Çernobil faciası nedir, nasıl oldu?

Tarihin en büyük nükleer kazası Çernobil felaketinin üzerinden tam 30 yıl geçti. Faciada ölenlerin anısına Ukrayna ve Rusya’da törenler düzenlendi.

Çernobil faciası nedir, nasıl oldu?

Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali'nin dördüncü reaktöründe yaşanan patlama sonucu çevreye, 1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombasının 50 katına eşit miktarda radyasyon yayıldı.

Patlamanın ardından radyoaktif madde yüklü bulutlar Türkiye dahil birçok ülkeyi etkiledi.

Çernobil nükleer faciası bazı bağımsız araştırmalara göre yaklaşık 200 bin kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak ölümüne sebep oldu.

Tarihin en büyük nükleer kazası Çernobil felaketinin üzerinden tam 30 yıl geçti. Faciada ölenlerin anısına Ukrayna ve Rusya’da törenler düzenlendi, derin yaralar açan felaket bir kez daha gözyaşlarıyla hatırlandı.

Çernobil'de 4 Nisan 2020'de başlayan ve yaklaşık iki hafta sonra ancak kontrol altına alınabilen orman yangını, nükleer facianın izlerinin günümüzde ne derece risk oluşturduğu konusunu da bir kez daha gündeme getirdi.

Görüşlerini aldığımız Ukraynalı bilim insanları bu konuda farklı ihtimallere işaret etti. 1986'da Çernobil Nükleer Santrali'nde çalışan, bugün ise Ukrayna Nükleer Enerji ve Sanayi Sektörü Emektarları Birliği Başkanı olan Maksim Kremen de o döneme dair anılarını bizimle paylaştı.

Çernobil’de, 26 Nisan 1986’da meydana gelen patlamada, 30 tonluk radyoaktif madde 60 bin kilometrelik alana yayılmıştı. Patlama sırasında 31 kişi yaşamını yitirmiş ancak daha sonra Fransa’ya kadar uzanan radyoaktif bulutları nedeniyle milyonlarca kişi tehlikeli seviyede radyasyona maruz kalmıştı. Radyasyon kanser vakalarının artmasında büyük rol oynadı. Nükleer santraldeki zararlı atıkları temizleme çalışmalarına 600 bin kişi katılmıştı. Santralde düzenlenen törene katılan Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, bugün hayatta olan kurtarma personeline madalyalarını takdim etti.

Poroşenko yaptığı konuşmadaysa, “Ne sağlık birimleri ne de istatistikler kaç kişiyi yitirdiğimize dair net bir rakam verebilir. Doğrudan veya dolaylı olarak hayatını kaybedenlerin ya da sakatlananların sayısı yüz binlerle ifade edilebilir” diye konuştu.

Rusya’nın başkenti Moskova’daki Poklonnaya Tepesi’nde de törenler düzenlendi. Burada yapılan dini ayini Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill yönetti.

Kirill de konuşmasında, kaza sonrası kurtarma çalışmalarına katılıp hayatlarını riske atan personele övgüler yağdırdı. Dini lider, “Savaşta ülkelerini savunmak için mücadele edenler kendi hayatlarını düşünmedi. Yine aynı şekilde, Çernobil faciasının kahramanları da kendi sağlıklarını bir kenara bırakarak ölüme atıldılar” dedi.

İlk anma töreni dün gece Çernobil’e 50 km. uzaklıktaki Slavutiç kasabasında yapıldı. Burada da faciada ölenlerin anısına kilisede ayin düzenlendi, Çernobil kurbanlarına adanan anıta çiçekler bırakıldı.

ÇERNOBİL NÜKLEER SANTRALİ NE ZAMAN İNŞA EDİLDİ?

O dönem Sovyetler Birliği'ne bağlı olan Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde Çernobil Nükleer Santrali'nin inşasına 1970 yılında başlandı. Santralde çalışan personeller ve aileleri için üç kilometre mesafede Pripyat şehri kuruldu.

Santralin ilk reaktör ünitesi 1977 yılında faaliyete girdi. Daha sonra üç güç ünitesinin daha tamamlanmasıyla, yıllık enerji üretimi 29 milyar kilowatt saate ulaştı.

Çernobil Nükler Santrali'nin, her biri 1000 MW gücünde 12 reaktörle dünyanın en büyük nükleer enerji santrali haline getirilmesi planlanıyordu. Patlamadan önce dört reaktörle çalışan santralde, iki reaktör de inşa halindeydi. Kazaya uğrayan dördüncü ünite üç senedir faaliyetteydi.

SANTRALDE 26 NİSAN 1986'DA NELER YAŞANDI?

25 Nisan 1986 tarihinde, Çernobil Nükleer Santrali'nin dördüncü reaktöründe rutin koruyucu bakım çalışmalarının hazırlıklarına başlandı.

