DTSO (Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası) Toplantı Salonunda yapılan çalıştayın açış konuşmasını, DİTAM Başkanı Mesut Azizoğlu yaptı.
'HERKES İÇİN YENİ ŞEYLER SÖYLEME FIRSATI DOĞDU'
Gündem çok hızlı ilerlediğini, herkesin ne olduğunu anlamaya çalıştığını söyleyen Azizoğlu, "umarım bugünkü toplantı buna katkı sunar" dedi. Azizoğlu şöyle dedi; "Bugüne kadar Kürt meselesiyle ilgili çok sayıda toplantı yapıldı ve burada bulunan birçok kişi bu toplantılara katıldı. Bugünkü toplantımızda geçmiş toplantılarda olmayan, farklı iki yeni durum var. Birincisi devletin, ihtiyaç kaynaklı da olsa, Kürt meselesini çözme niyeti ve girişimi, ikincisi de Abdullah Öcalan’ın PKK’nin kendini feshedip silahları bırakmasına dair açıklaması, 'Devletin bu işi çözmeye niyeti yok', ya da 'PKK silah bırakmadan hiçbir şey olmaz' cümleleri bu tür toplantıların içeriğini sınırlıyordu ve çözümde ortaklaşma önünde hep engel olarak duruyordu. Hatta belirli kesimler için çözümsüzlüğe dair sürdürülebilir bir hareket alanı yaratıyordu.
Şimdi artık, Devlet Bahçeli’nin açıklaması, Abdullah Öcalan’ın mektubu ve bunların ardından yaşanacaklarla beraber yeni bir aşamaya geçildiğine dair herkesin ortak bir kanaati var. Bu durum Kürt meselesiyle ilgili herkese yeni şeyler söyleme fırsatı veriyor. Artık Kürt sorununun neden çözülmesi gerektiğinin konuşulduğu kadar, nasıl ve neler yapılmasıyla da ilgili her kesimin daha net görüşlerinin olması gerekiyor. Devletin, Kürtlerin ve muhalefetin çözüm için farklı gerekçeleri var, Bu gerekçeler ve çözüm yöntemleri birbirine ne kadar yakın, bugün bunları ve siyasetin çözümden ne anladığını konuşacağız.
'ÇÖZÜMSÜZLÜK HERKESE KAYBETTİRDİ'
Herhalde bundan sonra sivil toplum açısından yapılması gereken şey; bu tür toplantılarda herkesin çözüm gerekçesini ve bunu nasıl hayata geçireceğini daha görünür hale getirmek, çözümsüzlüğün Türkiye’ye neler kaybettirdiğini daha fazla konuşmak ve çözüme ulaşmak için gerekçelerin ortaklaştırılmasına katkı sunmak olmalı, Kürt meselesinde çözümsüzlük 100 yıldır sadece Kürtlere değil bütün Türkiye’ye kaybettiriyor, 100 yıllık süreçte yaşananları, yapılan yanlışları doğru bir şekilde değerlendirmeden, diğer gerekçeleri ve talepleri göz ardı ederek, sadece tek bir gerekçe üzerinden bir çözüm aramak eksik bir yaklaşım olur ve çözüme ulaşmayı zorlaştırır. Bu sorunun çözüldüğü gün herkesin kendi gerekçesini bu çözümün içinde bulması gerekiyor."
'BAŞLANGIÇ NOKTASINDA DURUYORUZ'
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, 3 gün önce yapılan açıklamanın şaşkınlık yarattığını ve çağrının PKK tarafından dinlenip dinlenmeyeceği noktasında tedirginlik yaşandığını dile getirdi. PKK’nin çok temiz ve net kelimelerle Abdullah Öcalan’ın çağrısına uyacaklarını belirttiklerini söyleyen Çandar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de hem Abdullah Öcalan’ın çağrısına hem de PKK’nin verdiği karşılığa yönelik yaptığı açıklamalarına dikkat çekti. Çandar, “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer diye bir söz var. Kürt halkının bırak yanmayı adeta şişmiş durumda. Çok hassas, kaygı dolu bir süreçteyiz. Raydan çıkabilir mi, çıkabilir. Fakat şu anda bir süreç var ancak ne Öcalan’ın çağrısı ne Bahçeli’nin ne Erdoğan’ın tepkileri bunların hiç biri çözüm sürecinin başında olduğumuzu anlatmıyor, başlangıç noktasında olduğumuzu ifade ediyor” diye belirtti.
