Kırk yılı aşkın bir süredir bu güzel ülkemizin canına, malına ve dahi uhrevi geleceğine tasallut olan Terörizm, ortak akıl ile mutlaka sonlandırılmalıdır. Farklı görüş, düşünce ve ön yargılarımızı bir kenara bırakarak aklı selim ile geçmişte yapılan hatalardan ders çıkarıp; istikble sağlıklı bir yol almalıyız.
Kurulduğu (1984) günden bu yana; 8486sı asker, polis ve korucu, 6416 sivil vatandaşımız ve 46276 örgüt mensubu olmak üzere toplam 61178 vatandaşımız maalesef hayatını kaybetmiştir. Bu elim can kayıplarında; pek çok trajik olaylar yaşanmıştır. Binlerce yetim ve öksüz kalmış canlarımız, dul kalmış kadınlarımız ve sönen ocaklarımız olmuştur. Annelerinden koparılan evlatlar
Bütün bu terör olayların ülkemize olan ekonomik maliyeti Katrilyonları aşmıştır. Bu paralar, terörün finansmanına değil de, ülkemizin kalkınmasına harcanmış olsaydı; ülkemizin kişi başı milli geliri, bir milyon lirayı aşması anlamına gelecekti. Bu durumda ülkemiz, orta doğunun en müreffeh devleti olurdu!
Elbette bu denli kaynaklara sahip bir ülkenin, emperyalist ülkelerin hedefinde olacağı aşikrdır. 1071 Malazgirt savaşı ile Anadoluyu yurt edinmemizden bu yana Hill ve Haç savaşı devam etmektedir. Özellikle orta çağda başlayan Haçlı Seferleri bu savaşın en bariz göstergesidir.
Yedi asır boyunca Avrupa, Asya ve Afrikada hüküm süren ecdadımız, her gittiği bölgeye yüce dinimiz İslamın barış, adalet ve huzurunu tesis etmiştir Ancak, Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü ile gücü eline alan Emperyalist devletler, her gittiği coğrafyada kan, gözyaşı ve acıdan başka bir eser bırakmamıştır.
Bu gün de, dünyanın pek çok yerinde akan kan ve gözyaşının müsebbibi; Emperyalist ülkelerin (ABD, AB, RUSYA, İNGİLTERE ve çİN) bitmek bilmeyen emelleridir. Ancak bütün bu olumsuz şartlara rağmen ülkemiz idarecileri, ülkemizde yaşayan tüm bireyler için Hak, Adalet, Eşitlik ve Özgürlük temelinde yasalar yapıp, uygulamaya koymalıdır.
Asırlar önce Şeyh Edebalinin Ey oğul, insanı yaşat ki; devlet yaşasın! düsturuyla hareket ederek, insanın doğuştan sahip olduğu hakların korunması Anayasal güvence altına alınmalıdır. Bu anlamda gündemde olan Yeni Anayasa ile ilgili tüm parti ve sivil toplum kuruluşları inisiyatif alarak, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
Bir Zaza atasözünde; Ölümü bilmiyorsan; mezara bak, İşi bilmiyorsan; komşuna bak! Binaenaleyh, bizde Dünyada örnekleri olan bu tür sorunlar nasıl çözülmüş ise; o örneklerden hareket ile kendi insanımıza yakışır bir çözüm yolu ortaya koyabiliriz.
Kürt sorunu da bu Sivil Anayasa çerçevesinde ele alınmalı ve Anadolu Cumhuriyet ortak paydasında, kalıcı bir çözüme kavuşturulmalıdır. Kürt Siyasi Liderleri de, Emperyalist devletlerin emellerine hizmetten vaz geçmelidir. Tüm siyasi aktörler, başkalarının aklı ile değil; bizim inanç ve kültürel değerlerimiz ile hareket ederek Ortak Akıl ile kendi insanımızın Barış ve Kardeşliği için üzerine düşen sorumluluk ve fedakrlığı göstermelidir
Niyet hayr, akıbet hayr olur inşallah