İleride olası acil bir durumda ek güç kaynağı olarak kullanılması için türbin jeneratörün test edilmesi planlanıyordu.

Deneyin 700-1000 MW güç seviyesinde yapılması kararlaştırıldı. Kazadan bir gün önce reaktörün gücü yaklaşık 1600 MW'ya düşürüldü ve test gereği acil durum soğutma sistemi kapatıldı.

Saat 23.10'da güç seviyesi 700 MW'ya indirilmeye başlandı. Otomatik güç moduna geçildi, ama güç durdurma ayarı 700 MW'ya ayarlanmadığından güç seviyesi 30 MW'ya düştü.

Görevli operatör gücü geri kazanmaya çalıştı ve sonunda testi planlananın altında bir seviye olan 200 MW gücünde başlattı.

26 Nisan saat 01.23'te kumanda tablosunda acil durdurma sinyali yandı. Operatör reaktörü durdurma düğmesine bastı ve kontrol çubukları aşağıya doğru hareket etmeye başladı. Güç seviyesi saniyeler içinde nominal değerin 100 katına ulaştı.

Durumun kontrolden çıkmasının ardından birkaç saniye arayla iki büyük patlama meydana geldi.

Görgü tanıklarının anlatımına göre, ilk patlamada kırmızı, ikinci patlamada mavi bir alev yükseldi ve ardından santralin üzeri dev bir mantar bulutuyla kaplandı.

ÇERNOBİL NÜKLEER FACİASINA NE SEBEP OLDU?

İnsanlık tarihinin en büyük nükleer faciasının asıl nedenleri konusunda bugün de tartışmalar sürüyor.

Sovyetler Birliği'nde o dönem kazanın sebeplerini araştırmak için kurulan devlet komisyonu, santral personelini ve yönetimini kazanın baş sorumlusu ilan etti.

Güvenlik kurallarını ihlal ettikleri gerekçesiyle santral müdürü Viktor Bryuhanov ve şef mühendis Nikolay Fomin 10'ar yıl, şef mühendis yardımcısı Anatoliy Dyatlov beş yıl, reaktör sorumlusu Aleksandr Kovalenko üç yıl, vardiya amiri Boris Rogojkin ve denetmen Yuriy Lauşkin ikişer yıl hapis cezasına çarptırıldı.

O dönem Çernobil Nükleer Santrali'nde teknik ayarlardan sorumlu personellerin yöneticisi olan, bugün ise Ukrayna Nükleer Enerji ve Sanayi Sektörü Emektarları Birliği Başkanlığını yürüten Maksim Kremen, patlamadan bir gün önce yaşadığı bir anıyı bizimle paylaştı:

"25 Nisan 1986 günü, iş çıkışı santralden ayrılırken tesadüfen Dyatlov ve Kovalenko'ya rastladım. Kovalenko yanıma yaklaşarak, reaktörün işleyişinde bir tuhaflık olduğunu söyledi. Ancak Dyatlov onu sert bir şekilde durdurdu ve sözlerini sürdürmesine izin vermedi. Bunun üzerinde durmamıştım, çünkü bu benim sorumluluğumda değildi."

NÜKLEER FACİANIN SONUÇLARI NE OLDU?

Pripyat'ta yaşayan Maksim Kremen, 26 Nisan 1986 Cumartesi günü erkenden uyandı. O gün 6 yaşındaki oğluyla nehirde kano gezintisi yapmayı planlıyordu. Nükleer santrale bir kilometre mesafede bulunan garajın yolunu tuttular:

"Yolda santralde çalışan bir tanıdığıma rastladım. Dördüncü reaktörün çatısının çöktüğünü söyledi. Şoke olmuştum. Oğlumla birlikte garaja vardığımızda, dördüncü bloktan dumanlar yükseldiğini gördüm.

"Garajın çatısına çıktığımda korkunç bir tabloyla karşılaştım. Reaktörün kapağı geniş bir açıyla kalkmıştı ve boru hatları üzerinde asılıydı.

"Bunun üzerine eve dönmeye karar verdim. Mesai arkadaşlarımla benim evimde toplandık ve kazayı konuşmaya başladık. Pripyat'tan çıkmak mümkün değildi. Tüm dolmuşlar durdurulmuştu, özel otomobillerle de çıkışa izin verilmiyordu.

"Pripyat'ta 26 Nisan'ın diğer günlerden bir farkı yoktu. Günlük hayata dair hiçbir uyarı ve sınırlama yapılmadı. İnsanlar gruplar halinde toplanıyor ve santraldeki kazayı konuşuyorlardı.

"Cumartesi akşamı Pripyat'ın parti ve belediye yöneticileri ailelerini şehir dışına çıkardılar. Bu haber hemen yayıldı. Biz ise esirdik. Pazar günü insanları götürmeye başladılar.

"Kazadan önce her şey normaldi. İnsanlar otomobil satın alıyor, evlerini yapıyorlardı. Umutları vardı. Ama bir an geldi ve onlar için değerli olan her şey yok oldu..."

ÇERNOBİL GÜNÜMÜZDE NE DURUMDA?

1986'da Çernobil Nükleer Santrali'ndeki patlamadan bu yana yaklaşık 4 bin kilometrekarelik bir alan terk edilmiş durumda. Yasak bölge Ukrayna ve Belarus topraklarını kapsıyor. Santralin yakınlarındaki Pripyat kenti ise "hayalet şehre" dönüştü.

Radyoaktif kirliliğin bulunduğu bölgede tarım yasak ve yeni yapılaşmaya izin verilmiyor.

Yasak bölgeye 30 kilometre mesafede polis kontrol noktaları bulunuyor. Ancak buna rağmen şehir bugüne kadar birçok kez soygun ve yağmalama eylemlerine sahne oldu. "Hayalet şehir"de değerli eşyaların çalınmadığı neredeyse tek bir daire kalmadığı belirtiliyor.

Çernobil Nükleer Santrali'nin işleyen son reaktörü 15 Aralık 2000 tarihinde kapatıldı.

Nükleer facianın yaşandığı reaktörün enkazı, radyoaktif sızıntıyı engellemek için 2016 yılında dev bir çelik kalkanla örtüldü.

Günümüzde devre dışı olan Çernobil Nükleer Santrali'nde, nükleer tesislerin ve radyoaktif atıkların güvenliğinden, çevre denetiminden ve bilimsel çalışmalardan sorumlu devlet işletmesi faaliyet yürütüyor.

Bölgede güneş enerjisi santrali ve Avrupa için nükleer yakıt depolama tesisi kurmaya yönelik projeler de gündeme gelmişti.

ÇERNOBİL YANGINI TURİZME DARBE VURDU

Nükleer facia sonrası yüksek radyasyona maruz kalan ormanlar, günümüzde ise adeta bir doğal yaşam cennetine dönüşmüş durumda.

Bölgede pek çok vahşi hayvan ve yüzlerce kuş türü yaşam sürüyor. Araştırmalar, yüksek radyasyon miktarının bugün Çernobil'deki vahşi doğaya ciddi bir olumsuz etkisi olmadığını gösteriyor.

Ancak bazı hayvanlarda anomalilere rastlanabiliyor. Örneğin, kuşlar arasında albino yaygın. Böceklerin ömrü normalden kısa, kemirgenlerde doğurganlık seviyesi düşük.

Çernobil Nükleer Santrali'nin patladığı bölge ve Pripyat şehri, son yıllarda dünyanın dört bir yanından turistleri ağırlıyor. Tüm dünyada büyük ilgi gören "Chernobyl" dizisinin de etkisiyle bölgeyi 2019 yılında resmi verilere göre 124 bin kişi ziyaret etti.

Fakat son yangının ardından Çernobil'deki turistik yerlerin üçte biri yok oldu. 1986'daki nükleer facia sonrası ilk tasfiye memurlarının yaşadıkları ahşap evlerin bulunduğu "İzumrudnoye" Sovyet gençlik kampının yanması en büyük kayıplardan biri oldu.

NÜKLEER FELAKETİN BUGÜNKÜ ETKİLERİ NELER?

Çernobil, Rusya'nın Şubat 2022'de başlayan Ukrayna işgali ile yeniden gündeme geldi. Çernobil'de çalışan personel, 1 Nisan 2022 itibarıyla eski nükleer santrali ele geçiren Rus askerlerinin bölgeden ayrıldığını söyledi.

Çernobil'de 4 Nisan 2020'de başlayan ve yaklaşık iki hafta süren yangın da endişe yaratmıştı. Yangının Pripyat kentine ve radyoaktif atıkların yer aldığı tesislere iki kilometre mesafedeki bir bölgeye kadar ilerlemesi, Çernobil ile ilgili riskleri yeniden gündeme getirmişti.

Facianın günümüzdeki en önemli olumsuz etkisi, Ukrayna ve Belarus sınırları içinde yer alan yaklaşık 1 milyon hektarlık toprağın radyoaktif kirliliğin etkisi altında olması.

Görüşlerine başvurduğumuz Ukrayna Ulusal Bilimler Akademisi (NAN) Çevre Bilişimi Bölüm Başkanı İvan Kovalets, nükleer yakıt ve radyoaktif maddelerin kalıntılarının kontrol altında tutulmasının ve gömülmesinin günümüzdeki temel sorunlar olduğunu söylüyor.

Kaynak: Diyarbakır Söz