Diyarbakır'da, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü'nde şoför olarak çalışan Faysal Aydın, 2012'de resmi araçla yaptığı tek taraflı kazada hayatını kaybetti.
Aydın ailesinin Kültür ve Turizm Bakanlığı'na açtığı manevi tazminat talebi, memurun kazada yüzde 100 kusurlu bulunduğu gerekçesiyle yerel mahkeme tarafından reddedildi. Ailenin başvurusuyla Gaziantep Bölge Adliyesi'nin dosyayı gönderdiği Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozdu.
17'nci Hukuk Dairesi, Faysal Aydın'ın, tam kusurlu olması halinde bile onun eylemlerinden sorumlu olan kurumuna ait kusurun, davacıları etkileyemeyeceğine ve davalıdan manevi tazminat talebinde bulunabileceğine hükmetti.
Ailenin avukatı Muzaffer Ava, kararın emsal niteliğinde olduğunu belirterek, tazminat istemlerinde kusura bakılmaksızın hüküm verilebileceğini söyledi.
DİYARBAKIR-Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü'nde şoför olarak çalışan Faysal Aydın, 29 Kasım 2012'de resmi araçla göreve giderken, meydana gelen tek taraflı kazada yaşamını yitirdi. Eşi Emine Kurt Aydın ve çocukları, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na 70 bin TL tazminat talebiyle dava açtı. Bilirkişi raporunda, Faysal Aydın'ın yüzde 100 kusurlu olduğunun belirtilmesi üzerine mahkeme, tazminat talebini reddetti. Bunun üzerine ailenin avukatı Muzaffer Ava, ölenin desteğinden yoksun kalanlara Aydın'ın kusurunun yansıtılamayacağı gerekçesiyle karara itiraz edip, Gaziantep Bölge Adliyesi'ne başvurdu. Gaziantep Bölge Adliyesi'nce dosya, Yargıtay'a gönderildi. 17'nci Hukuk Dairesi'nde görüşülen dosyada, yerel mahkemenin verildiği karar bozuldu.
'DAVACILARI ETKİLEMEZ'
Yargıtay 17'nci Hukuk Dairesi'nce 2918 sayılı 'Karayolları Trafik Kanunu'nun 85/1 maddesindeki 'Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne yahut yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı', aynı yasanın 85/son maddesindeki 'İşleten ve araç işleticisi teşebbüsünün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur' hükümlerini hatırlatılıp, yerel mahkemenin kararı bozuldu. Yargıtay 17'nci Hukuk Dairesi tarafından gerekçeleri açıklanan kararda, şöyle denildi:
"Davacıların ölenin salt mirasçıları sıfatıyla dava açtıklarını vurgulayan 17'nci Hukuk Dairesi, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerine doğan zararın oluşumundaki kusurun davalılara yansıtılamayacağı, dolayısıyla tam kusurlu müteveffa araç sürücünün ve onun elemlerinden sorumlu olan işletenin kusurunun, davacıları etkilemeyeceği, sürücünün tam kusurlu ile gerçekleşen bu kazada davacıların zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunmasına göre davacıların, davalıdan manevi tazminat isteyebilecekleri, manevi tazminat talebinin sigorta şirketine yöneltileceği karşısında HGK'nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142, esas-411 karar, HGK'nın 22.02.2012 gün 2011/-787 esas 2012/92 karar, HGK'nın 16.01.2013 gün 2012/17-1491 esas-2013/74 karar sayılı ilamlarının kıyasen bu olayda da vurgulanması ve manevi tazminat isteminin aracın işleteni sıfatını taşıyan davalı taraftan istenmesini engelleyen bir hükmün olmadığı gözetilerek işin esasına girilerek davacılar lehine uygun miktarda manevi tazminat hükmetmek gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir."
'BU DAVALARDA KURUMA MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇILABİLİR'
Yargıtay'ın kararının önemine değinen ailenin avukatı Muzaffer Ava, emsal niteliğinde olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Daha önce Hukuk Genel Kurulu'nun maddi tazminat davaları için verdiği bir karar var. Temel argümanlar, aynı bu davadaki argümanlara dayanıyordu. Yine davacılardan biri dava açmıştı ve yerel mahkeme reddetmişti. Dava, sigorta şirketine karşı açılan davaydı. Yerel mahkeme reddettikten sonra Yargıtay, aynı gerekçelerle kararı bozdu. Burada 'Davacılar ölen müteveffanın mirasçıları sıfatıyla değil, desteğinden yoksun kalan kişiler sıfatıyla dava açtıklarından ötürü kusur kendilerine yansıtılamaz' dendi. Ancak maddi tazminat için daha sonra yasal mevzuat değişikliğine gidildi. Biz bu davayı açtığımızda manevi tazminata ilişkin bir dava açmıştık ancak aynı gerekçelerle bozuldu. Manevi tazminatta davacılar ölen kişinin desteğinden kalanlar sıfatıyla dava açıklarından ötürü burada yansıtma ilkesi gereğince kusur kesinlikle davacılara yansıtılamaz. Bu durumda yerel mahkemenin tazminata hükmetmesi gerekirken davamızı reddetmesi hukuka aykırı bulunmuştur ve Yargıtay bu yönde bozma kararını vermiştir. Elbette ki manevi tazminat davası sigorta şirketlerine karşı açılamıyor. Bizim olayda müteveffa resmi görevliydi ve resmi araçla meydana gelen bir kaza neticesinde hayatını kaybetmişti. Tek taraflı bir trafik kazasıydı. Davalı taraf çalıştığı kurum olan Kültür ve Turizm Bakanlığı'ydı. Dolayısıyla bu tür davalarda işleten sıfatıyla çalıştığı kuruma manevi tazminat davası açılabilir."
Kaynak: Diyarbakır Söz