HEVSEL VE ON GÖZLÜ’NÜN SIRTINDAKİ HANÇERLER!?..

Bir dönem Hevsel Bahçeleri işgal altında dediğimizde, güvenlikten söz edilip durulurdu?.. Yasak, girilmez.. Askeri ve polisiye tedbir, amaçlı barikatlar kurulmuştu kısa süre öncesine kadar?!.. Ki, hendek-barikat döneminde, birebir yaşanıldı?.. Ama bugün, işgalden söz ettiğimizde, güvenlik değil, vahim, korkunç, dehşetli bir keyfiyet ve zafiyet arzıyla oluşan ticari işgaller…

***

O ki, Surlarla birlikte UNESCO Dünya Miras Listesinde, Diyarbakır’ın, ülkenin ve Dünya’nın en kıymetlisi ve hazinesi oldu?. Ancak son 10 yıldır, şehrin nefesini oluşturan bu akciğere dört bir taraftan hançer indiriliyor.. Kültürel ve ekolojik katliama futursuzca, sorgusuz-sualsiz tabi tutuldu.. Mantar gibi çoğalan kısmi betonlaşma üremesiyle, ticari alanlar peşi sıra inşa edildi, ediliyor!!! 

***

Öyle ki, Koruma Kurulu heyeti bile, bu fecaat tahribata dikkat çekerek, not düşmesine rağmen, işgal sürüyor.. “Miras listesinde askıda tutuldunuz” uyarısını bile okumadılar?.. Çünkü, aynı tahribat Sur’un restorasyonundaki yanlışlıklar, bazı yıkımlarda da vuku buldu.. Özellikle ticari işletmelere açılan burçların hal-i durumu.. Tarihe denir ya, “kurşun sıkmanın ötesinde kurşuna dizme yaşatıldı?”..  Sur’da pencere bile açıldı..

***

Önceki gün bir gezi turu yaptım!.. Genel bir bakış atmak adına.. Hava sisli, atmosfer doyumsuz bir görseli genel bakışta, hissettiriyor.. Ama içine doğru yol alınca “bu nasıl bir tahribat” diyorsun.. Mardin Kapıdan içeriye doğru.. Ne o, geniş asfalt yolların hal-i işgali.. Şehirler arası mübarek!..

***

Kim bilir kaç bin ağaç kesildi, tarım arazisi yok edildi de böylesi asfaltlı yollar yapıldı.. Millet Bahçesinin yapım şekli ayrı bir sorgulama gerektiriyor.. Halk deyimiyle, kaş yapalım derken göz çıkarma misali; binlerce dönümlük alan mesire, dinlenme, oturma alanı diye, betonlaştırılmış!.. Bunu daha önce de yazıp, ilgilere ithaf ettikse de, buldozer geri dönmedi!

***

Dicle Nehri’nin Üniversite köprüsünden başlayıp, ki On gözlü ve ötesi.. Bismil sahil şeridinin bir bölümünü de  ekleyebiliriz!.. Uçsuz bucaksız bir şekilde birbirine yapışık inşa edilen kafeteryalar, gazinolar, otoparklar .. Alkollü, alkolsüz mekanlar.. Kır düğün salonları..

***

Tüm bu işgalin yanlışlığı, yaşanan tahribat karşısında doğanın yenik hali kadar, bir de cezalandırılması var.. Kuraklıkla nehirdeki su seviyesinin düşüklüğü? Bunu fırsat bilenlerin alan genişleterek, tahtlar kurması.. Beri yanda tarım amaçlı nehirden çekilen suyun yarattığı, debi düşüklüğü göze çarpıyor!.. Artık Dicle'de canlı yaşamıyor, balık görmek mümkün değil..

***

Ve bu vahim su kaybı Hevsel’in verimli yapısını da, çökertmiş durumda? Sebze, meyve artık yetişmiyor!.. Ne karahuburden söz edilebilir, ne de marulundan, domates ve biber, patlıcan, kıtısına kadar!.. Ki buralar 12 bin yıllık Diyarbakır tarihinde, 8 bin yıldır, tarım alanı olarak faaliyet gösteren yerdir .. Yetişen sebze ve meyvelerin şifası.. Ama artık doğal yapısıyla  yetişmiyor!. Bahçe verimi kalmadığı gibi, ağaçlar da kurumaya başladı.. Giderek, çorak yapıya, dönüşüyor?..

***

Yerel yönetimlerin zafiyeti, keyfiyeti ve rant çarkı döngüsünde, seçilmiş, atanmışların bazı bölgelerin turizm-ticaret alanına çevrilip, İmar’a açılması da ayrı bir hançer!!.. Bu alanlardaki arazilerin kimi tapulu, kimi tapusuz, hazineye ait olan ya da şahıslara ait olanı ayırmaksızın, büyük bir meçhuliyet içerisinde, talan edilmişlik var!.. Betonarme evler, çok katlı binalar da ayrı.. Gecekondulaşma kadar buradaki işletmelerin ticari ruhsatları işletme ruhsatları, satış yetkilendirmeleri hepsi sorgulatıyor!..

***

Sonuç itibariyle Hevsel Bahçeleri ve Dicle Nehri’nin sağlı-sollu sahil bölgesinin doğal yapısı tar-u mar edildi!.. Tarımsal karakteri yok edildi.. Ekolojik dengesi bozuldu.. Kültürel yönü yok edildi.. Ve tüm bunlar bilerek, bilenerek, kasten menfaat çarkı döngüsünde, sistematik bir şekilde, yıkıma uğratıldı, halen de uğratılıyor..