'YENİ BİR ÇAĞ BAŞLIYOR'
Mümtazer Türköne, Abdullah Öcalan’ın gönderdiği metnin muhatabının Türkler olduğunu söyledi. Türköne, “Çözüm lafının kendisinin bile anlamını kaybettiği, anayasal düzenlemeler yönündeki tartışmalarının hepsinin anlamını kaybettiği çok farklı bir cümle var metinde. Bence kader birliği var metinde. Böyle bir perspektife yerleştirdiğimiz zaman, bugünkü diyalog tamamen mecburiyetin eseri. Gerçekten bir kader birliğine gidiyorsak bu yine coğrafyanın bize kader olarak dayatmasının eseridir. Karşınızda anayasa tartışması olarak çıkacak meselelerin hepsi şu saatten sonra teferruat. Çıta çok yukarıda bir yerde duruyor. Öcalan’ın ittifak lafının altını çizmek gerekiyor. Aynısını Devlet Bahçeli’de diyor. Ben kader birliği ortaya çıktığını ve herkesi peşine taktığını görüyorum. Yeni bir çağ başlıyor” şeklinde konuştu.
'AĞIR SÜREÇTEN SONRA BAŞKA BİR YERDEYİZ'
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Beni metinde sevindiren tek şey, silahın, şiddetin yöntem olarak Türkiye’nin Kürt meselesinde kullanılmayacağının net ifade edilmiş olmasıdır" dedi. Tanrıkulu, "Bu tek başına çok değerli bir şeydir. 2015’ten 2025’e geçen ağır süreçten sonra başka bir yerdeyiz. Bu gelişmeler gerçekten meseleyi şiddetsiz bir çözüm için bir fırsat veriyor. 3-5 ayda her şeyin birdenbire değişeceği bir ortam olmaz. AKP’nin stratejisi 3-4 ay bütün muhalefeti dağıtmak, yargı operasyonları yapmak şeklinde olacak. 3-4 ay sonra ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Tutum alarak bir siyasi refleks içerisinde olacağız” ifadelerini kullandı.?Tanrıkulu, yapılan operasyonlara, tutuklamalara, kayyım atamalarına dikkat çekerek, bu tür adımların atılmaması gerektiğine işaret etti.
'ÖCALAN DEVLETE ÇAĞRIDA BULUNDU'
“Şu an konuştuğumuz şey, barış için barış değil, beka için barış" diyen Mesut Yeğen ise şunları söyledi: "Devlet artık bekayı barışta gördüğü için bu adımı attı. Normatif bir yerden barış ikliminde değiliz. ‘Bu devlet nasıl kurtulur’ sorusuna böyle cevap verildiği için silahsızlanma iklimindeyiz. Devletimiz birden barışsever olmadı. İhtiyaç, beka sorusuna verilen cevap."?Abdullah Öcalan’ın çağrısını devlete karşı bir çağrı olarak gördüğünü dile getiren Yeğen, “Öncelikli devletin ihtiyaçlarının karşılanmış olması gerekiyordu ki… Öcalan, ‘keyfi bir karar almıyorum, koşullar bizi PKK’yi kurmaya götürdü, şimdi koşullar feshe götürüyor’ diyor. Metnin amacı, devlete, ‘Biz hazırız’ demiş olmak. Bundan sonra ne olmalı, ne yapmalı? Bir şey kapanıyor kesin ama bu bitişi başlangıca çevirmek gerekiyor. Silahlı mücadele dönemi bitiyor, siyasetin dönemi açılıyor. Ama orada iyi bir yerde değiliz. Onun için çok çalışmak gerekecek” şeklinde konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz