HABER MERKEZİ
Tüm dünyada kutlanan 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları gününde madalyonun öteki yüzünü, suça sürüklenen çocuklar oluşturuyor. Adalet Bakanlığı, Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri Kasım 2023 Yılı Verilerine göre, ceza infaz kurumlarına hükümlü statüsünde giriş kaydı olanlardan ceza infaz kurumlarına girdiği tarihte 12-17 yaş grubunda olup 18 yaşını doldurmamış hükümlülerin sayısı 722 iken aynı yaş grubunda bin 815 tutuklu çocuk bulunmakta.
Kurucu direktörlüğünü, İKÜ Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayhan Erbay’ın yaptığı, psikoloji ve hukuk lisansını sürdüren 114 öğrenciyle çalışmalarına başlayan İKÜ ASLAB, yargılanan çocuklar ve cezaevinde tutulan çocuklar başlıklı iki alt proje grubunda çocukları suç davranışına sürükleyen risk faktörlerini incelemeye aldı. Doç. Dr. Erbay, çocuk ve suç teması kapsamında laboratuvarın çalışma süreçlerini şöyle özetledi:
YARGILANAN VE TUTUKLU ÇOCUK
“Yargılanan çocuklar çalışma grubunda cinsiyete, suç tipine, yaş grubuna göre değişen risklerin olup olmadığına odaklanacağız. Aynı zamanda çocukları suç davranışından alıkoyabilecek koruyucu faktörlerin neden çalışmadığını da bulmaya çalışacağız. Öte yandan, çocukların ceza sorumluluklarının Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmış halinin psikososyal gelişim açısından doğru bir tanımlama olup olmadığını test edeceğiz. Son olarak bu alt çalışma grubunda çocukların suç davranışlarının suç mekanlarına göre (okul, park, alışveriş merkezi vb.) nasıl değişim gösterdiğini, çocuklar açısından ilçe bazında sıcak suç noktalarının nereler olduğunu belirlemeye çalışacağız.”
Cezaevinde tutulan çocuklar başlıklı alt çalışma grubunda ise cezaevinin çocuklar üzerindeki psikolojik etkilerine odaklanacaklarını kaydeden Doç. Dr. Ayhan Erbay tahliye sonrasında bu durumun değişip değişmediğini analiz edeceklerini, alternatif yaptırımların çocuklar açısından nasıl şekillenmesi gerektiği ve iyi uygulama örneklerine de odaklanacaklarını söyledi.
ÇOCUKLARI SUÇ TEKRARINDAN KORUYACAK TAVSİYELER
Doç. Dr. Ayhan Erbay, çocuklarda suç tekrarına neden olan risklerin belirlenmesinin de çalışmalarda önemli olduğuna dikkati çekti. Doç. Dr. Erbay, ilk defa suça sürüklenen ve 12-15 yaş grubunda bulunan çocukların, riskli davranış gösteren akranlarının olması, internet kafede vakit geçirmesi ve okulu bırakması halinde tekrar suça sürüklenme olasılığının oldukça yüksek olduğunu kaydetti.
Sorunlar karşısında 15 yaşından küçük çocukların genellikle ailelerinden, 15 yaşından büyüklerin ise arkadaşlarından yardım istediklerine dikkati çeken Doç. Dr. Erbay çocukları suç tekrarından korumak için ailelere önerilerini şöyle sıraladı.
“Aileler çocuklarının sosyal medya hesaplarında kimlerle iletişim kurduğunu bilmeli. Mümkünse bu çocukları evlerine davet etmeli ve tanımaya çalışmalı. Arkadaşlarına dair olumsuz izlenim edinmesi halinde gerekçeleriyle birlikte çocuklarına düşüncelerini açıklamalı. Çocukların dışarda bulunma süresi, gidebileceği semtler, katılabileceği etkinlikler, her an ulaşılabilir olması da gözetilerek anne babaların çocukla anlaşmaya varmaları gerekiyor.
ÇOCUKLAR TEKNOLOJİYE EVDEN ERİŞEBİLMELİ
Çocuklarda ani davranış değişiklikleri, dünya görüşünün temelsiz bir şekilde ve hızlıca değişmesi, mantıksal olmayan sebeplerle para harcama alışkanlıklarının hızlıca yükselmesi gibi göstergelerin aileler tarafından takip edilmesi gerektiğine dikkati çeken Doç. Dr. Ayhan Erbay, çocukların sadece sorunlarına değil ideallerine, hayallerine ve arzularına da odaklanılması gerektiğinin altını çizdi. Çocukların teknoloji ve internet erişiminin ev ortamında sağlanması gerektiğini belirten Doç. Dr. Erbay, evde internet bağlantısının aile filtrelerine sahip olması için de gereken ayarlamaların yapılması gerektiğini söyledi.
EĞİTİMDE İDEAL ÖĞRENCİ TANIMI YENİDEN YAPILMALI
Çocuklarda suç tekrarına neden olan risklerin belirlenmesinde ve kontrolünde okulun da rolüne dikkati çeken Doç. Dr. Ayhan Erbay, okul, ideal öğrenci ve öğretmenliğe ilişkin bilinen tariflerin değişmesi gerektiğine dikkati çekerek şunları söyledi:
“Okulların çocukların kendilerini güvende hissedecekleri yaşam alanlarına çevrilmesi önemli. Öğretmenlerin ise çocukları şartsız, ön yargısız kabullenmeler ve gelişimlerine saygı duyması bir diğer önemli faktör. Çocuğu okul kurallarına uymadığı gerekçesiyle cezalandırmak ve okuldan uzaklaştırmak yerine başarabileceği küçük sorumluluklar verilmeli. İdeal öğrenci tanımı da burada önemli bir nokta. Uslu, çalışkan, laf dinleyen, tertipli vb. tanımların değiştirilerek çocuğa özgü bir yaklaşım benimsenmeli.”
Kaynak: Diyarbakır Söz