***

Oysa ki, Hevsel Bahçeleri 1. Derecede doğal sit alanı!.. Koruma kararı var.. Buralara ne iş makinası girebilir, ne de beton.. Diyeceksiniz ki, Keçi Burcu’na beton dikilmesine, iş makinesinin girmesine rıza gösterenler, “ağaca, bahçeye, yeşile mi” kıymaz?!.. Maalesef aleni bir şekilde, kıyılıyor!.

***

İşte bu vahim tabloya artık dur denilecek.. Bizlerin de yazıp-çizmesi.. Buradaki bazı işletmelerin de seslerini yükseltmesi.. Büyükşehir Belediye Eş başkanlarının hassasiyeti öne çıkarmaları.. İl Valiliği ve Kurul’un da yeter diyerek, mevzuya eğilmeleri.. Yekün şekilde, Hevsel bahçeleri ve Dicle Nehri’nin “ıslahı ve işgalden kurtarılması” yönünde, ortak görüş hasıl oldu?. Bakalım üstesinden nasıl gelinecek?!..

***

 

Bu arada geçen hafta Büyükşehir Belediyesinin bir açıklaması oldu!.. Özellikle, bu bölgedeki kaçak ve çıkar amaçlı faaliyet gösteren yapılara karşı, Eşbaşkanların söylemine karşı basın açıklaması yapan bazı işletmelere cevap mahiyetli bir açıklamaydı.. Orada denildi ki;

***

“-Tabiat cenneti adeta büyük bir insani yıkımla karşı karşıyadır. Tabiat cennetimiz, zengin faunasının etrafındaki imara aykırı yapılaşmaların yanı sıra tarım alanlarında kullanılan gübre ve ilaçlardan kaynaklı olarak kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır.. İnsan eliyle yürütülen bu yıkım, bölgenin ekosistemini bozmakta; balıklar, kuşlar dahil canlı türlerini azaltmaktadır..”

***

 “Vaktiyle çıkartılan imar aflarıyla ve verilen ‘yapı kayıt’ belgesi sonucu açılan küçük ‘işletmeler’ zaman içerisinde devasa ticari alanlara dönüştürülmüş. Kıraathane, düğün salonu, çekim platformu, kafe, ocakbaşı, çay ocağı, çiğköfteci, yemek ve kahvaltı gibi onlarca işyerine işletme ruhsatı sağlanmış durumda. Kıyı şeridi tamamen moloz ve betonla doldurulmuştur.

***

 

 

“Hevsel Bahçeleri ve Dicle Nehri Vadisi’ndeki gidişata dur demek amacıyla İl Valisi Murat Zorluoğlu başkanlığında toplanan İl Koordinasyon Kurulunda konu etraflıca ele alınmış ve harekete geçmek üzere bir eylem planının hazırlanması kararı alınmıştır..”  Yapılan bu açıklama ve valilik bünyesinde konuya dair koordinasyon kurulunun oluşturulması,  bir sonuç getirecek gibi..

 

***

Cuma günü  gönüllülük esasıyla İl Valisi Murat Zorluoğlu, Hevsel Bahçelerinde bulundu. Gençlerle burada çevre temizliğine dikkat çekmek adına, çöp topladı.. Burada kendisine soruldu, işgallere karşı, ne yapılması planlanıyor diye?.. Yanıt verdi Zorluoğlu;

***

“-Yapılaşma ile ilgili de bir komisyon kurduk, tespitler yapıldı, mülkiyet durumlarına bakıldı, işletmelere bakıldı, ruhsat durumlarına bakıldı. Kendi aramızda toplantılar yaptık. Ama bir de tabii burada iş yapan, yıllardır var olan esnaflarımızı da bir bir dinleyeceğiz. Onları da davet edeceğim. Onların da söz hakkı var. Onları da dinleyeceğiz. Karşılıklı bir birimizi anlayarak ve şehrin faydasına olacak şekilde burada bir düzenleme yapmayı arzuluyoruz. Henüz başındayız ama çabucak sonlandıracağız” 

***

Velhasıl!.. Yarın da Kent Meclisi toplanacak?.. Konu, Hevsel ve On Gözlü.. İstişare odaklı çözüme dair, yol haritası istenilecek.. Bakalım ne çıkar?. Her ne olursa olsun, Hevsel’e hayat verilmesi için, toplumsal bir mutabakat ve duyarlılık gerekir.. Bunun için de dipdiri bir stratejiyle, yeniden hayat vermek gerekir.. 

***

Betonu değil yeşilli yeşertmek, yaşatmak ve toprağı eşmek gerekir… İşgal kimden gelirse gelsin, önünü almak buraların 8 bin yıllık geçmişiyle, özdeşir tutmakla mümkün…Yoksa, gerisi lafı güzaf olur!?.

***

Bu resimlere dikkat edin.. Dün, Büyükşehir Belediyesi paylaştı.. 2014-2024 yıllarına ait.. 10 yıl da, On Gözlü Köprünün çevresi, Dicle Nehri’nin kıyısı ve de Hevsel Bahçeleri’nin uğradığı eko-kırım’ı “şamar gibi, yüzlere, yüzümüze, indiriyor..” Siz mi, tarihinize, doğanıza, kültürünüze, ekolojik yapınıza sahip çıkan diye?..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Doğayı sahiplenen, geleceğini sağlıklı kılar!..