Teröriste haddini bildirin artık!
Küreselcilerin iyi adamı(!) Elon Musk'un Epsteinle samimi görüntülerini paylaşıp, Trump'ı üstü kapalı(!) bir şekilde -bel altı vuruşla- tehdit etmesinden sonra, Amerika'da bir çok eyalette ayaklanmalar başladığına ve yerel polisin yetersiz kalmasından dolayı askerlerin sahaya indiğine şahit olduk geçen hafta. Daha önce Trump'ın Amerikan -küreselci- derin devletiyle mücadelesinin kolay olmayacağını, iç savaş riskinin ve hatta yeni suikast girişimlerinin ihtimal dahilinde olduğunu belirtmiştik. Bir kaç gün devam eden sokak olaylarından sonra Elon Musk bir paylaşım yaptı ve pişman olduğunu, Trumpla barışmak istediğini söyledi. O paylaşımdan 1 gün sonra da İsrail gece saatlerinde İran'ı vurdu! Elon Musk'ın paylaşımları (ya da şantajı diyelim!) ve sokak eylemleri hedefine ulaşmış, Trump İran'a saldırı konusunda ikna olmuştu!
Neticede, vaktiyle İran'a Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen'de yol açanlar, o yolları kapatıp İran'ı kendi içine çekilmek zorunda bırakmakla kalmayıp, savaşı İran'ın içine taşıdılar ve geçtiğimiz perşembe gecesi ağır kayıplar verdiği bir saldırıyla karşı karşıya bıraktılar. Terör devleti İsrail, Amerika ve İngiliz derin devletinden aldığı destekle bu yıkıcı saldırıyı yapmıştı. İran genel kurmay başkanı, Kudüs gücü komutanı, devrim muhafızları komutanı, kara, hava, deniz komutanları, Hamaney'in danışmanı ve nükleer çalışmaları yürüten 6 bilim adamı bu saldırılarda yaşamını yitirmişti. Bir kaç saat içerisinde neredeyse devletin bütün üst kademesi yok edilmişti! Utanç verici bir şekilde Mossad, İran istihbaratını ele geçirmiş ve ülkede istediği gibi at oynatmıştı! Her an saldırı riskiyle karşı karşıya olan bir devletin bu basiretsizliği akıl alır gibi değil. İsrail, İran'ın içinde adeta bir dron istasyonu kurmuş ve nokta saldırılarının çoğunu ülke içinden bu dronlarla yapmış. İhanetin boyutu tüyler ürpertici! Bu saldırılarda ortaya çıkan bir gerçek de, İran'ın bir hava savunma sisteminin olmamasıydı.
Daha önce Kasım Süleymani, Suriyede üst düzey bir kaç general, İsmail Heniyye ve Nasrallah'a yönelik suikastlara karşılık olarak göstermelik bir kaç füzeyle tepki veren İran için bu kez durum oldukça kritikti. Bu aşağılanmaya gerekli cevabı vermekten başka seçenek yoktu. Bu bilinçle olsa gerek, İran ilk kez İsraile karşı ciddi ve kapsamlı bir saldırı başlattı ve karşılıklı olarak giderek dozu yükselen bir savaşın fitili ateşlenmiş oldu. İsrailin bir çok yerinde İran füzeleri önemli hasarlar verdi. İsrail halkı misillemenin öncesinde sığınaklara kapandığından can kaybı az olsa da, Tel Avivde onlarca bina hasar gördü. Şu ana kadar 4 İsrailli ölü, 90 civarında yaralı var. Bu arada ihanet sadece İran'ın içiyle sınırlı kalmadı tabi ki. (Müttefik gibi görünen Rusya ve Çin İsrailin saldırısına sessiz kalarak kendilerine güven noktasında önemli bir mesaj verdiler.) İran'ın İsraile gönderdiği sihaların 100 kadarı, Suudi Arabistan ve Yemen tarafından düşürüldü! (Bu coğrafyada düşmanı dışarıda aramaya hacet var mı?!)
Karşılıklı saldırılar artarak devam etmesine rağmen, ben yine de bu savaşın fazla süreceğini sanmıyorum. Çünkü sona ermemesi halinde bütün bölgeyi bir ateş çemberi içine alır ki bu kimsenin şu an için arzu edeceği bir şey değil. (Kısa süreli bir soluklanmadan sonra İsrail kaldığı yerden devam edecektir tabi.)
Bu arada İran'a yapılan saldırının zamanlamasına dair bazı farklı endişelerimiz de var. İsrail Gazze'de yaptığı vahşi katliamlar yüzünden bütün dünyada nefretleri üzerine çekmiş ve büyük bir itibar kaybına uğramışken; 1 Haziranda İtalyadan hareket eden ve Gazzeye uygulanan ambargoyu delmek ve dünyada bir farkındalık oluşturmak amacıyla Gazze'ye sembolik bir yardım götüren 12 kişilik Madlen adlı özgürlük gemisine daha bir kaç gün önce el konulmuşken... evet bütün bunlar bir anda unutturulup, İsrailin yeniden bir prestij kazanma riskini ihtimal dışında görmüyorum.
-İran'ın mezhepsel ve milliyetçi reflekslerle bölgede işlediği onca kötülük ve zulümler bir yana- İsrailin yaptığı bu kalleşlik asla tasvip edilemez! Eğer bu terörist devlet bir an önce durdurulmazsa bu işin nerelere evrileceği de bir sır değil. Nitekim Devlet Bahçeli, bu saldırının kabul edilemez olduğunu ve İsrailin sonraki hedefinin Türkiye olacağını açıkça dile getirdi. İslam(!) ülkeleri daha önce Gazze'de yapmaları gereken müdahaleyi hiç değilse bundan sonra yapıp bu terör devletine ve arkasındaki güçlere dur demelidir! Özellikle Türkiye'nin söylem düzeyinden çıkıp acil bir eylem planlaması şarttır. İsrail ancak sertlikten anlar ve bu sertliği görebileceği tek devlet de Türkiye'dir! Tarihin kendisine dayattığı bu görevden kaçmak demek, hem kendisine hem de coğrafyamıza karşı bir ihanet anlamına gelecektir. Artık cami duvarına bevledip yok olmak için gün sayan bu terörist devlete her alanda hakettiği muameleyi yapıp kendimizi ve coğrafyamızı selamete çıkarma zamanı gelmiştir.