirdi.
Kaynak: Diyarbakır Söz