HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, 15 Temmuz darbe girişimi yıldönümü nedeniyle Doğruhaber gazetesinin sorularını değerlendirdi.
15 Temmuz 2016da emperyalist ABDnin destek verdiği bir askeri darbe teşebbüsünde bulunulduğunu belirten Yapıcıoğlu, Görünür hedef elbette ki seçilmiş hükümetti. Hakikatte darbe halkın kendisine yapılmak isteniyordu. Halkın iradesini yok sayarak seçilmiş yöneticiler yerine eli silah tutan bir grup atanmış darbeci askerin ülkeyi sevk ve idare etmesi isteniyordu ama Elhamdulillah akim kaldı. Bu darbe teşebbüsünün perde gerisinde hiç şüphe yok ki ABD vardı. Geçmişten günümüze ülkedeki tüm askeri darbelerin ya azmettiricisi, ya planlayıcısı ya da destekleyicisi olan ülke ABDdir. Buna rağmen ABD, Türkiyeyi idare edenlerin nazarında hala stratejik ortak görülmektedir. ABD gibi bir dostunuz varsa düşmana ihtiyacınız kalmaz. çünkü zaten başınız beladan kurtulmaz. Fethullahçı yapı, devlet ve toplum içinde darbe ile 40 günden de kısa bir sürede kendi eliyle yok etti. Bu sonuca müstahak olmasında yaşadığı güç zehirlenmesinin yanı sıra geçmişte altına imzasını attığı tahribat ve zulümlerin de büyük payı vardır. dedi.
Hükümetin, kendisine yönelen çok tehlikeli kalkışmadan kurtulduğunu belirten Yapıcıoğlu, Ama bunu Allahın izni ve iradesiyle Müslüman halkın gösterdiği cesaret ve kahramanlığa borçludur. Geçmişte askeri darbelere karşı teslimiyet gösteren Halk, bu kez tanklara ve savaş uçaklarına direnmeyi bilmiş, canı pahasına da olsa darbecilere geçit vermemiştir. diye belirtti.
FETÖnün manipüle edip zehirlediği devlet hafızası hala geçerli
Yapıcıoğlu, şunları söyledi:
Darbe teşebbüsünün üstünden 6 yıl geçti. Bugün ülke olarak geldiğimiz nokta, geçmişinden dersler ve ibretler çıkarmış, geçmiş hataları tekrar etmeyen bir devlet aklından çok uzak bir noktadır maalesef.
Darbecileri himaye eden ABD ve AB ülkeleri hala Türkiye için vazgeçilmez stratejik ortak ve dost görülmeye, FETÖnün manipüle edip zehirlediği devlet hafızası hala genel geçer tek referans kabul edilmeye devam etmektedir.
Devlet kadrolarına yönelik fiziki işgal engellendi belki ama zihin işgali hep vardı ve halen de maalesef devam etmektedir.
Ülke, şeffaflıktan liyakate, fırsat eşitliğinden kamu barışına, yargıya olan güvenden ekonomi politikalarına kadar hala kendi özüne, inancının kaynaklık ettiği öz kimliğine bir türlü dönüş yapamadı. İstenilen düzeyi bir türlü yakalayamadı. Son birkaç yıllık süreçte tam tersi bir anlayış hakim olmaya başladı. Devleti kutsayan bir söylem ve pratiğin sonucu olarak kamu barışı da çalışma hayatı da adalete olan güven de ciddi şekilde zarar gördü. Oysa darbecilere karşı canı pahasına direnen bu halk inanç değerlerinin hakim olmasını, kendisine adaletle muamele edilmesini, yeraltı ve yer üstü zenginliklerinin kendi yararına kullanılmasını, kaynaklarının israf edilmemesini, yolsuzluklarla heba edilmemesini, huzurlu ve adil bir toplum düzeninde yaşamayı, alın terinin değerinin bilinmesini, emperyalistlerin ajandasına göre değil kendi hür iradesi ile bağımsız bir dış politika pratiğini fazlasıyla hak ediyor.
1982 Anayasası ile darbecilik ruhunu geleceğe taşıyan devlet aklı terkedilmeli
Yeni anayasa çalışmalarına değinen Yapıcıoğlu, Cuntacı askerlerin ısmarladığı bir metin olarak 1982 anayasası ruhu ve ideolojisi itibariyle bu millete giydirilmiş adeta bir deli gömleğidir. Mevcut anayasa, devleti milletin sahibi gibi gören üsttenci bir anlayışın ürünüdür. İçeriği bir yana kaleme alındığı ve yürürlüğe girdiği siyasal iklim itibariyle darbecilerin imzasını taşıyan bir anayasa ile ülkenin yoluna devam etmesi mümkün değildir. Ülke, kendi kimliği, inancı ve tarihsel birikimi ile yeni, yerli ve adil bir anayasayı acilen gündemine almalıdır. 1982 Anayasası ile darbecilik ruhunu geleceğe taşıyan devlet aklının terkedilmesi elzemdir.